"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 01.01.2008 tarihinden 31.12.2017 tarihine kadar ... Belediyesi sınırları içerisindeki atıkların toplanması, taşınması, cadde sokak ve açık pazar yerlerinin temizlenmesi vb. işine ilişkin olarak değişik tarihlerde Hizmet Alımına Ait Sözleşmeler akdedildiğini, söz konusu hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalışan ve ... akdi 24.12.2017 tarihine kadar kıdem tazminatı ödenerek sona eren çalışanlara toplam 1.315.362,98 TL ödendiğini, sözleşme ve eki şartnamelerde söz konusu işte çalıştırılan personelin kıdem tazminatlarından yüklenicinin veya davacı şirketin sorumlu olduğuna dair açık bir düzenleme bulunmadığından, Borçlar Kanunu 167. maddesi müteselsil borçluluk gereği dış ilişkide alacaklı işçiye karşı borcun tamamını ifa eden davacı şirketin ödediği tutarın yarısını asıl işverenden talep edebileceğini ileri sürerek; şimdilik 200.000,00 TL'nin ödeme tarihinden şayet kabul edilmez ise temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dışı işçilere ödenen kıdem tazminatından davalı idarenin sorumlu tutulamayacağını, davalı Kurum ile davacı şirket arasında imzalanmış olan sözleşme hükümlerine göre, davalı Kurumun, yüklenici davacı şirketin çalıştırdığı işçilere ücret, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti gibi ne ad altında olursa olsun herhangi bir ücret vs tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanan sözleşme ve teknik şartnamelerde açıkça ... Belediyesinin alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatından sorumlu olacağına dair bir düzenleme bulunmadığı, davacı alt işverenin işçilere ödediği kıdem tazminatının tamamından sorumlu olacağı, rücu hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; rücuen tazminat davalarının temyiz incelemesinin görüldüğü Hukuk Dairesinin %50 sorumluluğu ortadan kaldıran yeni içtihatının Mahkeme tarafından kararına gerekçe yapılmasının davacı şirket nezdinde hukuki güvenlik, belirlilik ve öngörülebilirlik ile süpriz karar yasağı ilkelerinin ihlaline yol açtığını, Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin rücuu davalarına ilişkin kararlarının hemen uygulamaya konulmadan Yargıtay Kararları Dergisi ya da başkaca yollarla duyurulmasından itibaren makul bir süre sonra uygulamaya konulması, Dairenin görüşüne güvenilerek açılan davalarda ise, önceki uygulamaya devam edilmesinin uygun olacağından davanın reddine dair kararın hatalı olduğunu, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinde, işçilerin kıdem tazminatları hakkında herhangi bir düzenlemenin ve ayrıca taraflar arasındaki sözleşme ve eklerinde kıdem tazminatlarından kimin sorumlu olacağına dair bir hüküm bulunmadığından davacı şirket tarafından hizmetin ifasında kullanılan personele yasal mevzuat kapsamında ödenen kıdem tazminatlarından davalının sorumlu olduğunu, ayrıca alt işveren ile yüklenici arasındaki sözleşme ve şartnamelerde tazminatlara ilişkin hüküm bulunmadığı takdirde tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerektiğini, eldeki davanın açıldığı tarihte temyiz kanun yolu incelemesini yapan Yargıtay 13 Hukuk Dairesinin eldeki davanın haklılığını ortaya koyar sayısız emsal nitelikte kararına güvenilerek açılmış olduğunu, Mahkeme tarafından ise Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 15.01.2020 tarihli kararı dayanak gösterilerek dava açıldığı tarihteki mevzuata ve yargıtay kararına güvenilerek açılan davanın reddine reddine karar verilmiş olduğundan ve davacı aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu sebeplerini ileri sürerek istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı yüklenicinin, dava dışı işçileri çalıştırdığı döneme isabet eden ve dava dışı işçilere ödediği kıdem tazminatlarını, davalı asıl işveren idareden talep edemeyeceği, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olma hali mevcut olmadığından, davada haksız çıkan davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasıyla ilgili aykırılığın istinaf mahkemesince tespit edememiş olması sebebiyle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dışı işçilere ödenen işçilik hakları nedeniyle alt ... verenin asıl ... verenden rücu istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Hizmet alımı sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu olmadığı, işçilik alacakları yüklenici tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması ve işverenin sorumluluğuna ilişkin sözleşmede özel bir hükmün yer almadığı anlaşıldığından, ayrıca davanın niteliği itibariyle davacı aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararı yerindedir.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.