"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2311 Esas, 2023/2695 Karar
DAVA TARİHİ: 22.03.2022
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ: Kırıkkale 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/515 Esas, 2022/428 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kırıkkale ili, ..., ... köyü 2922 ada 1 parsel sayılı taşınmaz mevcut imar planında “Sağlık Tesisi” olduğu halde uzun yıllar boyunca davalı idarece imar planına uygun şekilde kamulaştırılmadığını, imar planının hayata geçirilmediğini, yararlanma hakkı ortadan kalktığından mülkiyet hakkının kısıtlandığını, taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaza el atılmadığı gibi, Sağlık Tesisi olarak planlanmasının idarenin görüşü alınmadan belediyece yapıldığı, dava konusu taşınmaza Sağlık Bakanlığının ihtiyacının olmadığı, dava konusu taşınmaza el atılmadığı ve davanın idari yargı yerinde açılması gerektiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin idari yargı yerinde olduğunu, dava konusu taşınmaza idarece el atılmadığını, taşınmazın imar planında Sağlık Tesisi olarak ayrılması konusunda idarenin görüşü alınmadığı gibi bu niteliğinin kaldırılması yönündeki istemin de belediyece yerine getirilmediğini, idarenin taşınmaz üzerine sağlık tesisi yapma amacının olmadığını, davanın belediyeye karşı açılması gerektiğini, bedelin fazla olduğunu ve emsal incelemesinin doğru yapılmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaza fiilen el atmanın olmadığı tespit edilmiş ise de; uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulünün gerektiği, kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açık olup, 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) Ek l1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle de dikkate alındığında açılacak bedel davasında adli yargı görevli olduğu, ayrıca her ne kadar davalı idare kamulaştırma sorumluluğunun kendisine ait olmadığını ileri sürmüşse de, Mekansal Plan Yapım Yönetmeliğindeki düzenlemeye göre özetle; o bölgede yaşayan insanların sayısı ve nitelikleri göz önüne alınarak okul, sağlık tesisi, ... alan vs. gibi yerlerin planlanmasının belediyelere ait olduğu ve bu şekilde yapılan planlamanın değiştirilmesi ise ancak konum, yüz ölçümü ve ulaşım olanakları benzer olan başka bir taşınmazın bu amaca uygun olarak planlanması halinde mümkün olabileceği, başka bir ifade ile ilgili idarenin, taşınmaza ihtiyaçlarının olmadığı yönündeki beyanı ile bu şekilde kamuya özgülenen bir taşınmazın bu niteliğini değiştirilemeyeceği göz önüne alındığında, yukarıda belirtilen yasal düzenleme doğrultusunda sorumlu idare, taşınmazı bu şekilde planlayan belediye değil, planlama amacına uygun şekilde kamulaştırmadan sorumlu olan kamu idaresi olduğundan davalı idarenin bu yöndeki istinaf itirazlarına itibar edilmemiş, ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesinin aksi yöndeki içtihadının 26.11.2022 tarihinde yürürlüğe giren kanun ile açık bir şekilde adli yargıyı görevli saydığından, geçerliliğinin kalmadığı, dava konusu taşınmaz imar planında 1986 yılından beri “Sağlık Tesisi” olarak ayrıldığından kamulaştırma sorumluluğunun Sağlık Bakanlığında olduğu, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılıp, dava konusu taşınmaz ile emsalin vergi rayiç değerleri de kıyaslanmak suretiyle dava tarihi itibarıyla arsa değerinin tespit edilmesinde ve bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesinde vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediği ancak davalı bakanlığın tüzelkişiliği olmadığından bedeline hükmedilen taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, davalı idare adına tapuya tesciline hükmedilmesi doğru görülmediğinden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 1 inci maddesi: “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 karar sayılı kararı ile)”
3. 26.11.2020 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle: "Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.