Logo

6. Hukuk Dairesi2022/1923 E. 2023/2105 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kooperatifin, davalı eski yöneticiye borcunun bulunmadığının tespiti ve ödenen miktarın istirdadına ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin gerekçesiz hüküm kurması ve bilirkişi raporuna atıf yaparak istirdat bedellerini ve faiz başlangıç tarihlerini belirtmeden hüküm kurmasının, HMK'nın 297/1-c ve 297/2 maddelerine aykırı olması ve Anayasa'nın 141/3 maddesinde düzenlenen gerekçeli karar yazma zorunluluğuna aykırı olması, ayrıca tarafların hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayamamaları ve infazda tereddütlere yol açması nedeniyle, HMK 297. madde gözetilerek yerel mahkeme kararı re'sen bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/233 E., 2022/7 K.

DAVA TARİHİ : 12.09.2003

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... 'nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 13.01.1996 tarihli genel kurul toplantısına kadar davacı kooperatifin yönetim kurulu başkanı olduğunu, bu genel kurulda kooperatifin davalıya olan döviz borçlarının tartışıldığını ve yönetim kurulunun ibra edilmediğini, haklarında sorumluluk davası açılmasının kararlaştırıldığını, genel kurul toplantısından bir gün önce eski yönetimin toplanarak birinci kısım inşaatlar hesabından 10.645 DM, ikinci kısım inşaat hesabından 88.985 DM, 20.760 USD, 4.500 Avusturya Şilini, üçüncü kısım inşaat hesabından 12.005 DM davalının alacaklı olduğuna ilişkin karar aldığını, bu karar gereğince de davalının da imzasını taşıyan 5 adet bono düzenlendiğini, ayrıca 03.01.1995 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan karar ile de, 29.12.1994 keşide ve 08.01.1995 vadeli bononun düzenlendiğini, bu bononun davalı tarafından takibe konulup 124.499.516,00 TL’sinin tahsil edildiğini ve bakiye borç için takibin devam ettiğini, davalının kendi lehine kooperatif adına bono düzenlemesinin Kooperatifler Kanunu’nun 59. maddesine aykırı olduğunu, kooperatifin davalıya borcu olmadığını, yönetim kurulunun borçlanma için genel kuruldan yetki almadığını ileri sürerek, takipteki bono için ödenen 124.449.516 TL’nin istirdadı ile bakiyesi için ve davalı elindeki henüz takip konusu yapılmayan bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, kooperatifin giderlerinin karşılanması amacıyla piyasadan döviz alarak borç bulduğunu borç alınan dövizin kooperatife mal ve hizmet alımında kullanıldığını, genel kurullarda ibra edildiğini, davanın kötüniyetli olarak açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. YEREL MAHKEME KARARI

1-İlk Derece Mahkemesinin 09.12.2002 tarihli ve 1996/583 Esas, 2002/990 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Bahsi geçen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesinin 17.06.2003 tarih, 998-6495 Esas, Karar sayılı ilamıyla eksik inceleme nedeniyle karar bozulmuştur.

2-Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; İlk Derece Mahkemesinin 22.05.2012 tarihli ve 2003/987 Esas, 2012/463 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüne, davacının 10.645 DM, 88.985 DM ve 20.760 USD bedelli bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A.Bozma Kararı

Yargıtay Kapatılan Yüksek 23. Hukuk Dairesinin 07.02.2013 tarih, 2012/5866 Esas, 2013/630 Karar sayılı ilamı ile, alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığı, mahkemece hangi rapora neden itibar edildiğinin karar yerinde tartışılmadığı, bonoların karşılığının hizmet ya da para olarak kooperatif kasasına girip girmediği, borçlanma döneminde kooperatifin gerçekten paraya ihtiyacının olup olmadığı, inşaatın seviyesi Yargıtay denetimine elverişli bir şekilde belirlenemediği gibi, davaya konu bonolar nedeniyle davalının icra takipleri başlatıp başlatmadığı, takiplerin kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşti ise tahsilat yapılıp yapılmadığı da tam olarak saptanmadığı, davalı aleyhine açılan ceza dosyaları ve içerisindeki deliler üzerinde de inceleme yapılmadığı belirtilerek, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

B.Yerel Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere davacının davalıya herhangi bir borcunun olmadığı, yapılan toplam 93.708,32 TL ödemenin istirdadı gerektiği belirtilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı; eksik inceleme neticesinde hüküm kurulduğu, kooperatif kurulup aidat toplamaya başlayana kadarki süreçte arsa taksitlerini ve genel giderleri birkaç ortakla birlikte ödediği, aidat toplanamadığı dönemde giderleri bizzat karşıladığı, ayrıca inşai faaliyetlerin hızlandırılması için ortakların talebi doğrultusunda malzeme bedellerine şahsen kefil olduğu, başkalarından sağladığı dövizleri bozdurduğu, bonolara dayanak yönetim kurulu kararlarının tüm ortaklara taahhütlü olarak gönderilip bilgi verildiği, genel kurullarda ibra edildiği, kamu davalarından beraat etmesinin mahkemece değerlendirilmediği, istirdat talebinin zamanaşımına uğradığı, davacının kötüniyetli olduğu ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kooperatifin davalı eski yöneticiye borcunun bulunmadığının tespiti ile istirdat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2709 sayılı T.C. Anayasası'nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 27 nci maddesi ile 297 nci maddesinin birinci fıkrasının c bendi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1-Anayasa'nın 141/3. maddesi uyarınca, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır.

Dava tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 297/1-c maddesi uyarınca da hükmün tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerekir. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK'un 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla Yargıtay denetimi ancak verilen kararın gerekçeli olması halinde mümkün olabilir. Buna göre mahkemece tarafların tüm delilleri açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerekirken, gerekçesiz hüküm kurulması, Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen "Hukuk Devleti" ilkesini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde düzenlenen "Hukuki dinlenilme" hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen "Adil yargılanma" hakkını ihlâl edecektir. YHGK'nın 07.12.2011 tarihli 15-708 Esas, 737 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler.

Somut olayda; mahkemece kurulan hükmün gerekçesi sayılan nitelikleri taşımadığı gibi, gerekçe içeriğinde yalnızca, esasa etkisi bulunmayan ve takip dosyalarını özetlemekle yetinilen Emekli İcra Müdürü bilirkişinin raporuna yer verilmesi, tarafların hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilmeleri için yeterli bulunmamıştır.

Ayrıca yine HMK'nın 297/2 maddesine aykırı olacak şekilde, bilirkişi raporuna atıf yapılarak, istirdat konusu bedelleri ve faizlerinin başlangıç tarihlerini belirtmeden, infazda tereddüt uyandıracak nitelikte hüküm kurulması da doğru olmamıştır.

Yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle, re'sen bozulması gerekmiştir.

2-Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple,

1-Temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının re'sen BOZULMASINA,

2-Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine,

8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine,

Dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.