"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/274 Esas, 2023/190 Karar
KARAR : Ret
Taraflar arasındaki ortak gider alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 634 sayılı Kat Mülkiyeti kanunu'nun (634 sayılı Kanun) 20 nci maddesi gereğince, belirlenen üst yönetim aidatını ödemek zorunda olduğunu, 30.07.2006 tarihinden 23.07.2014 tarihine kadar biriken 38.044,00 TL asıl alacak ile asıl alacağa 30.11.2007 tarihine kadar %10, bu tarihten takip tarihine kadar da %5 aylık gecikme tazminatı tutarı 91.111,00 TL toplamı 129.155,00 TL'lik alacağın tahsili için davalı hakkında yürütülen Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2014/13981 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe ve 2014 yılının 8, 9, 10, 11 ve 12 nci ayları, 2015 yılının 1. 2 ve 3 üncü aylarına ait aidat alacağı 5.004,94 TL ile 972,67 TL %5lik aylık gecikme tazminatının tahsili için Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2015/7938 Esas sayılı takip dosyalarına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ankara ili, ..., ... Mahallesi 26053 ada 4 parsel sayılı ana gayrimenkul üzerinde 02.04.1996 tarihinde kat irtifakının kurulduğunu, Çankaya ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıkları tarafından imar planı değişikliği yapıldığını, imar planı değişikliği kapsamında 26053 ada 3 ve 4 numaralı parsellerin lağvedildiğini, aynı imar sahasında 6, 7 ve 8 numaralı parsellerin oluştuğunu, bu parseller üzerinde ayrı ayrı kat mülkiyeti kurulduğunu ve 10.04.2002 tarihinde tapuya tescil edildiğini, müvekkilinin maliki olduğu bağımsız bölümlerden birinin davacının yöneticisi olduğu 6 parsel sayılı ana gayrimenkul sınırları dahilinde, diğer tüm bağımsız bölümlerin ise 7 parsel sayılı ana gayrimenkul sınırları içinde kaldığını, davacının yönetici olduğu 6 numaralı parselde müvekkil şirketin sadece bir bağımsız bölümü bulunduğunu, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığından davanın esastan reddine, zaman aşımına uğrayan alacak yönünden davanın reddine, taraflar arasında kat mülkiyeti ilişkisi bulunmadığından Mahkemenin görevsizliğine, müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak icra takiplerinin yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunduğu görülmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 31.10.2019 tarihli ve 2018/587 Esas, 2019/525 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce yapılan inceleme sonucunda 29.11.2021 tarihli ve 2021/10089 Esas, 2021/14051 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
3.Dairemiz onama kararına karşı davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
4.Dairemizce davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine yapılan inceleme sonucunda; taraflara ait taşınmazların bulunduğu 26053 ada 4 parselin imar uygulaması sonucu 6 ve 7 nolu parsellere ayrıldığı, her iki parsel yönünden ayrı ayrı kat mülkiyeti tesis edildiği, ayrıca 6 parsel sayılı taşınmazın eski 4 parsele ait yönetim planını 6 nolu parselin yönetim planı yapmak suretiyle kullandığı; ancak 7 nolu parselin 28.12.2006 tarihli yönetim planını yaparak tapuya tescil ettirdiği dosya kapsamı ile sabit olduğunu, o halde taraflar arasında her iki parseli kapsayan bir yönetim planı bulunmadığı gibi 634 sayılı Kanun kapsamında toplu yapı yönetim planı da her iki parsel için kat malikleri kurulunca kabul edilerek tapu kütüğüne tescil edilmediğini, bu durumda davacı tarafın kendi kat malikleri kurulunda aldığı ortak gider kararlarının 7 parsel sayılı taşınmazda bulunan kat maliklerini etkilemeyeceği gözetilerek, sunulan hizmetten yararlanan kişiler fiilen yararlandığı hizmetin karşılığını, sebepsiz zenginleşme veya vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde ödemekle yükümlü olduğundan; mahkemece, davalı tarafa verilen altyapı vs. hizmetlerinin olup olmadığı araştırılarak davacı tarafından sunulan belgeler kapsamında davalının ödemesi gereken katkı payının olup olmadığı, davalı tarafın sitenin yol, güvenlik, çevre düzenlemesi, site içi aydınlatma, doğalgaz gibi hizmetlerden yararlanıp yararlanmadığı hususları ayrıntılı olarak tespit edilip buna ilişkin davaya konu dönemde davalı tarafın borcunun bulunup bulunmadığının belirlenerek, oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 11.04.2023 tarihli ve 2022/274 Esas, 2023/190 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı tarafından imzalı bulunan Yönetim Planının taraflar arasında bir sözleşme hükmünde olduğunu, bu nedenle sözleşmesel bağlılık nedeniyle, huzurdaki davaya konu alacağı ödeme yükümlülüklerinin bulunduğunu, davaya konu parseller, daha öncesinde aynı olup sonradan hukuka aykırı olarak davalının toplu yapıdan çıkması nedeniyle işbu davalara sebebiyet verildiğini, parsellerin ayrılması akabinde, ara kararda bahsedilen aydınlatma, doğalgaz gibi kalemler için de ayrı abonelikler tesis edildiğini, özellikle müvekkilinin alanının çok geniş bir yüz ölçümüne sahip olması nedeniyle, davalının müvekkilinin alanındaki imkanlardan etkilendiğinin de aşikar olduğunu, mahkemece keşif yapılması halinde daha iyi ve net olarak bu durumun anlaşılabileceğini belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu ortak gider alacağına yönelik itirazın iptaline ilişkindir.
2. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı idare vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
10.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.