"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/242 E., 2022/190 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/409 E., 2021/99 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflar vekilince tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ... ile davalı şirket arasında 14.04.2014 tarihinde taşeron sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmenin konusunun davalı ile TOKİ arasında imzalanan 115 adet konut, park ve rekreasyon alanları ile altyapı ve çevre düzenlemesi inşaatı işi kapsamındaki tüm mekanik tesisat işlerinin yapılması işi olduğunu, davalı şirketin, müvekkilinin hak edişlerini vadesi belirlenebilir olmasına rağmen zamanında ödemediğini, sürekli geciktirdiğini, müvekkilinin zarar etmesi sebebiyle davalıya ihtarname gönderdiğini, davalı tarafından ödeme yapılmaması sebebi ile alacağının tahsili amacıyla Eskişehir 4.İcra Müdürlüğünün 2018/2089 E sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının ise takibe, asıl alacağa, işlemiş faize, işleyecek faiz oranına ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek davalının Eskişehir 4.İcra Müdürlüğünün 2018/2089 E sayılı dosyasındaki itirazlarının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmede hakediş ödemeleri konusunda kesin bir vadenin olmadığını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davacı tarafın üstlendiği işi eksiksiz, tüm ayıplardan ari şekilde tam vaziyette tamamlamadığını, davacının eksik ve ayıplı işlerinin davacı nam ve hesabına davalı müvekkili tarafından yaptırıldığını, davacı tarafın hakediş ödemelerini alırken vade farkı talebi olduğunu belirtmediğini, işin uzamasının nedeninin de davalı müvekkili olmadığını belirterek, davalı müvekkili hakkında açılan davanın reddine, müvekkili lehine %20 tazminata hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davalı şirketin, davacı şirketin yapmış olduğu mekanik işler de dahil olmak üzere işi süresinde 06/07/2016 tarihinde bitirerek TOKİ'ye teslim ettiği, eksik ve kusurlu işler de yapılarak 10/01/2017 tarihinde geçici kabulün yapıldığı, 26/11/2018 tarihinde kesin kabulünün yapıldığı, bu durumda davacının taahhüt ettiği işleri tamamlayarak eksiksiz ve kusursuz olarak teslim ettiği, mali müşavir bilirkişinin raporuna göre davacı ve davalının ticari defterlerinin lehine delil olduğu, takip tarihi itibariyle davacının ticari defter kayıtlarında davalının 81.792,15 TL borçlu, davalının ticari defter kayıtlarında davacının 81.792.15 TL alacaklı olduğu, davacı ve davalının cari hesap bakiyelerinin örtüştüğü, davalının sözleşme kapsamında davacının eksik ve kusurlu işler yaptığını ileri sürdüğünü ancak hangi imalatın eksik, ayıplı ve kusurlu olduğunu yasal delillerle kanıtlayamadığı, 26.11.2018 tarihinde işin kesin kabulünün yapıldığı, bu durumda işin davacı tarafından gerçekleştirildiğinin kabulünün gerektiği, ayrıca tarafların tacir olduğu, taraflar tacir olduklarına göre ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatının mümkün olduğu, HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ticari defterlerin kesin delillerden olduğu, bilirkişi raporuna göre davacı tarafından davalı adına düzenlenen davaya konu faturaların hem davacı hem de davalının ticari defterlerine kaydedildiği, davalı tarafından süresinde itiraz edilmediği, tarafların cari hesap defter kayıtlarının ve belgelerinin uyumlu ve birbirini doğrular nitelikte olduğu anlaşılmakla, icra takibine dayanak faturalara konu bedeller yönünden davanın kabulüne, alacağın likit nitelikte bulunması ve davalının takibe haksız olarak itiraz etmesi nedeniyle davacı yararına asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının sözleşme uyarınca hakedişlerin faturalarını kesip, davalıya gönderdiğini, davalının faturaları ticari defterlerine kaydettiğini, dolayısıyla kesilen fatura bedelinin 15 gün içinde sözleşme uyarınca ödenmesi gerektiğini, davalının bu 15 günlük sürenin sonunda temerrüde düştüğünü, mahkemece temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece davacının eksik ve ayıplı işlerinin mahallinde tespit edilmediğini bu bağlamda, takas mahsup talebi ile ilgili bir değerlendirme yapılmamasının yanlış olduğunu, proje sorumlusu tanıklarının mahkemece dinlenilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yanlış olduğunu, işlemiş faiz yönünden ise temerrüde düşürülmediklerini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında "mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı takip öncesi faiz yönünden davalının 10/01/2018 tarihinde temerrüde düştüğü, bu nedenle 28/12/2016 tarihinden itibaren alacağa faiz hesaplanmasının doğru olmadığı, ancak takip öncesi faiz yönünden davalı tarafın bir istinaf itirazının bulunmadığı anlaşılmakla" taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl alacağa işlemiş faizin bilirkişi raporunda yanlış hesaplanmış olduğu, takibe konulan işlemiş faiz miktarının doğru olduğu ve bu bedele hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bu yönden bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının sözleşme gereği edimini eksiksiz tamamlamadığını, eksik işleri davacı nam ve hesabına 3.kişilere yaptırdığını ancak bu iddialarının mahkemece dikkate alınmadığını, yapılan işlerin ayıplı olduğunu, istinaf dilekçesinde işlemiş faiz yönünden de itirazlarının bulunduğu ancak bunun da dikkate alınmadığını, temerrüde düşürülmediklerini işlemiş faize hükmedilmesinin doğru olmadığını, alacağın likit olmadığını ve icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye hakediş bedeli alacağına ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117 nci maddelesi, 470 vd maddeleri,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun birinci fıkrası ile 370 nci maddesinin ikinci fıkrası,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflar arasında eser sözlemesi imzalandığı, davacının bakiye hakediş bedelini takibe koyduğu ve davalının takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, davacının yapılan bu itirazın iptali için dava açmış olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili her ne kadar işlemiş faizin eksik hesaplandığını, takibe konulan miktar kadar faize hükmedilmesi gerektiğini belirtmiş ise de; mahkemece hükmedilen işlemiş faizin davacı lehine fazladan hesaplanmış olduğu anlaşılmakla bu yönden davacı vekilinin yaptığı temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3.Davalı vekili her ne kadar davacı tarafın edimini eksiksiz ifa etmediğini, bu eksik işleri davacı nam ve hesabına yaptırdığını, icra inkar tazminatına hükmedilememesi gerektiğini ve temerrüt bulunmadığından işlemiş faize hükmedilmemesi gerektiğini belirtmiş ise de, eksik işleri davacı namına 3.kişilere ifa ettirdiği iddiasını ispat edecek delil sunmadığı ve bu iddiasını ispat edemediği, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı dosya kapsamından sabittir.
4.Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf dilekçesinde işlemiş faiz yönünden itirazının bulunmadığı gerekçesiyle bu iddiasını değerlendirmemiş ise de, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde işlemiş faiz yönünden itirazının bulunduğu anlaşılmıştır. Bu faiz yönünden yapılan temyiz itirazı incelendiğinde, davalı tarafın davacı tarafa bakiye iş bedeli alacağı yönünden ihtarname gönderdiği ve davalı tarafın 12/01/2018 tarihinde temerrüde düşmüş olduğu, asıl alacağa işlemiş faiz yönünden hesaplama yapılırken 12/01/2018 tarihi ile takip tarihi 23/02/2018 tarihleri arasında hesaplama yapılması gerektiği, bu tarihler arası işlemiş faizin 1.011,76 TL olması gerekirken, temerrüde düşürülme tarihi dikkate alınmadan 18.519,07 TL bedele hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine
ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı vekilinin
temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2.paragrafında yer alan “18.590,64 TL faiz olmak üzere toplam 100.382,64 TL üzerinden devamına,” ibaresinin çıkartılarak yerine “1.011,76 TL faiz olmak üzere toplam 82.803,76 TL üzerinden takibin devamına” ibaresinin yazılması suretiyle kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye (davalıya) iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.