Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2755 E. 2023/3244 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerliliğinin tespiti ve sözleşmenin feshine bağlı mahrum kalınan karın tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, sözleşme konusu taşınmazdaki hissesini devrettiği sırada, davalıların üçüncü bir kişiyle yeni bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapacağını bildiği, davalıların sözleşmeyi feshetmesinin haklı olduğu ve davacının yaptığı masrafları davalılardan talep edemeyeceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2401 E., 2022/303 K.

DAVA TARİHİ : 06.04.2017

HÜKÜM/KARAR : Yeniden Hükmün Tesirine Yer Olmadığına

İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/17 E., 2019/458 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun yeniden hükmün tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, davalıların sözleşmeyi feshetme iradelerini ilettiklerini, bunun mümkün olmadığını, sözleşmenin ayakta olduğunun tesbitine, mümkün değilse mahrum kalınan kârın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar vekili dava dilekçesinde özetle; yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde yapı ruhsatını alıp inşaata başlayamadığını, yüklenicinin kendi kusuru ile inşaata başlayamadığını, arsa sahipleri olarak kendilerinin bir kusuru olmadığını, davacının işbu davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, davanın reddini talep etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.10.2019 tarihli 2017/17 Esas, 2019/458 Karar kararı ile davacının elinde olmayan sebeplerle inşaat ruhsatını alamadığı, arsa sahiplerinin fesihte haklı olmadıkları, davacının yaptığı masrafları isteyebileceği, kazı çalışmasının yapılmadığı, davacı her ne kadar kâr kaybı talep etmiş ise de hem kâr kaybı hem menfi zarar isteyemeyeceği, sözleşmeye hiç başlanmaması dikkate alınarak sadece menfi zararın tazminine karar verildiği, aracılar için ödenen ve ödenmesi kararlaştırılan bedellerin ise yine arsa maliklerinden kaynaklanan bir sebeple sözleşme fesih edilir ise geri alınacağı kararlaştırıldığından bu alacak kaleminin reddine karar verildiğini, bu nedenlerle davacı tarafından davalılar ... ve müşterekleri aleyhine açılan taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin muarazanın giderilerek sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine yönelik talebin reddine, davacı tarafın bu sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle uğramış olduğu zararın tahsiline ilişkin talebinin kısmen kabulü ile; 123.900,00 TL proje bedeli 27.426,00 TL kazı masrafı, 8.590,00 TL noter masrafı ve belediyeye ödenen 1.652,00 TL harç olmak üzere toplam 161.568,00 TL zararının dava tarihi olan 06/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafın sözleşmenin feshi sebebiyle yapmış olduğu diğer masraflar ve mahrum kaldığı kara yönelik talebinin reddine, davacı Eryaman İnşaat tarafından davalı ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve bir kısım davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.06.2020 tarihli 2020/309 Esas 2020/670 Karar sayılı kararıyla; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usuli işlemlerin kanuna uygun şekilde yapılarak, aşamalarda ileri sürülen iddia ve cevapların denetimi sağlayacak biçimde eksiksiz sergilenip, hükme esas alınan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraflarca yapılan istinaf itirazları yerinde görülmemiş, ancak, ıslahla arttırılan dava değeri dikkate alınmadan reddedilen kısım yönünden davalı lehine hükmolunan vekalet ücreti ile davacı tarafından yatırılan ıslah harcının dikkate alınmaması nedeniyle harç hususunda hata yapılması nedeniyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek esas hakkında yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve bir kısım davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 18.10.2021 tarihli 2021/4798 Esas 2021/935 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi, taraflar arasında Malatya 5. Noterliğinin 06.07.2015 tarihli ve 08340 yevmiye no.lu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, davacı yüklenicinin, 06.07.2015 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi sonrası arsa sahiplerinden Türkan Kumaş adlı kişiden hisse alıp taşınmazda hissedar olduğu daha sonra da bu hisseyi 03.04.2017 tarihinde dava dışı Bülent Türkmen’e devrettiğinin anlaşıldığı, taşınmazın Bülent Türkmen’e devri sırasında Bülent Türkmen ile davacı arasında imzalanan tutanaklara göre hisseyi devralacak olan Bülent Türkmen’in 02.02.2017 tarihli Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunulan karar protokolünü imzalayacağı taahhüdüyle satış yapıldığı, bu karar protokolüne istinaden kat maliklerince Başkent Gold Yapı İnş. Tar. Hay. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı ve davacının yukarıda zikredilen taahhütnameler uyarınca bu sözleşmenin yapılacağını bilerek hissesini devrettiği 06/04/2017 tarihinde de eldeki işbu davayı açtığının anlaşıldığı, bu durumda Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesince taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitine ilişkin verilen karar doğru ise de sözleşmenin davalılar tarafından haksız olarak feshedildiğine ilişkin yapılan tespitte isabet bulunmadığı, ayrıca yeni bir sözleşme yapıldığına göre davalı arsa sahiplerinin davacının yaptığı proje ve sair imalatlardan da faydalandığından söz edilemeyeceği, bu nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulde isabet görülmediği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı yüklenicinin, 06.07.2015 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi sonrası arsa sahiplerinden Türkan Kumaş adlı kişiden hisse alıp taşınmazda hissedar olduğu daha sonra da bu hisseyi 03.04.2017 tarihinde dava dışı Bülent Türkmen’e devrettiği, taşınmazın Bülent Türkmen’e devri sırasında Bülent Türkmen ile davacı arasında imzalanan tutanaklara göre hisseyi devralacak olan Bülent Türkmen’in 02.02.2017 tarihli Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunulan karar protokolünü imzalayacağı taahhüdüyle satış yapıldığı, bu karar protokolüne istinaden kat maliklerince Başkent Gold Yapı İnş. Tar. Hay. San. ve Tic. Ltd. Şti ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı ve davacının yukarıda zikredilen taahhütnameler uyarınca bu sözleşmenin yapılacağını bilerek hissesini devrettiği, 06/04/2017 tarihinde de eldeki işbu davayı açtığı, sözleşmenin davalılar tarafından feshinin haklı olduğu, fesihten sonra dava dışı üçüncü bir şirketle yeni bir sözleşme yapıldığı, bu nedenle davalı arsa sahiplerinin davacının yaptığı proje ve sair imalatlardan da faydalandığından söz edilemeyeceği için davacının bu bedellerin tahsilini davalılardan talep edemeyeceği, fesihte davalılar kusurlu olmadığı gibi sözleşme de feshedildiğinden dolayı davacının kar kaybına ilişkin talepte bulunamayacağı belirtilerek Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacının uğramış olduğu zararların tahsili ve kar mahrumiyetine ilişkin tüm alacak talepleri yönünden açtığı davasının reddine, davacının taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine ilişkin talebinin reddi ve davacının ... aleyhine açtığı davanın husumetten reddine ilişkin kararın Yargıtay ilamı ile kesinleşmesi nedeni ile bu konularda yeniden hüküm tesisine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacının cevap dilekçesini yasal kesin süre içerisinde vermediğini, bu çerçevede talep, itiraz ve beyanlarına muvafakatlerinin olmadığını bildirdiklerini, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, muvafakatleri olmayan beyanlarına istinaden davanın reddedildiğini,

2.Davacı, davalıların haksız feshine muvafakat etmediğini açıkça davalılara ilettiğini, muvafakatleri olmadığını iletmelerine rağmen davalıların davacının işi yürütmesine fiilen ve hukuken engel olarak çok hızlı bir şekilde 3. bir kişiyle sözleşme imzalamalarının kötü niyetlerinin göstergesi olduğunu, bunun mahkemece dikkate alınmadığını, 3.kişiyle yapılan sözleşmenin gecikmeden değil de davacı ile yapılan sözleşmedeki arsa sahibi pay oranından 4-5 puan daha yüksek bir farkla yapmış olmalarının da bu kötü niyetlerinin göstergesi olduğunu, yeni müteahhitle yapılan sözleşmenin mahkemece dikkate alınmadığını,

3.Davalıların Başkent Gold Firması ile sözleşmelerinin tarihinin 04.10.2017 tarihi olduğunu, davacının hissesinin devrinin bu tarihten önceye denk geldiğini, olmayan bir sözleşmeye muvafakatleri olamayacağını, davacı kentsel dönüşüm sürecine katılmadığı gibi hissesini davalılar dışı ve hatta tapu dışı 3. kişiye sattığını, bunun feshe muvafakat olarak değerlendirilemeyeceğini, kentsel dönüşüm sürecinin maliklerce yönetilen bir süreç olup davacının yapmış olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklı yüklenici sıfatıyla hiçbir ilgisi bulunmadığını,

4.Davalıların fesih ihtarının davacıya ulaşmadığını, bir kısım davalıların belediyeye müracatından duruma muttali olduklarını, bu nedenle feshin şekil şartlarının oluşmadığını, davacının kendisine ulaşmayan bir feshe muvafakatinin olduğunun kabul edilemeyeceğini,

5.Davacının Başkent Gold Yapı ile bir ilişkisi olmadığını, böyle bir ilişki olduğu iddiasının ispatlanamadığını,

6.Davacının hissesini satmasının asla sözleşmeye muvafakat anlamına gelmediğini,

7.Kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacı sözleşmenin sonlanmasına muvafakat etmiş olsa bile iyi niyetle yaptığı masrafların karşılanması gerektiğini,

8.Sözleşmenin feshi ile birlikte davacının kar mahrumiyetini talep hakkı doğduğunu,

9.Avukatlık Asgari ücret tarifesi 13. maddesi gereği bölge adliye mahkemesinin karşı taraf vekalet ücretini arttırmasının hukuka aykırı olduğunu, arttırılan bedelin kar mahrumiyetine ilişkin tazminat olup gayrimenkulün aynına ilişkin olmadığını, bu çerçevede kabul anlamında olmamak kaydıyla davalılar lehine ancak davacı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmemek şartıyla vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olduğunun tespiti ile bu mümkün değilse mahrum kalınan kar bedeli istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak doğmuştur. Usuli kazanılmış hakkın istisnaları ise dosya kapsamında bulunmamaktadır.

3.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince hüküm tarihindeki tarifeye göre vekalet ücretine hükmedilmesinde yanlışlık bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.