"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/46 E., 2022/14 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın Kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen rücuen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının usulen bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi ... tarafından işçilik alacağı talepli olarak Bakırköy 3.İş Mahkemesi nezdinde dava ikame edildiğini, İstanbul 3.İş Mahkemesinin 2012/345 E., 2012/405K. sayılı kararında alacağın toplamından davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına karar verildiğini, ancak ilamdan kaynaklanan alacağa ilişkin ödemenin tamamının kendileri tarafından yapıldığını, aralarında imzalanan sözleşme uyarınca davalı şirketin işçilik alacaklarından sorumlu olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.389,77 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek değişken oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında 2007-2008 yılları arasında 1 yıllık sözleşme imzalandığını ve müvekkilinin sözleşmeye konu işleri üstlendiğini, dava dışı işçinin müvekkili şirketten 20.11.2008 tarihinde ayrıldığını, bir yıl dışında kalan süre zarfında ise işçinin davacının işinde fakat başka bir taşeronla çalıştığını, bu sürelerden müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.01.2015 tarih ve 2013/138 Esas 2015/3 Karar sayılı kararıyla; davacının iş mahkemesi kararına dayalı icra takibi sonucu dava dışı sigortalıya ödemiş olduğu işçi alacaklarını ödemesi nedeniyle alt işveren davalıdan rücuen tahsilini istediği, davacı ile davalı arasında 4734 Sayılı kanuna göre yapılan ihale sonucu 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa göre imzalanan hizmet işlerinin yürütülmesi yönelik sözleşme olduğu, bu sözleşmelerde idarenin idari sözleşmelerde bulunan ve kamu gücünden gelen üstün ve ayrıcalıklı yetkilerin tamamına sahip olmadığı, bu sözleşmelerde hüküm bulunmayan hallerde doğrudan Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacağını, İstanbul 3. İş Mahkemesinin 12.06.2012 tarih ve 2012/ 345 E., 2012/ 405 K. Sayılı kararı ile; dava dışı işçi alacağından tarafların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirlenerek alacağın tahsiline karar verilmiş olduğu, böylece taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin belirlenmiş olduğu, taraflar arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen Hizmet Alım Tip sözleşmesinin içeriği incelendiğinde, çalışanların ücretlerinin davalı yüklenicinin ödeyeceğinin belirtildiği, davacı üst işverenin alacağın 7.968,97 TL sini cebri icra altında ödemek zorunda kaldığı ve tutarın yükleniciden talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 06.01.2015 tarih ve 2013/138 Esas 2015/3 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 03.04.2018 tarih ve 2013/138 Esas, 2015/3 Karar sayılı kararı ile hükmün gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, emsal nitelikteki davalar hakkında verilen kararlar, taraflar arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen hizmet alım sözleşmesi ve eki genel şartnamesinin içeriği incelendiğinde, hizmet alım sözleşmesi genel şartnamesinin 38. maddesine göre çalışanların ücretlerinin davalı yüklenici tarafından ödeneceğinin belirtildiğinden davacı üst işverenin cebri icra altında ödemek zorunda kaldığı çalışan ücretini, bu alacaktan asıl sorumlu olan davalı yükleniciden iadesini talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu alacağa işletilmesi gereken faiz türünün değişken oranlı reeskont avans faizi olması gerektiğini temyiz sebebi olarak ileri sürmüştür.
2-Davalı vekili katılma yollu temyiz dilekçesinde; davacının iş mahkemesinde yapılan yargılamada üstüne düşen görevi yerine getirmediği, yapılan bu yargılama sonucunda işçi alacaklı tarafa yapılan ödemelere yasal faiz uygulanmış olup, aynı alacağa dayalı yapılan takip ve davaya ilişkin olarak yasal faiz uygulanmasının zorunlu olduğu, kaldı ki yapılan yapılan incelemeler sonucunda tüm işçilerin davacının işçilerinin olduğu kabulünden sonra dahi davacının alacak talebinde bulunmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu temyiz sebepleri olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflar tacir olduklarından ve dava dilekçesinde avans faizi talebi bulunduğundan mahkemece hükmedilen davacı alacağına avans faizi yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1 no.lu bendinde geçen “yasal faizi” ibaresinin çıkarılarak yerine ''avans faizi'' ibaresininin yazılması suretiyle hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Karara karşı karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Temyiz peşin harcın talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.