"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/191 E., 2021/806 K.
DAVA TARİHİ : 04.03.2013
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında, davalıya ait konutların kuzey yönüne bakan dış cephelerinin tamamına ilişkin pencere söveleri, konsol çıkmazları, çatı saçakları ve tüm işlerinin yapımı için 01.08.2010 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme gereği müvekkili şirketin tüm edimlerini yerine getirdiğini, davalı şirket tarafından avans mahiyetinde müvekkili şirket hesabına 40.000,00 TL ödeme yapıldığını, işlerin tamamlanmasına rağmen bakiye ödemenin yapılmadığını, davalıya ihtarname gönderildiğini, ödeme yapılmaması üzerine alacağın tahsili amacı ile İstanbul 4. İcra Müdürlüğünün 2012/25993 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ifade ederek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında müşavirlik, havuz işletilmesi, inşaat onarım, yemek, dış cephe onarım ve boya işleri adı altında muhtelif sözleşme ilişkisi olduğunu, davacı tarafça kesilen faturalar karşılığında eski yönetim kurulu üyeleri tarafından davacıya haksız ödemeler yapıldığını, yevmiyeli işçi çalıştırılmadığını, olağanüstü fahiş fiyat ile havuz bakımı ve işletilmesi yapıldığını, müşavirlik hizmeti adı altında her hangi bir hizmet alınmadığı gibi bu konuda alınmış bir yönetim ya da genel kurul kararı olmadığını, yemek işleri kalemi adı altındaki talebin haksız olduğunu, zira kooperatifin yemek yiyecek bir personeli bulunmadığını, inşaat işi altında kesilen faturaların bazılarının gerçekte imal edilmeyen işler için kesildiğini, davacının gerçek cari hesap alacağının bulunması gerektiğini, davacı hakkında İstanbul 31. Asliye Ticaret Mahkemesinde menfi tespit davası açıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/66 Esas, 2013/189 Karar ve 12.09.2013 tarihli kararı ile özetle; davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, davanın da mutlak ticari nitelikte bulunmadığından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiştir. Karar taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca temyiz edilmemesi nedeniyle mahkemece kesinleştirilmiş ve davacı tarafın talebi sonucunda asliye hukuk mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır.
B. İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/150 Esas, 2014/279 Karar ve 01.07.2014 tarihli kararı ile özetle; davacının ticaret şirketi, davalının ise kooperatif olduğu, davanın ticari faaliyetten kaynaklanan bakiye alacağın tahsili davası olduğundan ticari dava niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle asliye ticaret mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
IV. TEMYİZ
A. Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için dosya Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
B. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi 2014/21746 Esas, 2014/18606 Karar ve 15.12.2014 tarihli kararı ile özetle; davacının tacir, davalının ise kooperatif olduğu, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirdiği gerekçesiyle davanın asliye ticaret mahkemesinde görülüp karara bağlanması gerektiği gerekçesiyle yargı yeri olarak İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin belirlenmesine karar verilmiştir.
V. İLK DERECE MAHKEMESİNİN SON KARARI
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/191 Esas, 2021/806 Karar ve 21.12.2021 tarihli kararı ile özetle; davacının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla davalıdan 80.959,99 TL alacaklı göründüğü, davacının takibi sadece sözleşme kapsamında yapılan işlere dayalı alacak olarak değil, kendi ifadesi ile diğer işlere dair fatura edilmeyen alacak tutarı olan 128.065,54 TL dayanak gösterilerek 80.959,99 TL üzerinden başlattığı, faturasız alacağın, dava dilekçesinde yer verilen kalemlerden hangisi için hangi miktarda olduğu açıklanmadığından, alacağın davaya konu sözleşmeye münhasır kısmının belirlenemediğini, İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/381-2020/229 E-K sayılı dosyası incelendiğinde, davalı kooperatif yönetim kurulu üyesi ve başkanlarının kooperatif üyelerinin aidatlarını kullanarak, kooperatif genel kurulunda düzenlenmiş olan ihale yapılması şartına uymadan davacıya kooperatifin inşaat işlerini verdiği ve bu işler karşılığında fahiş fiyatlar ödeyerek davalı kooperatifi zarara uğrattığı ve aslında davacı şirkete de fazla para ödemesi nedeniyle davalı kooperatif yönetim kurulu üyeleri ve başkanı hakkında görevi kötüye kullanma ve zimmet suçlarından ceza verildiği, her ne kadar dosyada mübrez bilirkişi raporunda davacının alacaklı olduğu görülse de ceza davası içeriği incelendiğinde, zaten davacı şirkete davalı kooperatif başkanı ve yönetim kurulu üyeleri tarafından fazla ödeme yapıldığı sabit olduğundan, davacı şirketin davalı kooperatiften alacaklı olmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağından davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını süresi içinde, davacı vekili temyiz etmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ceza mahkemesi kararının kesinleşmediğini, kararın sadece ceza mahkemesi kararına dayandırılmasının hatalı olduğunu, dosyaya alınan bilirkişi raporlarının davacı lehine olduğunu belirtmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
TBK'nın 470 inci maddesi, HMK'nın 31 ve 281 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması Mülga 1086 sayılı Kanunun 437 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Taraflar arasında 2005–2011 yılları arasında muhtelif sözleşmeler akdedilmiştir. Davacı yüklenici, icra takibine dayanak olarak 01.08.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklı yapılan işler ile Beyoğlu 2. Noterliğinin 01.08.2012 tarih ve 13263 no.lu ihtarını göstermiş, 80.959,99 TL asıl alacak ve 4.291,00 TL faiz talep etmiştir. Söz konusu ihtarda davacı yüklenici, inşaat işlerinin yapılmasına dair sözleşme imzalandığını, ayrıca daha önce imzalanan sözleşmeler gereği ödenmeyen 2 aylık havuz işletim, 2 aylık müşavirlik, 2 aylık işçilik, 1 aylık yemek bedellerinin de taraflarına ödenmediğini, boya işlerinden ve belirtilen diğer kalemlerden kaynaklı olarak toplamda fatura edilmemiş alacak olarak 128.065,54 TL ödenmesi gerektiğini, bundan avans olarak ödenen 40.000 TL ile cari hesaptan kaynaklı 7.105,55 TL düşüldükten sonra bakiye 80.959,99 TL’nin 3 gün içinde ödenmesini talep etmiştir.
Davalı kooperatifin eski başkan ve yöneticileri hakkında İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/381 Esas sayılı dosyasında zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarını işledikleri gerekçesiyle ceza davası açılmıştır. İş bu ceza dava dosyası incelendiğinde, sanıklar ....ve ... hakkında kooperatif malvarlığını zimmetlerine geçirdikleri gerekçesiyle 7 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası verildiği, yine sanıklar .... ve .... hakkında da görevi kötüye kullanma suçunu işledikleri gerekçesiyle hapis cezası verildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu ceza dosyasında, davalı kooperatif malvarlığında haksız şekilde tasarrufta bulunulması nedeniyle bazı sanıkların zimmet suçundan cezalandırılmalarına karar verilmiş ise de, söz konusu suçun niteliği gereği somut dava dosyası ile ilgisi bulunmamaktadır. Söz konusu ceza mahkemesi kararında görevi kötüye kullanma suçuna dayanak olarak ise, belirtilen sanıkların ihalelerde gazetelere ilan vermeyerek aynı firmaların gözetildiği (bu firmalar arasında davacı yüklenicinin bulunduğu anlaşılmaktadır.), makul sınırlar dışına çıkılarak rayiçlerden fazla ödemeler yapıldığı gösterilmiş olup, bu haliyle bu suç tipi için oluşturulan gerekçenin, davanın tarafları arasındaki mevcut olan muhtelif hukuki ilişkilerle bire bir uyumlu olmadığı anlaşıldığından mahkemece sadece ceza davası dayanak alınarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/765 Esas sayılı dava dosyasında, iş bu davanın davalısı kooperatif tarafından davacı yüklenici aleyhine kooperatif tarafından verilen toplam 198.000,00 TL bedelli bonolardan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti için menfi tespit davası açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından taraflar arasında devam eden iş ilişkisinin kooperatif yönetim kurulunun değişmesi nedeniyle sonlandığı anlaşılmış olup, davacı yüklenici açtığı iş bu davayla bir nevi tasfiye hesabının çıkartılmasını talep etmiştir.
Dava dilekçesinin en önemli unsuru olan talep sonucu açık olmalı, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde davacının mahkemeden hangi konuda hukuki koruma istediğini açıkça belirtmelidir. Talep sonucunun açık olmaması durumunda mahkeme, talep sonucunu 6100 sayılı HMK'nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırmalıdır. Hakimin davayı aydınlatma ödevi hakim açısından bir yetki olduğu kadar zorunlu olarak yapılması gereken bir görev olarak yorumlanmalıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının icra takibine konu ettiği 80.959,99 TL asıl alacağın, her bir kalem talep için ne miktarda olduğu davacı tarafa verilecek uygun süre ile açıklattırılmalı, bu açıklama yapıldıktan sonra 6100 sayılı HMK'nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla taraflar arasında görülmekte olan İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/765 Esas sayılı dava dosyasındaki olgular ile ceza davasındaki olgular da dikkate alınarak davacı yüklenicinin dava konusu ettiği kalemlerden varsa alacak miktarlarının ayrı ayrı belirlenmesi için rapor alınması, taraflarca rapora itiraz edilmesi durumda HMK’nın 281 inci maddesi uyarınca bu itirazları giderir şekilde mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli ek rapor almaktan ibaret olmalıdır.
Eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu verilen karar doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. “Değerlendirme” bölümünün “2” bendinde açıklanan nedenlerle davacı yüklenici vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
14.12.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.