Logo

5. Hukuk Dairesi2024/8602 E. 2025/4266 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, iptal edilen kanun hükmü gereğince uygulanan faizin başlangıç tarihi ve türüne ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin kamulaştırma bedeline yasal faiz dışında faiz uygulanmasına ilişkin kanun hükmünü iptal etmesi ve davalının bu konuda talepte bulunmaması gözetilerek, faizin dava tarihinden itibaren değil, davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından itibaren yasal faiz olarak uygulanması gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1020 Esas, 2024/1191 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gelibolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/339 Esas, 2023/720 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Çanakkale ili, ..., ... köyü 233 ada 6 parsel ve 260 ada 13 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların arsa vasfında kabul edilerek emsal araştırması yapılmak suretiyle rayiç değerlerinin tespit edilmesini, taşınmazların konumu itibarıyla kıymetli bir bölgede yer aldığını, dava konusu taşınmaz için davacı idare tarafından teklif edilen bedelin düşük olduğunu, yapılacak keşif neticesinde gerçek değerinin tespit edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, kıymet takdir komisyonu tarafından tespit edilen bedelin uygun olduğunu, emsal alınan taşınmazın uygun niteliğe sahip olmadığını, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmazlar ile benzer niteliklere sahip olmadığını, dava konusu taşınmazlar arazi niteliğinde olduğu hâlde, arsa kabul edilmesinin doğru olmadığını, %45 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerektiğini, kamulaştırma bedelinin kaldırma kararından önce depo edilen kısmına dava tarihini izleyen dördüncü ayın bitiminden istinaf karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, kaldırma kararı sonrası depo edilen fark bedele de dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yargılamanın uzamasına müvekkili idare sebebiyet vermediği hâlde kamulaştırma bedeline faiz uygulanması doğru olmadığını, müvekkili idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle değer biçen bilirkişi raporunun hukuka uygun olduğu, emsal taşınmazla kamulaştırma konusu taşınmazların üstün ve eksik yönlerinin usulüne uygun şekilde karşılaştırılarak sonuca ulaşıldığı, taşınmazların konumuna göre belirlenen bedelin makul ve adil olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın niteliğine göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücreti hükmedilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki Çanakkale ili, ..., ... köyü 233 ada 6 parsel ve 260 ada 13 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekmektedir.

5. Bu nedenle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin ilk kararla ödenmesine hükmedilen kısmına ilk karar tarihine kadar, karar kesinleştiğinde ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına karar verilen 451.785,40 TL'lik kısmına ödemeye ilişkin müzekkere tarihi olan 02.08.2021 tarihine kadar, bakiye kısmına ise son karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına hükmedilmesi gerekirken, hükümde yazılı şekilde yasal faiz uygulanması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinin hükümden tümüyle çıkartılması, yerine "Kamulaştırma bedelinin ilk kararla ödenmesine hükmedilen 256.160,60 TL’lik kısmına davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasına denk gelen 08.10.2017 tarihinden ilk karar tarihi olan 21.03.2019 tarihine kadar, üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına karar verilen 451.785,40 TL’lik kısmına 08.10.2017 tarihinden ödemeye ilişkin müzekkere tarihi olan 02.08.2021 tarihine kadar yasal faizi uygulanarak, birikmiş nemalarıyla birlikte davalıya derhal ödenmesine, (daha önce ödeme yapılmamış olması halinde)" cümlesinin yazılması, hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "Anayasa Mahkemesinin Kararı gözetilerek dava tarihinden itibaren" ibaresinin hükümden çıkartılması, yerine "davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasına denk gelen 08.10.2017 tarihinden" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda kanaatimizce;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas-2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;

Davalı tarafın, “dava tarihinden itibaren “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin” Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi de (dosya kapsamında) söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen, “Düzeltilerek Onanma Kararı”nın, “Değerlendirme” bölümünün 4 No’lu bendinde yazılı olan gerekçelere (hususen de bu bentte yazılı olan; “davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerektiği” bozma gerekçesine) “faizin başlangıç tarihi” ve “faizin türü” yönünden, açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 27.03.2025