Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2639 E. 2022/5094 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Konkordato talebinin reddine ve şirketin iflasına ilişkin verilen bölge adliye mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine, İİK 292/son maddesi uyarınca borçlu şirket yetkilisinin dinlenip dinlenmediğine dair uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İİK'nın 292. maddesinin son fıkrası gereğince konkordato talebinin reddi ve iflas kararı öncesinde borçlu şirket yetkilisinin duruşmaya davet edilip dinlenmesi gerektiği, somut olayda bu hükmün yerine getirilmediği ve bu durumun usul hukukuna aykırı olduğu gözetilerek bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

İLK DERECE

MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı vekili, müvekkili şirketi için konkordatonun tasdikini istemiş, mahkemece, konkordato talebinin kabulü ile konkordato projesinin tasdikine karar verilmiş, bu karara karşı bir kısım alacaklıların yaptığı istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince yeniden karar verilerek şirketin iflasına karar verilmiştir.

Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

1-İİK'nın 292. maddesi gereğince konkordato talep eden şirketin konkordato talebinin reddi ile davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.

İİK 292/ son fıkrası “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder” hükmünü içermektedir.

Somut olayda, konkordato talep eden borçlu şirketin yetkili temsilcisinin yargılama sırasında mahkemeye çağrılarak dinlenmediği, kanunun amir hükmünün yerine getirilmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Bu durumda konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisi mahkemeye çağrılarak dinlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2-Bozma sebebine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 20.04.2022 tarihli, 2022/321 Esas, 2022/640 Karar sayılı kararının re’sen BOZULMASINA, (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle, bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.11.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dairemizin Sayın çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf; İİK nın 292. maddesi gereğince kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflâsın açılmasına karar verilebilmesi için karardan önce borçlunun mutlaka duruşmaya davet edilerek dinlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Yargılama (usul) hukukunun yanlış uygulanması iki şekilde bozma sebebi yapılabilir. Ya dava şartlarına riayetsizlikte olduğu gibi karara etkisi araştırılmadan sadece yargılama (usul) hükümlerine aykırılık sayılan ve kamu düzenini ilgilendirdiği kabul edilen haller mutlak bozma sebebi yapılır. Yargılama hükmüne riayetsizliğin mutlak bozma sebebi sayılabilmesi için o hüküm kamu düzeniyle ilgili olmalıdır. Yani söz konusu hüküm, toplumun her bakımdan genel çıkarlarını koruyan, ülkede kamu hizmetlerinin iyi yapılması, devletin güvenliği, düzeni ve bireyler arasındaki ilişkilerde, huzuru ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlayan, devlet yapısını koruyan nitelikteki bir kural olması gerekir (E.Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, sh.348, 2005).

Ya da usul hükümlerine riayetsizliğin temyize konu kararı etkilediği haller nispi bozma sebebi olarak kabul edilir. Nitekim, HMK nın 371/1-ç fıkrasında “Yargıtay, ancak karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması halinde kararı bozar” hükmü ile nispi bozma sebebine vurgu yapılmıştır. Yargılama hatasının bozma sebebi yapılabilmesi için bu hatanın, karara etki etmesi, bir başka değişle söz konusu usul hukukuna ilişkin hatanın mahkemenin hükmünü değiştirecek nitelikte olması gerekir. Eğer usul hukukuna ilişkin hata mahkeme hükmünü hiçbir şekilde değiştirme etkisine sahip değilse, bu hatalar bozma sebebi kabul edilemez.

Somut olaya dönecek olursak, İİK nın 292/son fıkrası, mutlak değil, nispi bozma sebebi niteliğinde usul hukukuna ilişkin bir hükümdür. Her ne kadar, İİK nın 292/son fıkrasında “… borçluyu davet eder…” ifadesi emredici bir ifade olarak kaleme alınmışsa da bu ifade yukarıda izah ettiğimiz “kamu düzeni” ile ilgili bir hüküm olmadığı gibi, “emredici” şekilde kaleme alınması hükmün kamu düzenine ilişkin olduğunu da göstermez. Esasen dosya içeriği ve yargılama süreci dikkate alındığında mahkemenin borçluyu dinlemesi halinde farklı bir karar vereceğinin söylenemeyeceği gibi; borçlu, kendisinin karardan önce dinlenmesi halinde farklı karar verilebileceğini de iddia etmemiştir.