"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/295 E., 2022/16 K.
DAVACILAR : 1- ... İnşaat Ltd. Şti. vekili Avukat ... 2-Müflis ...
Endüstri Tesisat Sanayi ve Ticaret A.Ş. - İflas İdaresi vekili Avukat ...
...
BİRLEŞEN ANKARA 1. ATM 2008/710 E. SAYILI DOSYASI
DAVACILAR : 1- ... İnşaat Ltd. Şti. vekili Avukat ... 2-Müflis ...
Endüstri Tesisat Sanayi ve Ticaret A.Ş. - İflas İdaresi vekili Avukat ...
...
ANKARA 7. ATM 2015/473 E SAYILI DOSYASI
DAVACILAR : 1- Müflis ...İflas İdaresi - Ankara
21. İflas Müdürlüğü vekili Avukat ... 2- ....
vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 26.06.2003
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki asıl davada muarazanın giderilmesi, birleşen 2008/710 Esas sayılı davada alacak, birleşen 2015/473 Esas sayılı davada banka teminat mektubunun iadesi ve depo edilmesi davasından dolayı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ... Ltd. Şti. ile davacı .... vekillerince duruşmalı, davacı Müflis ... Endüstriyel Tes. San. ve Tic. A.Ş. ile davalı vekillerince duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde asıl ve birleşen davada davacı ... İnş. Ltd. Şti. vekili Avukat ..., asıl ve birleşen davada davacı Müflis ... End. Tes. San. ve Tic. A.Ş vekili Avukat ..., birleşen davada davacı ... İnş. A.Ş. vekili Avukat... ile asıl ve birleşen davada davalı ...Ş. vekili Avukat ... 'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı yükleniciler vekili asıl dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 26.01.2001 tarihli mobil santral yapım işi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davacının, mobil santrali projenin onaylandığı tarihten itibaren 9 aylık süre içerisinde kurup iş sahibi davalıya teslim edeceğini, davalı iş sahibinin de kurulumdan itibaren 60 ay boyunca santrali işletip sözleşmenin 24. maddesinde hesaplama şekli gösterilen bedeli davacı yükleniciye ödeyeceğinin düzenlendiğini, santral için gereken makinelerin alımının Şubat 2001 ekonomik krizi nedeniyle ortaya çıkan finansman zorlukları nedeniyle müvekkilinin ihtiyarı dışında geciktiğini, mücbir sebep halinin söz konusu olduğunu, ancak davalının konuşlandırma süresinin 188 gün geciktiği gerekçesiyle 11.250.000 USD tutarındaki cezai şartı talep edeceğini ihtaren bildirdiğini belirterek söz konusu cezai şarttan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2008/710 Esas sayılı dava dosyasında davacı yükleniciler vekili dava dilekçesinde özetle; aynı sözleşmeden dolayı işin geçici kabulünün 20.07.2002 tarihinde yapıldığını, sözleşme uyarınca davalının 60 ay boyunca santrali işletip, kira ödeme yükümlülüğünde olduğunu, yani işletim süresi bitim tarihinin 20.07.2007 tarihi olması gerekirken davalının 188 gün önce 13.01.2007 tarihinde işi sonlandırdığı gerekçesiyle 188 gün eksik ödenen kira bedeli 7.299.431,80 USD’nin tahsilini talep etmiştir.
Birleşen 2015/473 Esas sayılı dava dosyasında davacı yükleniciler vekili dava dilekçesinde özetle; 60 aylık sözleşme süresince üretilmesi öngörülen 4.257.245.605 khw elektrik için ödenmesi gereken toplam sözleşme tutarının 206.476,411,84 USD olduğunu, kesin teminat olarak müvekkili tarafından davalıya 12.388.588,00 USD miktarlı teminat mektubu verildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 13.01.2007 tarihinde sonlandırıldığını, sözleşmenin erken sonlandırılması nedeniyle sözleşme bedelinin 118.504.612,00 USD'ye düştüğünü, sözleşmenin feshi sonucu idarede fazla tutulan 5.228.310,87 USD'lik teminatın iadesi gerektiğini belirterek, şimdilik 100.000,00 USD'lik tutarının iadesine, haksız şekilde iade edilmeyen teminat mektubu için bankalara ödenen komisyon bedeli için de şimdilik 10.000,00 USD'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı iş sahibi vekili asıl ve birleşen davalara karşı verdiği cevap dilekçesinde özetle; mücbir sebep halinin söz konusu olmadığını, davacıya 15 gün süre uzatımı verildiğini, işin ilk safhası olan konuşlandırmanın geç yapılması nedeniyle cezai şart kesmenin sözleşmeye uygun olduğunu, teminat mektubunun iadesi için gerekli olan SGK ilişiksizlik belgesi ve vergi borcu yoktur yazısı alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİNİN İLK KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 2003/426 Esas, 2005/224 Karar ve 05.05.2005 tarihli kararıyla; eserin teslimi sırasında çekince ileri sürülmediğinden davalının cezai şart talep etmekten vazgeçtiğinin tespitine karar verilmiştir.
IV. BİRİNCİ BOZMA KARARI
A. Bozma Kararı
1. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2006/3234 Esas, 2007/6830 Karar ve 01.11.2007 tarihli kararı ile özetle; sözleşmenin 32. maddesinde tarafların sözleşmeden doğan haklarından açıkça feragat edilmedikçe haklarının ortadan kalkmayacağının hükme bağlandığı ve açık bir feragatname de düzenlenmediğinden davalı iş sahibinin ceza isteme hakkının düştüğünün kabul edilemeyeceği, ancak ithalatta meydana gelen gecikmenin 2001 yılı Şubat ayında yapılan fiyat ayarlamaları ile ilişkisinin saptanması, gecikmeye neden olacak ise gecikmenin ne kadar süre ile sınırlı olması gerektiği, davacının basiretli tacir olması gerektiğinden önceden tedbir alıp almadığı dikkate alınarak varsa davacıya verilmesi gerekli ek süre kadar cezai şart uygulanmayacağının kabul edilmesi gerektiği, ancak bu süre belirlenirken davacının davalıdan istediği 120 gün ek sürenin de aşılmaması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
V. İLK DERECE MAHKEMESİ İKİNCİ KARARI
İlk derece mahkemesinin 2008/327Esas, 2012/375 Karar ve 23.10.2012 tarihli kararı ile, işin gecikmesinde davacının kusuru bulunmadığı, gecikme süresinin, kriz etkisine bağlı olarak 9 ay ile 12 ay arasında olduğu bilirkişi raporunda belirtilmekte ise de davacının kabulündeki 120 gün ilave süre isteği nazara alınarak ve Yargıtay ilamına bağlı kalınarak ek süre talebinin 120 gün olarak kabul edilmek sureti ile gecikme cezası ve kira süresinin erken sonlandırma tarihinin belirlendiği, buna göre; davalı idarece gecikilen süre 188 gün olarak belirlenmiş ise de, davacının talebine göre 120 gün ek süre verilmesinin benimsenmesi halinde, 68 gün cezalı süre hesaplanması gerektiği, sözleşmenin 10. maddesine göre 68 günlük ceza tutarının 7.950.000,00 USD olup, fazla istenen 22 gün karşılığı 3.300.000,00 USD'den dolayı davacının talebinin yerinde olduğu; birleşen davada, kira sözleşmesinin erken feshinden dolayı davacının talep edebileceği kira bedelinin ise 4.565.565,90 USD olduğu gerekçesiyle, bu miktarlar üzerinden asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. İKİNCİ BOZMA KARARI
A. Bozma Kararı
1. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2014/969 Esas, 2014/2165 Karar ve 31.03.2014 tarihli kararı ile özetle; yüklenici konsorsiyumun talebi üzerine davalıca verilen 15 günlük süre uzatımının, yüklenici tarafın talep ettiği 120 günlük sürenin içerisinde olduğu, 15 günlük ek süre verilmemiş olsa gecikme süresinin 203 gün olacağı, bu nedenle, yüklenicinin haklı gecikme süresinin hesabında, iş sahibince verilen 15 günlük süre uzatımının da 120 günlük süre içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, hal böyle olunca, yüklenicinin 120 günlük haklı gecikme süresinin 203 günlük toplam gecikme süresinden mahsubu halinde, 83 günlük gecikme nedeniyle yüklenici konsorsiyuma ceza uygulanmasının yerinde olacağı, oysa ki mahkemece, 15 günlük ek sürenin, 120 günlük süreden ayrı bir süre gibi değerlendirilerek 68 günlük gecikme nedeniyle haklı cezai şart uygulaması yapılmasının doğru olmadığı ve talep edilen kira bedeli süresi hesabında da 15 günlük iş sahibince kabul edilen ve bedeli ödenen süre uzatımının mahsubu ile 105 günlük kira bedeline hükmedilmesi gerekirken bu süreyi aşar şekilde kira bedeline hükmedilmesinin doğru olmadığı, ayrıca sözleşmenin 24. maddesi çerçevesinde kira bedelinin hesaplanması sırasında 2.082,00 cent/kWh bedelden 105 günlük süre için yüklenici konsorsiyumun maliyetine girmeyen bedellerin tenzilinde indirimlerin hangi kriterlere göre yapıldığının belirlenmediği, hesap şekline yönelik taraf itirazlarının karşılanmadığı, Yargıtay denetime elverişli olmayan raporun belirlediği bedelin hükme esas alınmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
VII. İLK DERECE MAHKEMESİNİN SON KARARI
İlk derece mahkemesinin 2019/295 Esas, 2022/16 Karar ve 13.01.2022 tarihli kararı ile özetle; yüklenicinin 120 günlük haklı gecikme süresinin 203 günlük toplam gecikme süresinden mahsubu halinde, 83 günlük gecikme nedeniyle yüklenici konsorsiyuma ceza uygulanmasının yerinde olduğu, birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası yönünden haklı gecikme süresi olarak belirlenen 120 günlük sürenin 15 günlük kısmının kira bedelinin iş sahibi şirketçe ödendiğinin kabulüyle 105 günlük kira bedelinin sözleşmenin 24. maddesinde öngörülen usule göre belirlenen 2.082,00 cent/kWh bedelden, 105 gün için yüklenici konsorsiyumun maliyetine girmeyen masrafların değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği, bu kapsamda alınan bilirkişi kurulu raporu ile belirlendiği üzere, 11.250,000,00 USD gecikme cezasının 83 günlük süreye isabet 10.200.000,00 USD yönünden yerinde olduğu, 7 günlük süreye isabet eden 1.050.000,00 USD yönünden ise yerinde olmadığı, davacıların, davalı idareden talep edebileceği 105 günlük süreye isabet eden kira bedelinin 3.977.246,87 USD olabileceği anlaşılmakla, asıl ve birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/710 E sayılı davası yönünden, davaların bu miktarlar üzerinden kısmen kabulüne karar verildiği; teminat mektubu ile ilgili birleşen 2015/473 Esas sayılı dava dosyasında da, 60 Ay işletim süresi için sözleşme kapsamında davacı yüklenici konsorsiyum tarafından davalıya toplam tutarı 12.388.588,00 USD olan 2 adet kesin teminat mektubu verildiği ve söz konusu teminat mektuplarının halen davalı uhdesinde bulunduğu, 60 Aylık süre için öngörülen 206.476.411,84 USD sözleşme bedelinin, sözleşmenin kiralama dönemi devam ederken erken sonlandırılması nedeniyle bilirkişi heyet raporu ile tespit edildiği üzere 118.504.613,96 USD'ye düşmesi nedeniyle, 118.504.613,96USD'nin % 6”sına tekabül eden 7.110.276,84USD' lik teminat mektubu ile teminatlandırılması gerekirken 12.388.588,00 teminat mektubu verilmesi nedeniyle; 5.278.307,87USD fazladan teminat verildiği, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı/Batman Sosyal İl Güvenlik Müdürlüğü'nce davalıya hitaben düzenlenmiş 02/05/2013 tarihli ilişiksiz belgesi gözetildiğinde davacıların 5.278.307,87 USD tutarında kısmi iade istemlerinin yerinde olduğu anlaşılmakla ve taleple bağlı kalınarak davalı taraf uhdesinde bulunan 100.000,00 USD tutarındaki teminat mektubunun davacılara iadesine, davacıların teminat mektupları için ödenen komisyon bedellerinin davalıdan tahsili talepleri yönünden ise, ilgili bankadan celbedilen evrakın incelenmesinde, 27.09.2001 tarihli, 16398/10321 nolu, 6.194.294,00 USD tutarlı teminat mektubu için 01.01.2007-30.06.2015 tarihleri arasında kalan dönemde aylık periyotlar halinde BSMV hariç toplamda 630.811,26 TL, 26.12.2004 tarihli, 031704001519 Nolu, 6.194.294,00 USD tutarlı teminat mektubu için 01.01.2007-30.06.2015 tarihleri arasında kalan dönemde aylık periyotlar halinde BSMV hariç toplamda 630.817,87 TL komisyon tahakkuk ve tahsilatı yaptığı, sözleşmenin sona ermesinden sonra davacıya iadesi gereken teminat mektupları için davacının dava tarihine kadar ödediği komisyon tutarlarını davalıdan talep etmekte haklı olduğu, her ne kadar dava dilekçesi ile USD olarak talepte bulunulmuş, bilirkişi heyetince söz konusu tutar USD üzerinden hesaplanmış ve davacılarca da bu miktar üzerinden talep ıslah edilmiş ise de, davacıların TL olarak ödedikleri komisyon bedelini USD olarak talep edemeyecekleri anlaşılmakla, Mahkemece resen yapılan hesaplama neticesinde 537.532,36TL komisyon bedeli ve 26.876,61TL BSMV olmak üzere toplam 564.408,97TL komisyon bedeli talep edebileceğinin kabul edildiği, dava tarihinden önce temerrüt gerçekleşmediğinden dava dilekçesi ile talep 27.352,00 TL'ye 27/07/2015 dava tarihinden, bakiye 537.056,97 TL'sine ise 19/10/2021 ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
VIII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı ... İnş....Ltd. Şti. vekili temyiz dilekçesinde özetle; teminat mektubu komisyon bedellerinin USD cinsinden tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı temyiz etmiştir.
Davacı Müflis ... Endüstri...A.Ş adına iflas idaresi vekili temyiz dilekçesinde özetle; teminat mektubu komisyon bedellerinin USD cinsinden tahsiline ve yabancı para cinsinden hüküm kurulduğundan vekalet ücretinin karar tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru ve yine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi dikkate alınarak hesaplanması gerektiği gerekçesiyle kararı temyiz etmiştir.
2. Davalı EÜAŞ vekili temyiz dilekçesinde özetle; takas mahsup taleplerinin mahkemece değerlendirilmediği, vergi borcu yoktur yazısının getirilmediğinden teminatın iadesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl davada uyuşmazlık, cezai şart kesintisinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti; birleşen 2008/710 Esas sayılı davada bakiye iş bedeli alacağının tahsili; birleşen 2015/473 Esas sayılı davada ise fazla verilen teminat mektubunun iadesi ile haksız ödenen teminat mektubu komisyon bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 Sayılı TBK 179/2 ve 470 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanun'un 437 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Asıl ve birleşen davalarda, yabancı para cinsinden alacak talepleri için dava tarihlerindeki kur üzerinden dava değeri belirlenmiş ve harçlar bu tutarlar esas alınarak yatırılmıştır. Bu nedenle mahkemece, yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden, karar tarihindeki tarifeye göre vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olduğu gibi, teminat mektubu komisyon bedellerinin de davacılar tarafından TL üzerinden yatırıldığı anlaşıldığından mahkemece TL üzerinden teminat mektubu komisyon bedelinin tahsiline karar verilmesi de doğru olup, asıl ve birleşen davalar davacısı yüklenicilerin temyiz itirazları yerinde görülmeyip, reddi gerekmiştir.
3. Birleşen davada iadesine karar verilen teminat mektubu tutarı, sözleşmenin erken sonlandırılması nedeniyle düşen sözleşme bedeli karşılığı olduğundan davacının bu miktar yönünden vergi dairesinden borcu yoktur yazısı getirmesi gerekmediğinden davalının bu temyiz itirazı yerinde görülmediği gibi, taraflar arasından mahkemece verilen ikinci karardan sonra yapılan mahsuplaşmanın infaz aşamasında dikkate alınacağının tabi bulunmasına göre davalının bu temyiz itirazı da yerine görülmeyip, reddi gerekmiştir
4. Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre taraf vekillerinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
IX. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan
kararın ONANMASINA,
8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan karşılıklı alınarak Yargıtay duruşmasında vekille
temsil olunan taraflara verilmesine,
Aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz eden taraflardan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.05.2023 tarihinde çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Asıl dava, sözleşmenin 10. maddesi hükmü gereğince tahakkuk ettirilen cezai şarttan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti; birleşen dava ise, 10 madde kapsamında yüklenicinin teslimde geciktiği süre kadar, 24. madde hükmü gereğince kendisine verilecek kira bedeli alacağından yararlanamayacağına dair düzenleme uyarınca ödenmeyen bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 26.01.2001 tarihli mobil santral yapım işini konu alan sözleşmeden kaynaklanmıştır. Bu sözleşmeye göre, davacı yüklenici, mobil santrali projenin onaylandığı tarihten itibaren 9 aylık süre içerisinde kurup iş sahibi şirkete teslim edecek; iş sahibi şirket ise, kurulumdan itibaren 60 ay boyunca santrali işletip sözleşmenin 24. maddesinde hesaplama şekli gösterilen bedeli yükleniciye ödeyecektir. Tarafların hak ve yükümlülüklerinin bu şekilde tanımlandığı sözleşmenin, eser sözleşmesi ağırlıklı karma sözleşme niteliğinde bulunduğu açıktır.
Yapılan yargılama sonucunda, mahkemece, asıl dava yönünden, davanın kısmen kabulü ile 11.250.000,00 – USD (KDV hariç) cezai şart alacağından davacıların davalıya 1.050.000,00 – USD borçlu olmadığının tespitine, birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/710 E sayılı dava dosyası yönünden, davanın kısmen kabulü ile 3.977.246,87 – USD' nin 847.772,29 – USD’ sine 19.02.2007 tarihinden, bakiyesine 15.12.2008 dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca işletilecek faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/473 E sayılı dava dosyası yönünden, davanın kısmen kabulü ile davalı taraf uhdesinde bulunan 100.000,00 – USD tutarındaki teminat mektubunun davacılara iadesine, teminat mektupları için bankaya ödenen 537.532,36 – TL komisyon bedeli ve 26.876,61 – TL BSMV olmak üzere toplam 564.408,97 – TL'nin 27.352,00 – TL'sine 27.07.2015 dava tarihinden, 537.056,97 – TL'sine 19.10.2021 ıslah tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Müflis ... Endüstriyel Tes. San. Ve Tic. A.Ş İflas İdaresi tarafından, ‘’Yabancı para cinsinden hüküm kurulduğundan vekâlet ücretinin karar tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru ve yine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi dikkate alınarak hesaplanması gerektiği’’ gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen karar, Yüksek Özel daire Sayın Çoğunluğunca oyçokluğuyla onanmıştır.
Aşağıda açıklanan nedenlerle Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun kararına katılmıyorum.
Uyuşmazlık, yabancı para cinsinden hüküm kurulduğundan vekâlet ücretinin karar tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru ve yine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi dikkate alınarak hesaplanmasının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
TBK’nın 99. (Mülga 818 sayılı BK m 83) maddesine göre;
‘’Madde 99 – Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.
Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.
Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir’’.
Bu maddeye göre, Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesine göre;
‘’Madde 168 – (Değişik madde: 02.05.2001 - 4667/81. md.)
Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. (Ek cümle: 16.06.2009 - 5904 S.K./35.mad) Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı fıkrası hükümleri kıyasen uygulanır.
Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır’’.
Kanunun 168/son maddesine göre, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.
Avukatlık asgari ücret tarifesinin 1. maddesine göre;
‘’MADDE 1 – (1) Mahkemelerde, tüm hukuki yardımlarda, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve takdirinde, 19.3.1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve bu Tarife hükümleri uygulanır.
(2) Taraflar arasında akdi avukatlık ücreti kararlaştırılmamış veya kararlaştırılan akdi avukatlık ücretinin geçersiz sayılması halinde; mahkemelerce, dava konusu edilen tutar üzerinden bu Tarife gereğince hesaplanacak avukatlık ücretinin altında bir ücrete hükmedilemez. Bu Tarife 1136 sayılı Kanunun 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrası doğrultusunda gerçekleştirilecek olan akdi avukatlık ücreti belirlenmesinde sadece asgari değerin hesaplanmasında dikkate alınır. Diğer hususlar 1136 sayılı Kanundaki hükümlere tabidir.
(3) Bu Tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, bu Tarife hükümleri üzerinden yapılmış olarak kabul edilir’’.
Tarifenin 1. maddesine göre, mahkemelerde, tüm hukuki yardımlarda, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve takdirinde, 19.3.1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve bu Tarife hükümleri uygulanır.
Tarifenin 21. maddesine göre;
‘’MADDE 21 – (1 ) Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarife esas alınır’’.
Bu maddeye göre, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarife esas alınır.
Somut olayda uyuşmazlık hakkında, mahkemece yabancı para cinsinden hüküm kurulduğundan vekâlet ücretinin de TBK’nın 99. (Mülga 818 sayılı BK m 83), 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168/son, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 1 ve 21. maddeleri gereğince, hüküm altına alınan döviz alacağının karar tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığı ve yine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi dikkate alınarak hesaplanması gerekmektedir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle, vekâlet ücreti konusunda Yüksek Özel daire Sayın Çoğunluğunun, hükmün onanması yönündeki kararına katılmıyorum.