Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2133 E. 2023/2739 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Üst sınır ipoteği bulunan bir taşınmazın satış bedeli üzerinden yapılan paylaştırmada, icra müdürlüğünce düzenlenen sıra cetvelinin iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaz üzerine konulan ipoteğin, sadece konut finansmanı kredisinin teminatı olduğu ve diğer kredi alacaklarını kapsamadığı, dolayısıyla icra müdürlüğünce düzenlenen sıra cetvelinin ve müdürlük kararının hukuka uygun olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/475 E., 2022/43 K.

HÜKÜM/KARAR : Red

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen sıra cetveli ve müdürlük kararının iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece (Yargıtay kapatılan 23.Hukuk Dairesi) kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleşen dosyada şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine, Mahkemesince 23.03.2022 tarihli ek karar ile yüze verilen kararlarda temyiz başvuru sürecinin tefhimden itibaren başladığı gerekçesiyle temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.

Ek karar asıl ve birleşen dosyada şikayetçi vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK'nın 298/3. (HUMK'nın madde 388) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK'nın 294/3. (HUMK'nın madde 389) maddesinde öngörülen biçimde oluşturarak tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK'nın 294/4. (HUMK'nın madde 381/son ) fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu (çoğu kez anılan madde hükmüne uygun olarak hazırlanmadan) tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.

Yargılama sonunda şikayetin reddine ilişkin kısa karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 13.01.2022 tarihinde tefhim edilmiş ise de, gerekçeli karar daha sonra yazılmış ve şikayetçi vekiline 03.04.2022 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bu tarihten itibaren temyiz süresi işlemeye başlamıştır. Zira gerekçeli karar tüm unsurlarıyla tefhim edilmemiştir. İİK'nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması hükmün HMK'nın 298/3 ve 294/3. maddeleri uyarınca yazılıp, tefhimine bağlıdır. Temyiz dilekçesi, HUMK'nın 435/son maddesi uyarınca temyiz edenin kimliği ve imzasıyla, temyiz olunan hükmü yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması halinde diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp, temyiz incelemesi yapılır. Hukuk Usulünde (Medeni Usul Hukukunda) ''Müddeti muhafaza dilekçesi'' diye bir müessese yoktur. Çünkü, bir tarafın sadece ''Temyiz süresinin muhafaza edilmesi'' için verdiği bir dilekçe ile karar temyiz edilmiş olmaz. Dilekçede temyiz edenin kimliği ve imzasının, temyiz olunan hükmü yeteri kadar belli edecek kayıtların (m.435,II) ve hükmün temyiz edildiğinin belirtilmesi gerekir ki, dilekçe temyiz dilekçesi olarak nitelendirilebilsin. 2494 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, temyiz eden temyiz talebinden (dilekçesinden) itibaren bir hafta içinde vereceği bir temyiz lâyihası (tamamlayıcı dilekçe) ile temyiz sebeplerini bildirebilmekte idi. 2494 sayılı Kanunla bu imkân (temyiz lâyihası) kaldırılmıştır. Bu nedenle, (m. 436) ve (m. 439,I)'deki ''Lâyihasında'' kelimesi konusuz kalmıştır. Aynı nedenle, 23.02.1955 gün ve 24/1 sayılı YİBK (RG 11.04.1955 sayı 8978) da konusuz kalmıştır. Bugün temyiz eden tek bir dilekçe (temyiz dilekçesi) verebilir, ayrıca temyiz lâyihası (tamamlayıcı dilekçe) veremez.

Bu durumda, mahkemenin temyiz süresinin tefhimden başlayacağı ve şikayetçi vekilinin temyiz dilekçesinin yasal süresi geçtikten sonra verdiği gerekçesinde isabet bulunmadığından, şikayetçi vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 23.03.2022 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, 13.01.2022 tarihli karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı asıl ve birleşen dosyada şikayetçi vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada şikayetçi vekili dava dilekçesinde; borçlu ve taşınmaz maliki hakkında yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde ipoteğin üst limit ipoteği olduğunu, taşınmazın 127.000,00 TL bedelle alacağa mahsuben müvekkili bankaya ihale edildiğini, müvekkilinin başkaca icra takiplerine konu olan toplam alacağının daha fazla olmasına rağmen icra müdürlüğünün 29.01.2016 tarihli kararı ile düzenlenecek sıra cetveli sonucunda tescil yapılması için yetki verilmesine karar verildiği, 22.02.2016 tarihli sıra cetvelinde de icra dosyalarına 48.068,40 TL ayrıldıktan sonra kalan miktarın diğer şikayet olunanların ihtiyati hacizlerinin kesinleşmesinin beklenmesi için depo edilmesine karar verildiğini ileri sürerek, asıl dosyada sıra cetvelinin iptalini istemiştir.

2.Birleşen davada şikayetçi vekili, 22.01.2016 tarihli dilekçesindeki talepleri reddeden 29.01.2016 tarihli müdürlük kararının iptalini talep ve şikayet etmiştir.

II. CEVAP

1.Şikayet olunan ... vekili, şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesini, somut olayda yetkili mahkemenin genel mahkemeler olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir.

2.Şikayet olunan .... Tic. San. A.Ş. vekili, varlığı iddia edilen alacağın ipotek sözleşmesi ve takibe konu alacak kapsamında olmadığını savunarak şikayetin reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.06.2016 tarihli ve 2016/171 Esas, 2016/698 Karar sayılı kararıyla; şikayetçi bankanın Konya 7. İcra Müdürlüğünün 2015/8951 sayılı dosyasındaki takibe konu alacağın ipotek teminatı kapsamında ve rüçhanlı niteliği olduğu, satışı yapılan borçluya ait gayrimenkul üzerine konulan bedeli paylaşıma konu ipoteğin kredi borçlusu lehine açılmış ve açılacak konut finansmanı kredileri, tüketici kredileri ve her türlü krediler nedeniyle borçlunun alacaklı bankaya doğmuş ve doğacak tüm borçlarını 220.000,00 TL'ye kadar olan kısmı yönünden üst sınır ipoteği ile teminat altına alındığı, satış bedelinin paylaştırılmasına yönelik sıra cetveli düzenlenmeden artan ihale bedelinin borçlu ... hakkında davacı banka tarafından ticari krediler nedeniyle takibe konu edilen Konya 10. İcra Müdürlüğünün 2015/9010 sayılı dosyasına ödenmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen dosyadaki şikayetlerin kabulüne karar verilmiştir.

IV. A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dosyada şikayet olunanlar ... Tic. ve San. A.Ş. vekili ile ... vekilleri temyiz etmiştir.

2. Dairemizin (kapatılan 23.Hukuk Dairesi)25.11.2020 tarihli ve 2017/980 Esas, 2020/3808 Karar sayılı ilamıyla bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin konut finansmanı kredisinin teminatı olduğu Konya 7. İcra Müdürlüğünün 2015-8951 Esas sayılı dosyasındaki şikayetçi vekili Av. ...'in 22.01.2016 tarihli talep yazısından anlaşıldığı, ipotek akdinde "Taşınmazın borçlunun bankadan kullandığı diğer krediler ve doğmuş ve doğacak borçların da teminatı olduğu" yönündeki kayıt yanıltıcı mahiyette olduğundan tüketici olan borçlu açısından yazılmamış sayılması gerektiği, bu durumda bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine konulan ipotek bedeli dışında borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin ipotek kapsamında sayılması ve bu şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dosya yönünden; İİK'nun 140. maddesi uyarınca, somut olayda birden fazla haciz olduğu ve alacaklının alacağını karşılamadığından müdürlükçe alınan 22/06/2016 tarihli sıra cetveli ve derece kararı usul ve hukuka uygun olduğu,

Birleşen dosya yönünden ise, Konya 7. İcra Müdürlüğünün 2015/8951 sayılı dosyasındaki takibe konu alacağın ipotek teminatı kapsamında olduğu takibin 38.024,17 TL'lik asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, iş bu takipteki alacağın da sıra cetvelinde gösterildiği borçlunun davacı bankaya olan başka kredi borçları yönünden iş bu ipoteğin teminat sağlamayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyada şikayetçi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl ve birleşen dosyada şikayetçi vekili temyiz; ihale bedeli müvekkili bankanın limit ipoteği kapsamında kalan rüçhanlı alacağını dahi karşılamaktan uzakken, tasarrufun iptali davası alacaklarının ihtiyati hacizleri dahi kesinleşmemiş hacizlere pay ayrılmasının anlaşılamadığını, üst sınır ipoteğimiz olduğu ve 220.000,00 TL’ye kadar kredi borçlusunun borçlarının teminatı olduğu sıra cetvelinde dahi belirlenmişken tüm davanın reddinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dosyada şikayet, sıra cetvelinin iptali, birleşen dosyada ise müdürlük kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 ıncı ve devamı maddeleri, İİK’nın 142.maddesi

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 428 nci maddesi ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Asıl ve birleşen davada şikayetçi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden şikayetçiye yükletilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.