Logo

5. Hukuk Dairesi2024/968 E. 2025/550 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini isteminde zamanaşımı def’inin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olması ve davalı Hazine vekilinin zamanaşımı def'inde bulunması gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1976 Esas, 2023/3639 Karar

DAVA TARİHİ : 30.12.2020

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Urla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/844 Esas, 2023/106 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle özetle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.01.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat Cevahir Leyla Sipahi gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, ..., ... 1240 ada 9, 1241 ada 12, 1242 ada 9 parsel sayılı taşınmazların Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/479 Esas 2005/438 Karar; 2004/472 Esas, 2005/436 Karar; 2004/490 Esas, 2005/443 Karar sayılı kararları ile orman sınırlaması içinde kalması nedeniyle iptaline, orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, bu kararlardan sonra 1240 ada, 9 parselin 31.05.2011 tarihinde, 1241 ada, 17 parselin 12.08.2011 tarihinde, 1242 ada 9 parselin 31.05.2011 tarihinde orman vasfı ile tescil edildiğini belirterek belirlenecek tazminatın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların Hazine adına kayıtlı olduğunu, davayla ilgili olarak hak düşürücü süreler ile zaman aşımı süreleri geçtiğini, ilgili mahkeme kararlarının kesinleştiğini, bu nedenle dava açmak için 10 yıllık sürenin dolduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazların tapuda tesciline karar verilmedikçe mülkiyet hakkı devredilmemiş olacağından, zamanaşımı süresinin tapuda tescil işleminin yapıldığı tarihten başlaması gerekeceğini, davalı Hazine lehine maktu vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu, İzmir ili, ..., ... 1240 ada 9, 1241 ada 12, 1242 ada 9 parsel sayılı taşınmazların Torasan Devlet Ormanı sınırlarında kaldığından bahisle tapu kayıtlarının iptaline karar verildiği gerekçesine dayalı olarak dava açılmış olup, yapılan incelemede, dava konusu taşınmazlara ilişkin Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/479 Esas, 2005/438 Karar sayılı; 2004/472 Esas, 2005/436 Karar; Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/490 Esas, 2005/443 Karar sayılı dosyaları ile taşınmazların orman tahdit sınırları içerisinde kaldığından orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, bu kararların denetimden geçmek suretiyle 13.12.2006 ve 21.12.2006 tarihlerinde kesinleştiği, bu tarihlerden dava tarihi olan 30.12.2020 tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu, davalı Maliye Hazinesi vekilinin süresi içinde verilen cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunduğu anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu belirtilerek, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince maktu vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı Hazine aleyhine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücreti takdirinin hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan incelemede; dava konusu, İzmir ili, ..., ... 1240 ada 9, 1241 ada 12, 1242 ada 9 parsel sayılı taşınmazların Devlet Ormanı sınırlarında kaldığından bahisle tapu kayıtlarının iptaline karar verildiği gerekçesine dayalı olarak dava açılmış olup, yapılan incelemede, dava konusu taşınmazlara ilişkin Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/479 Esas, 2005/438 Karar sayılı, 2004/472 Esas, 2005/436 Karar; Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/490 Esas, 2005/443 Karar sayılı dosyaları ile taşınmazların orman tahdit sınırları içerisinde kaldığından orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, bu kararların denetimden geçmek suretiyle 13.12.2006 ve 21.12.2006 tarihlerinde kesinleştiği bu tarihlerden dava tarihi olan 30.12.2020 tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu, davalı Maliye Hazinesi vekilinin süresi içinde verilen cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunduğu anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi yerindedir.

3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Bölge Adliye Mahkemesince Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince maktu vekâlet ücreti takdir edilmesi yerinde ise de, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan tarife uyarınca maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan tarife uyarınca vekâlet ücreti takdiri hatalıdır.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan “9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı Maliye Hazinesine verilmesine, (ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmadığı, düzeltildiği dikkate alınarak ilk derece mahkemesi karar tarihi esas alınmıştır)” ibaresinin çıkartılarak yerine “17.900.00 TL maktu vekâlet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı Hazineye verilmesine” cümlesi yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.