Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2997 E. 2023/4204 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve itirazın iptali davalarında, taraflar arasında imzalanan ek sözleşmelerin ibra hükmünün kapsamı ve ara hakedişlerin kesin hesaba etkisine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yapım İşleri Genel Şartnamesi ve Yargıtay içtihatları uyarınca ara hakedişlerin avans niteliğinde olup kesin hesapta bağlayıcı olmadığı, tarafların imzaladığı ek sözleşmedeki ibra hükmünün 05.04.2011 tarihinden önceki hakedişleri kapsadığı ve bu tarihten sonraki hakedişler için yapılan kesin hesabın davalı yüklenici lehine sonuçlandığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1693 E., 2022/554 K.

Taraflar arasında açılan asıl dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaktan dolayı itirazın iptali davası, birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın asıl davanın reddine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılması ile yeniden hüküm kurulması ile asıl ve birleşen davanın reddine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İzmir Büyükşehir Belediyesinin İzmir HRS II. Aşama Göztepe, Poligon ve Fahrettin Altay İstasyonları İkmal İnşaatı işinin ana müteahhidi olduğunu, işin teknik şartname ve projelere uygun olarak diyafram duvarlarının ve baret kolonların, kazı hazır donatı kafesi yerleştirme ve beton dökme işçiliğinin yapılması konusunda davalı tarafla 03.05.2010 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamında yapılan işlere karşılık olarak müvekkili tarafından davalı tarafa fazla ödemelerin yapıldığı tespit edildiğini, ancak müvekkili tarafından yapılan fazla ödeme bedellerinin davalıdan iade edilmemesi nedeniyle alacağın tahsili amacıyla İstanbul 21. İcra Müdürlüğünün 2012/16324 esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Birleşen dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava davacı ortaklığın, halen İzmir Büyükşehir Belediyesinin İzmir HRS II.Aşama Göztepe, Poligon ve Fahrettin Altay İstasyonları İkmal İnşaatı işinin ana müteahhiti olduğunu, bu çerçevede anılan işin "teknik şartname ve projelere uygun olarak diyafram duvarlarının ve baret kolonların, kazı, hazır donatı kafesi yerleştirme ve beton dökme işçiliğinin yapılması" kısmını yapmak üzere davalı borçluya 03.05.2010 tarihli Taşeron Sözleşmesi isimli kullanılacak delici uçlar, mazot bedelleri ve tüm işçilik taşeronunun yükümlülüğünde olmak üzere bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşmenin ekleri ile Taşeron İşçilik ve Malzeme Özal Şartları, Birim Fiyatları ve Keşif tutarları, İşveren-Taşeron Mükellefiyetler İş Programı belirlendiğini, bu sözleşmeye göre işler yürütülmekte iken 18/02/2011 tarihinde Ek-2 adı verilen sözleşme yapıldığını, bu sözleşme ile ana sözleşmede bir değişiklik yapılarak Fahrettin Altay istasyonunda ve Poligon istasyonuna yönelik hükümler bulunduğunu, bu Ek-2 sözleşme ana sözleşme ve Ek-1 ile birlikte 30.06.2011 tarihinde son bulacağını, aksi takdirde hiçbir hüküm ifade etmeyeceğinin de sözleşme hükümlerinden olduğunu, daha sonra yine 05/04/2011 tarihinde Ek-3 adlı sözleşme yapıldığını, bu sözleşmenin ise makinelerin konumlanması ve yer değiştirmelerinin en geç 30.04.2011 tarihine kadar gerçekleştirilmesini tarif etmekte olduğunu, bu sözleşmeler ve bunlara dayalı yapılan işlerle ilgili olarak çeşitli avanslar ve geçici hak edişlere dayalı ödemelerin davacı ortaklık tarafından davalı şirkete ödendiğini, bu hususlara ilişkin olarak toplam 13 adet geçici hak ediş, nihayetinde de 14. hak edişin yani nihai hak ediş düzenlendiğini, ancak davalı şirket tarafından imzalanmadığı için kesin hesapların yapılamadığını, davacı şirketin yapmaya hakkı olarak kesintileri yapamadığını, böylece davalı şirketin haksız olarak fazla hak ediş ödemeleri aldığını ancak tüm taleplere rağmen iade etmediğini, toplam 454.902,73TL tutarında tahmini eksik kesinti alacakları mevcut olduğunu, kesin talep edilebilir rakamın ancak tahkikatın sonunda netleşebileceğinden, hak edişler sebebiyle davalı tarafa yapılan fazla ödemeler ve ayrıca yapılması gerektiği halde yapılmamış ya da eksik yapılmış kesintilerin tespiti ile şimdilik 250.000,00 TL’nin, ayrıca davalı yanın eksik ve kusurlu işler yaparak oluşturduğu zarar nedeniyle şimdilik 50.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 03.05.2010 tarihinde sözleşmenin davacı tarafından feshedilmesi akabinde yeni sözleşmenin 18.02.2011 tarihinde imzalandığını, sözleşme kapsamında hak edişlere karşılık olarak düzenlenen faturaların davacı tarafından malzeme ve cari alacakları nedeniyle iade edildiğini, davacının fatura iade etme hakkının bulunmadığını, yapılan işler kapsamında müvekkilinin de davacıdan alacaklı olduğunu savunarak davanın reddine ve davacı hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Birleşen dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı süresinin geçtiğini, davacı şirketin müvekkili şirkete fazla ödeme yaptığı iddiası ile başlattığı icra takibinde haklı itirazları üzerine İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2012/307 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının davayı açmakta haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında 05.04.2011 tarihli Ek-3 sözleşmesi imzalandığı, hem Ek-2 hem de Ek-3 sözleşmelerinde “ Bu Ek-3 sözleşmenin imza edildiği tarihe kadar olan tüm hususlarla ilgili ana sözleşme, Ek-1 ve Ek-2 den doğan tüm hususlarda taraflar birbirini ibra eder ve karşılıklı herhangi bir nam altında olursa olsun tazminat talepleri olmadığını beyan eder." hükmü bulunduğu, bu kapsamda Ek-3 sözleşme gereğince 05.04.2011 tarihinden önceki durumla ilişkin olarak tarafların birbirlerini tüm hususlarla ilgili ibra etmiş olmaları nedeniyle bu tarihten önce hak edişlerden yapılması gerekip de yapılmayan veya unutulan kesintilerin göz önüne alınmaması gerektiği, bundan dolayı 28.02.2011 tarihli 8 no.lu hakedişe kadar (8. hakediş dahil) unutulan veya başka nedenlerden dolayı yapılmayan kesintilerin bu tarihten sonra talep edilmesi mümkün olmadığı, bu sebeple inceleme 9-15 no.lu hak edişler üzerinde yapıldığı, bu hak edişlerde yapılan bazı kesintiler Ek-2 ve Ek-3 sözleşme hükümlerine uygun olarak yapılmadığı, ancak 9-14 nolu hak edişlerin taraflarca itirazsız olarak imzalandığı ve bedellerinin de ödendiği, keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak, birleşen dava yönünden; 180.000,00 TL bedelli fatura yönünden, akaryakıt kesinti tablosunda 01.08.2011-16.12.2011 tarihleri arasındaki çalışmanın sadece Fahrettin Altay istasyonunda yapıldığı, akaryakıt bedelinin Ek-2 sözleşmesine göre vinç bütün masrafları ile bila bedel işveren tarafından temin edilmesi ve 15. hak edişten düşülmemesi gerektiğinden 15 no.lu kesin hesaba göre kesin hak ediş itibarı ile davalı taşeronun KDV dahil 70.184,60 TL alacaklı olduğu, davacı ortaklığın Ek-2 sözleşmesinin kurulum tarihinden önceki 6-7 ve 8 no.lu hak edişlerden, Ek-2 sözleşmesinin ibra hükmü gereğince bir talepte bulunmasının mümkün olmadığı, ortaya çıkan eksik ve kusurlu işler nedeniyle, S121 ve S122 nolu kolonların güçlendirilmesi gerektiği, güçlendirme için 2013 yılı birim fiyatları ile bilirkişi tarafından hesaplanan 93.870,64 TL'nin uygun ve makul olduğu, bu itibarla davacının davalıdan 70.184,60 TL nin 93.870,64 TL den mahsubu suretiyle davacı yanın davalıdan 23.686,04 TL alacaklı olduğu, asıl dava yönünden; davacı ortaklığın davalı taşeron şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı, alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği ve davacının takip yapmakta haksız ve kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile, 23.686,04 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesiyle özetle; davalının ikrar mahiyetindeki ikrarlarını görmezden gelen ve dayanaksız 180.000,00 TL bedelli faturayı geçerli kabul eden bilirkişi raporunu kararına esas alan, Ek-2 ve Ek-3 sözleşmelerini, işin 30.06.2011 tarihini geçmesi halinde hükümsüz sayılacağı ibaresini dikkate almayıp ek sözleşmelerin uzayacağı anlamında hukuka aykırı olarak değerlendiren bilirkişi raporunu kararına esas alan, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14 ve kesin hakkediş aşamalarında asıl sözleşmeye göre yapılması gereken kesintileri dikkate almayan bilirkişi raporunu kararına esas alan, Ek-2 ve Ek-3 sözleşmelerini, işin 30.06.2011 tarihini geçmesi halinde hükümsüz sayılacağı ibaresini dikkate almayıp bu ek sözleşmelerdeki ibra hükmünü müvekkili ortaklık aleyhine uygularken diğer yandan davalının lehine uygulayarak geçmişte tarafların imzaları ile kabul edilmiş hak edişler çerçevesinde yapılmış kesintilerin davalıya iadesi gerektiği sonucunu çıkartan bilirkişi raporunu kararına esas alan yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

Asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesiyle özetle; asıl dava yönünden; kötü niyet tazminatının reddinin hatalı olduğunu, birleşen davanın da tamamen reddi gerekirken kısmen kabulünün doğru olmadığını, son raporlarda borçlu değil alacaklı olduklarının ortaya konulduğunu, bilirkişilerin ayrıca nakdi teminat kesintisi alacaklarını hesaplamadıklarını, ayrıca, 44.315,56 TL nakdi teminat kesintisi alacakları olduğu belirtilmekle bu davanın da reddinin gerektiğini, zaman aşımı itirazlarının söz konusu olduğunu, olası bir alacak hesaplaması durumunda takas-mahsup talepleri olduğunun en başından beri ifade edildiğini, mahkemece birleşen dava yönünden reddedilen kısım nedeniyle lehlerine 3.552,91 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, dava değeri toplamın son artırımla 300.000,00 TL üzerinde olduğunu, önceki kararda bile (aynı karar verilmesine rağmen) lehlerine 25.161,08 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, yine aynı karar verilmesine rağmen bu kez lehlerine 3.552,91 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yine kısmi kabul nedeniyle fer’iler yönünden de ayrıca hatalı karar oluşturulduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı yanın zamanaşımı itirazı bakımından; taraflar arasında düzenlenen ilk sözleşme 03/05/2010, 2.sözleşme 18/02/2011, 3.sözleşme ise 05/04/2011 tarihli olup, birleşen dava 07/04/2015 tarihinde açıldığı, somut olayda; TBK’nın 147. Maddesi uyarınca sözleşme tarihi ile birleşen dava tarihi arasındaki süre gözetildiğinde zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşıldığı, davalı yanın derdestlik itirazı bakımından; birleşen davanın İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/401 Esas sayılı dosyası olup derdest olduğu iddia edilen dosya ise birleşen dosyanın birleştirildiği dosya olduğu anlaşıldığı, derdestlik itirazının yerinde olmadığı, taraf vekillerinin esasa yönelik itirazları bakımından; asıl ve birleşen davada uyuşmazlığın öncelikle 05.04.2011 tarihli 3.sözleşmenin ibrayı düzenleyen hükmünden kaynaklandığını, Ek-3 sayılı sözleşmenin incelenmesinde, 05.04.2011 tarihinden önceki durumlara ilişkin olarak tarafların birbirlerini tüm hususlarla ilgili olarak ibra ettikleri anlaşıldığını, bundan dolayı 28.02.2011 tarihli 8 no.lu hakedişe kadar (8. hakediş dahil) unutulan veya başka nedenlerden dolayı yapılmayan kesintilerin sözleşmedeki ibra hükmü nedeniyle bu tarihten sonra talep edilmesi mümkün olmadığından bu tarihten önce düzenlenen 1-8 no.lu hak edişlere konu hak ve alacaklar yönünden asıl ve birleşen davada davacı yüklenicinin davalı taşerondan alacak talebinde bulunamayacağı yönünde karar verilmesinin isabetli olduğu, bu kez Ek-2 ve Ek-3 sayılı sözleşmeleri kapsayan 9-15 no.lu hak edişlere ilişkin bilirkişi raporlarındaki değerlendirmelerin irdelenmesinde; taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan 03.05.2010 tarihli sözleşmeye göre Yapım İşleri Genel Şartnamesi (YİGŞ) sözleşmenin eki durumunda olduğu, o halde taşeronun alacağının ödenmesi kural ve ilkeleri bu şartnameye göre belirleneceği, Yapım İşleri Genel Şartnamesi kuralları ve Yargıtay içtihatları gereği ara hak edişlerde yapılan ödemeler avans niteliğinde olup, taraflar açısından kazanılmış hak oluşturmayacağı, kesin hesap çıkarılırken ara hak edişlerle bağlı olunmaksızın yüklenicinin/taşeronun hak ettiği iş bedelinden gereken kesintilerin yapılması mümkün olduğu, bu durumda taraflarca itirazsız olarak imzalanan 9-14 no.lu ara hak edişlerin ve bunlar gereğince yapılan ödemelerin taraflar açısından kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek, sözleşmedeki birim fiyatlar üzerinden yapılan hesaplama sonucu asıl ve birleşen davada davalı taşeronun, davacı yükleniciden 160.132,55 TL alacaklı olduğunun belirlenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu ara hak edişlerin taraflarca itirazsız olarak imzalanmış olması nedeniyle bu hak edişlerdeki hesaplamanın esas alınması ve buna göre davalı taşeronun, davacı yükleniciden 70.184,60 TL alacaklı olduğunun belirlenmesinin dosya kapsamına ve anılan Yargıtay kararlarına aykırı olduğu, birleşen davada davacı yüklenicinin talep ettiği eksik ve kusurlu iş bedeli için yapılan harcama yönünden değerlendirme yapılırsa; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda daha önce sunulan bilirkişi raporlarındaki tespitler gibi, davalı taşeron tarafından yapılan dava konusu iş kapsamında ortaya çıkan eksik ve kusurlu işler nedeniyle, S121 ve S122 no.lu kolonların güçlendirilmesi gerektiği tespit edilmiş ve davacı yüklenici tarafından yapılan işlerin güçlendirmenin yapıldığı yıl olan 2013 yılı birim fiyatları ile yapılan hesaplama sonucunda önceki bilirkişi kurulu raporlarında belirlenen 93.870,64 TL güçlendirme masrafının uygun ve makul olduğu belirtilmiş olmakla, rapora göre; asıl ve birleşen davada davalı taşeronun, davacı yükleniciden 160.132,55 TL alacaklı olduğu belirlendiğinden, eksik ve ayıplı iş bedeli olarak belirlenen 93.870,64 TL'nin belirlenen miktardan mahsubu gerekmektedir. Dairemizçce yapılan mahsup sonrasında davacı yüklenicinin davalı taşerona ( 160.132,55 TL- 93.870,64 TL = 66.261,91 TL) borçlu olduğu sonucuna varıldığından mahkemece her iki dava yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle mahkeme kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmesi ile asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, dosya kapsamı itibari ile davacı yüklenicinin kötü niyetle icra takibi yaptığı hususu kanıtlanamadığı ve kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığı gerekçesi ile ise davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili asıl dava ve birleşen dava bakımından temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebepleri ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: kötü niyet tazminatı talebinin reddinin hatalı olduğunu belirterek temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaktan dolayı itirazın iptali davası, birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.

2. İlgili Hukuk

TBK 470. maddesi ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.