"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/169 Esas, 2023/2596 Karar
DAVA TARİHİ : 26.05.2022
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/277 Esas, 2022/546 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak,düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ... ilçesi,... Mahallesi 62864 ada 1 parsel sayılı taşınmaza fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu duvarın parsel sınırı dışında bulunduğunu, idarenin malik olmadığını, taşınmazın alt kısmında yer alan istinat duvarı uygulaması, gerekçe gösterilerek el atma olarak nitelendirmenin hatalı olduğunu, el atma kararı verilecekse el atılan kısma ilişkin karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın ticari rekreasyon alanında bulunduğunu, mülkiyet kısıtlamasının söz konusu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı idarenin malik olmadığını, eskiden yer alan ve ama daha sonra yıkılan ve atıl durumdaki su kanalı gerekçe gösterilerek el atmanın olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, el atma kararı verilecekse sadece el atılan kısma ilişkin davacı payının hesaplanması gerektiğini, ticari rekreasyon alanında bulunan taşınmazda mülkiyet kısıtlamasının söz konusu olmadığını, atıl tesis parçası, moloz ya da atık varsa el atmadan söz edilemeyeceğini, ecrimisilin söz konusu olabileceğini, idare tarafından fiili ve hukuki el atmanın da söz konusu olmadığını, husumetin kendilerine düşmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Ankara ili, ..., ... Mahallesi 62864 ada 1 parselin TOKİ konutlarını kapsayan alan için davalı TOKİ tarafından hazırlanıp davalı Büyükşehir Belediyesince onaylanan uygulama imar planında rekreasyon alanı olarak ayrıldığı, taşınmaza istinat duvarı yapıldığı, toprak kaymasını önlemek amaçlı yapılan beton zemin ve tahliye kanalının parsel sınırları içerisinde kaldığı, tahliye kanalı ve beton zeminin davalı TOKİ tarafından ihale yolu ile yaptırıldığı, bu yönüyle sorumlu idarenin TOKİ olduğu anlaşılmış olup, taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal karşılaştırması yapılıp vergi değerleri de kıyaslanmak suretiyle değerinin tespit edilerek davalı idareden tahsiline ve taşınmazdaki davacı payının iptali ile davalı idare adına tesciline dair kararda, dava konusu taşınmazın paydaşı tarafından davalı TOKİ aleyhine açılan ve Dairemizin 2018/1135 Esas sayılı kararı ile denetiminden geçerek Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2017/34145 Esas, 2019/13645 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşen bedel de dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediğini; ancak 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 nci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında“Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi yapılmıştır. Kanun koyucu tarafından daha önce 09.11.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasındaki fiili el atmalarda maktu harca hükmedilmesi gerektiği 6487 sayılı Kanun değişikliği ile kabul edilmiş olup bu kanun halen yürürlükte olduğundan 7421 sayılı Kanun'un 5 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında kabul edilen hükümle 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığı açıktır. Kanun'un genel gerekçesinde de herhangi bir süre sınırlamasına tabi olmaksızın idare aleyhine açılan tüm kamulaştırması el atma nedenine dayalı olarak açılan davaları kapsadığı belirtilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 125 nci maddesi uyarınca, 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen 4 ncü maddenin üçüncü fıkrasının harca ilişkin özel bir düzenleme olduğu ve bu özel kanun hükmünün öncelikle uygulanması gerektiği göz ardı edilemeyeceğini, bu nedenle, harca yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği gibi kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği de gözetilerek istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; su tahliye kanalı ile beton zeminin taşınmaz içesinde bulunduğu, Dairemiz denetiminden geçen paydaş dosyaları da dikkate alındığında, taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmış olduğu ve 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi, aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında yerinde bulunmuştur.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı idare vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir. " şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve on üçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir lakım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 - tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/1 76 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.1 1.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el alma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzenine ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının harca ilişkin (A) bendinin (3) numaralı alt bendinin çıkartılması, yerine “ Alınması gereken 200.592,80 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL ve ıslah ile alınan 50.139,66 TL olmak üzere toplam 50.222,36 TL'den mahsubu ile bakiye 150.370,44 TL eksik harcın davalı idareden tahsili ile Hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan peşin ve ıslah harcı toplamı olan 50.222,36 TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,'' cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.