Logo

5. Hukuk Dairesi2024/899 E. 2024/6515 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarenin, davacının taşınmazına kamulaştırmasız el atması nedeniyle, taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın bedelinin emsal karşılaştırma yöntemiyle tespitinde ve davalı idarenin fiilen el attığı kısmın terkinine, fiilen el atılmayan kısmın ise davalı idare adına tesciline karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'ndaki yasal düzenleme ve içtihatlar gözetilerek nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesinde de hukuka aykırılık bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3175 Esas, 2023/3374 Karar

DAVA TARİHİ: 27.07.2022

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/308 Esas, 2023/192 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... Mahallesi 42404 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde, imar planında yol, otopark ve çocuk bahçesi olarak ayrıldığını, bu nedenle mülkiyet hakkının kısıtlandığını, bir kısmının da yol ve kaldırım olarak kullanıldığını, taşınmaza hukuken ve fiilen el atıldığını ileri sürerek taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaza fiilen el atılmadığı ve imar çalışmaları devam ettiğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen davacı payının tapusunun iptali ile davalı idare tesciline ve yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından belediye aleyhine açılan davada İzmir 2. İdare Mahkemesinin 2021/882 Esas, 2022/1136 Karar sayılı kararıyla fiili el atma olması sebebiyle görev yönünden davanın reddine karar verildiğini, dava konusu taşınmazın halen yürürlükte olan 1/1000 ölçekli 2. Etap Vatan-Bozyaka Mahalleleri ve civarı revizyon imar planında bir kısmı otopark alanı, bir kısmı 14,50 metrelik taşıt yolu, geriye kalan kısmının yaya yolu ve çocuk bahçesi olarak belirlendiğini, belediyenin 2020-2024 yıllarını kapsayan III. Beş Yıllık İmar Programında mevcut olduğunu, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşmuş ıslah imar parseli olduğunu, uygulama sırasında anılan parselin kadastral geldisi olan 2827 ada 5 sayılı parseldeki hissesinden % 35 oranında düzenleme ortaklık payı alındığını, emsal olarak alınan taşınmaz açık artırma sonucu yapılan bir satış olduğundan gerçek değerini yansıtmadığından emsal alınamayacağını, emsal seçiminin hatalı olduğunu, emsalin yüzölçümünün dava konusu taşınmazdan 10 kat büyük olduğunu, emsal karşılaştırmasının da hatalı yapıldığını, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, bedelin yüksek olduğunu, tescil kararının kesin olarak verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen park, kısmen yaya yolunda kalan dava konusu taşınmazın 2,45 m²lik kısmına fiilen el atılması sebebiyle fiilen imar uygulamasına başlandığından proje bütünlüğü dikkate alınarak alınan rapor uyarınca taşınmazın tamamının bedeline hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, ancak dava konusu taşınmazın yol geçirilmek suretiyle fiilen el atılan ve fen bilirkişi raporu ve krokisinde 2/A ile gösterilen 2,45 m²lik kısmının tapudan yol olarak terkinine, el atmadan arta kalan aynı krokide 2/B ile gösterilen ve imar planında park ve yaya yolu olarak ayrılan 125,55 m²lik bölümünün ise davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığı anlaşılmış, 04.11.1983 tarihinden sonra kamulaştırma yapılmaksızın el konulan taşınmazlar hakkında açılan davalara ilişkin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda (2942 sayılı Kanun) yasal düzenleme bulunmadığı, bu davaların yasal kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı, 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.11.2022 tarihli ve 7421 sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a Ek 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanma imkânı bulunmadığı nazara alındığında, Mahkemece hüküm altına alınan bedel üzerinden nispi harca hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden maktu harç alınmasına karar verilmesi doğru görülmeyerek davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca bilirkişi raporunda 22,95 m²lik kısmın yol olarak ifraz olduğu gösterildiği halde kararda 2,45 m²lik kısmın yol olarak terkinine karar verilmesinin hatalı olduğunu, uzlaşma başvurusunun yapılmasının dava şartı olduğunu, açık yasal hüküm olması karşısında nispi harca hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 269 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi.

5. 26.11.2022 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi ile değişik 2942 sayılı Kanun'un Ek 1 inci maddesi ve 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile eklenen Ek 4 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki ... Mahallesi 42404 ada 2 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda 2/A ile gösterilen 2, 45 m² lik kısmının fiilen yol olarak kullanıldığından terkinine, 2/B ile gösterilen 22,95 m²lik kısmının 1/1000 ölçekli imar planında yaya yolu olarak gösterildiğinden ve fiilen el atılmadığından davalı idare adına tesciline karar verilmesi doğrudur.

4. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki dava 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, 04.11.1983 tarihinden sonra kamulaştırma yapılmaksızın el konulan taşınmazlar hakkında açılan davalara ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yasal düzenleme bulunmadığı, bu davaların kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi yerindedir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydına

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.