"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3201 Esas, 2023/405 Karar
DAVA TARİHİ: 08.12.2020
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/510 Esas, 2022/58 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... Mahallesi 2381 parsel sayılı taşınmaza sulama ve tahliye kanalı yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ile ecrimisil bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, dava konusu taşınmazın ... Çayı yatağı ve servis hizmet bakım yolu içinde kaldığı ve sınırlarındaki 2379 ve 2384 parsel sayılı taşınmazların kurumları adına kayıtlı olduğunu, dava konusu parsele isabet eden kısım 1956 yılından önce inşaa edildiğinden idareleri tarafından yapılacak bir işlem bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: idarenin kamulaştırmasız el atma eylemi sonucu dava konusu taşınmazın çay yatağı haline geldiğini ve üzerinde bulunan sondajı kaybettiğini, çevre parseller incelendiğinde hepsinde sondaj bulunduğunu ve el atma nedeniyle sondajını kaybeden sondaj yapabilme imkanı bırakılmayan dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu gözetilerek sulu tarım arazisi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranının hatalı belirlendiğini, münavebe ürünlerinin hatalı tespit edildiğini, belirlenen bedelin düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; üretim giderinin düşük belirlendiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen bedelden daha yüksek bedele hükmedildiğini, hesaplamanın yanlış yapıldığını, dava konusu taşınmaza 04.11.1983 tarihinden önce el atıldığından maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın da arasında bulunduğu alana ilişkin olarak 1951 yılında, davalı idare tarafından kamulaştırma kararı alındığı, davacı idarenin 18.04.2011 tarihli ve 134719 sayılı cevabi yazısına göre de taşınmaza 1954 yılında el atıldığı, taşınmazın bulunduğu yörede yapılan kadastro çalışmaları üzerine, dava konusu taşınmaz hakkında tanzim olunan, 05.08.1960 tarihli tapulama tutanağının iktisap sebebine göre de "25 yıldan beri senetsiz, nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla...'in zilyet ve tasarrufunda bulunduğu ve 1951 yılında, Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü tarafından istimlak bedelinin ödenmediği, muhtar ve bilirkişi beyanlarından anlaşılmakla, istimlak bedeli ödenmediğinden, adına tahdit ve tespit edildi." açıklaması ile davacılar murisi... adına tespit görüp tespite yönelik süresinde dava açılmaması üzerine tapulama tutanağının kesinleşmesi sonucu, tapulamaya istinaden tam malik olarak... adına 13.09.1963 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmakla 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi uyarınca kesinleşen kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere, tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz ise de yol ve dere yatağı olarak el atılan taşınmaz kamu ortak malı sayılacağından, kazandırıcı zamanaşımı veya zilyetliğe dayanılarak tescili mümkün olmadığı gibi, özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline olanak olmadığından ve 221 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi uyarınca taşınmazın kamulaştırılmış olduğunun kabulü gerektiği, tapulama tutanağında açıkça 1951 yılında kamulaştırılmış olduğu belirlenmiş olmakla ve davacı idarenin 18.04.2011 tarihli cevabi yazısına göre de dava konusu taşınmaza 09.10.1956 tarihinden önce (1954 yılında) fiilen el atıldığı anlaşıldığından 221 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 221 sayılı Kanun, 12.01.1961 tarihinde yürürlüğe girdiğinden davacıların dava hakkında son gün 12.01.1963 olup eldeki dava ise 08.02.2020 tarihinde açıldığından davacıların davasının hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kabule göre de dava konusu taşınmaza 04.11.1983 tarihinden önce el atıldığı sabit olmakla davacılar lehine maktu vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken nispi vekâlet ücreti takdir edilmiş olması, davalı idarenin harçtan muaf olması nedeniyle, davacılar tarafından dava açarken yatırdıkları başvurma harcının yatıran davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken davacılara iadesine karar verilmiş olması doğru olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üçüncü alt bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; idarece el atma tarihi daha eski gözükse de dava konusu taşınmazın 05.08.1960 tarihli tapulama tutanağı ve kadastro tespiti ile muris... adına tespit gördüğü ve tapuya tescil edildiğini, davacının davada hak sahibi olduğunu yasal olarak öğrendiği ve dava açma hakkının da başladığı tarihin, kadastro tespit tarihi olduğunu, tamamlanmamış kamulaştırma işleminden sonra, kadastro çalışması sırasında taşınmaz müvekkillerinin murisi adına tescil edilmekle ve kadastro çalışmasından sonra da yasal süre içinde davalı idare tarafından tapu iptal davası açılmadığından, 221 sayılı Kanun ile düzenlenen hak düşürücü sürenin eldeki davada ileri sürülemeyeceğini, 221 sayılı Kanun’un 04.02.2022 tarihli ve 31913 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 21.04.2021 tarihli ve 2021/19 Esas, 2022/46 Karar sayılı ilamı ile tümüyle iptal edildiğini, böylece 09.10.1956 tarihinden önceki kamulaştırmasız tüm el atmalar nedeniyle dava açma hakkının önünün açıldığını, Anayasa Mahkemesinin mezkur iptal kararı karşısında, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'un kenar başlıklı geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları
3. 221 sayılı Kanun.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu taşınmazın 12.09.1963 tarihinde tapulama ile davacılar murisi... adına tescil edildiği, davacıların intikal ile 2010 yılında malik oldukları anlaşıldığından, 09.10.1956 tarihinden önce tapulu ya da tapusuz taşınmazlar için mülga 221 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 12.01.1961 tarihinden itibaren aynı Kanun'un 4 üncü maddesi gereğince tanınan 2 yıllık sürenin dolduğu 13.01.1963 tarihinden sonra kadastro çalışmaları ile maliki adına tescil edilen taşınmazlara ilişkin olarak (mülga) 221 sayılı Kanun hükümleri uygulanmayacağından, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.