"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1952 E., 2022/439 K.
DAVA TARİHİ : 22.05.2018
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/239 E., 2021/412 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın bu kez davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı temlik alan vekili dava dilekçesinde; dava dışı yüklenici F.M.E. Mühendislik Sondaj İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin davalı iş sahibi ile aralarındaki eser sözleşmesinden doğan alacağını 20/09/2016 tarihli faktoring sözleşmesi uyarınca davacı müvekkiline temlik ettiğini, davalı tarafından temlik edilen bedellerin davacıya ödeneceği bildirilmesine rağmen temlik edilen bedelin tamamının ödenmediğini, davacının temliknamelere dayalı olarak ödenmeyen 2.098.611,42 TL alacağın her birine ilk ödemenin yapıldığı tarihten itibaren, ticari işlere uygulanan en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı iş sahibi vekili cevap dilekçesinde; işin devamı sırasında zemin özelliklerinden kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle %20 iş artışına gidildiği ve süre uzatımı ile birlikte teslim süresinin 27.06.2018 tarihine uzatıldığını ancak dava dışı yüklenicinin 15.03.2018 tarihinde sözleşmeyi feshetmek istediğini bildirdiğini, fesih talebi uygun görülmemesine rağmen işin yapılmayacağı anlaşılmakla sözleşmenin 08.05.2018 tarihinde feshedildiğini, yüklenicinin işi bıraktığında işin %82 oranında tamamlandığını, davacının temliknamelerinin işin devamı sırasında bildirilmesi nedeniyle davalı yanca yüklenicinin doğmuş ve doğacak alacakları yönünden kabul edildiğini, yapılan ve hak edişe bağlanan iş bedeli kadar davacının talep hakkı olduğunu, sözleşmenin feshi nedeniyle davalının yükleniciden alacaklarının oluştuğunu, davacının talep edebileceği bir alacak olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23/10/2019 tarihli, 2019/713 Esas ve 2019/565 Karar sayılı kararı ile; dava dışı yükleniciye ihale edilen yapım işi bedelinin KDV hariç 9.662.030,00 TL olduğu, davalının 17/10/2017 tarihli kararı ile % 20'lik iş artırımına gidildiği ve 106 gün süre uzatımı verildiği, iş artırım bedelinin KDV hariç 1.932.406,00 TL olduğu, toplam taahhüt bedelinin 11.594.436,00 TL'ye çıktığı, sözleşmenin fesih tarihi olan 08/05/2018 tarihine kadar yüklenicinin yaptığı işler bedelinin KDV hariç 9.085.781,23 TL olduğu, davalının temliknameler kapsamında davacıya 7.601.388,58 TL ödeme yaptığı, davacının bu temliknamelerden kaynaklı 2.098.611,42 TL bakiye alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 2.098.611,42 TL'nin 22/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı iş sahibi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01/07/2020 tarihli, 2020/381 Esas ve 2020/381 Karar sayılı kararı ile; sözleşme ve tüm ekleri incelenerek fazla imalât olup olmadığı, var ise şartnameye uygun olarak fazla imalâtın nelerden ibaret olduğu, ek iş oluruna dahil edilip bedelinin ödenip ödenmediği, hakedişlere girip girmediği, girdi ise usulüne uygun itiraza uğrayıp uğramadığı, girmedi ise ya da girip usulüne uygun itiraza uğradı ise Yapım İşleri Genel Şartnamesi'nin 22 ve 23. maddesi hükümlerine göre %20 iş artışı kapsamında kalan işlerin bedelini sözleşme fiyatlarıyla, sözleşmede fiyatı bulunmayan işlerin şartnamenin 22. maddesinde tespit yöntemi kullanılarak, %20’yi aşan işlerin bedelini de yapıldıkları tarihteki serbest piyasa fiyatlarıyla hesaplatmak, hesaplanan fiyat farkını bulunan bedele eklemek ve kanıtlanan ödemeler ve davalı iş sahibinin mahsup edilebilecek talepleri mahsup edildikten sonra bulunacak miktara göre dava dilekçesinde talep edilen kısma ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işin ticari olması nazara alınarak avans faizi başlatılarak hüküm altına alınması gerekirken, iş bedeline ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadan, deliller toplanmadan karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
V. BAM KALDIRMA KARARI SONRASI İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27/10/2021 tarihli, 2020/239 Esas ve 2021/412 Karar sayısı kararı ile; dava dışı yüklenici ile davalı arasında "2016 Yılı Muhtelif Sokaklar Kanalizasyon Yapım ve Islahı" işine ilişkin 19.06.2016 tarihli ve 9.662.030,00 TL bedelli sözleşme imzalandığı, zemin özelliklerinden kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle yapım işinin tasarlanan imalatlarla tamamlanamayacağının anlaşılması üzerine davalı KOSKİ'nin 17.10.2017 tarihli kararı ile %20'lik iş artışına gidilip, 106 gün süre uzatımı verilerek, iş bitişinin 27.06.2018 tarihine ertelendiği, dava dışı yüklenicinin 15.12.2017 tarihinde iş bıraktığı ve 15.03.2018 tarihli dilekçe ile işe devam edemeyeceğini bildirdiği, işin tamamlanmamasının ardından davalı yanca sözleşmenin feshedildiği, 13.04.2018 tarihi itibariyle 15 nolu kesin hak ediş düzenlendiği, dava dışı yüklenicinin %20'lik iş artışı da eklenmek suretiyle KDV dahil 11.594.436,00 TL lik iş taahhüt etmesine rağmen fesih tarihine değin KDV hariç 9.085.781,23 TL'lik (%94,04) imalat yaptığı, iş tamamlanmadığı için sözleşmenin 14.1. maddesi gereğince yüklenicinin fiyat farkı alacağının doğmadığı, yasal kesinti miktarının 1.328.828,80 TL olduğu, 9.085.781,23 x %18 KDV= 10.721.221,85 TL'lik yüklenici alacağından 1.328.828,80TL'lik davalı yanca yapılan yasal kesintiler düşüldüğünde yüklenici alacağının 9.392.393,05 TL olduğu, davalı ödemeleri toplamının 9.392.496,91 TL olduğu yani 103,86 TL fazla ödeme bulunduğu, yüklenicinin davalı nezdinde herhangi bir alacağı bulunmadığı, davaya konu 24.08.2017 tarihli 600.000,00 TL'lik ve 26.10.2017 tarihli 1.800.000,00 TL'lik temlik alacaklarının yüklenicinin davalı nezdinde bir alacağı kalmadığından ödenmemesinin hukuka uygun olduğu, TBK'nın 188'inci maddesine göre ödemezlik def'ini temlik alana ileri sürebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temlik alan vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı temlik alan vekili istinaf dilekçesinde özetle; temliknamelerin koşulsuz şekilde davalı kayıtlarına işlendiğini ve ödeme yapılacağının bildirildiğini, davacıya temlik edilen alacaklar ödenmeden başka temlik alacağının ödemesinin doğru olmadığını, eksik araştırma yapıldığını, dava dışı yüklenici tarafından işin yarım bırakıldığının ve davaya konu alacağın yarım kalan iş sebebiyle ödenmeyen alacak olarak ileri sürülmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, temlik alınan alacağın temlik tarihi itibariyle borçlunun ödemesi gerekli tutar ile alacaklı lehine ödediği miktar arasındaki fark olduğunu, sözleşmenin fesih tarihi itibariyle dava dışı yüklenicinin yaptığı işlerin toplam bedelinin 9.085.781,23 TL (KDV hariç) olduğunu, davacıya ödenen miktarın 7.601.388,58 TL olduğunu ve temlikname kapsamında ödenmemiş tutarın 2.098.611,42 TL olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kaldırma kararı doğrultusunda dava dışı yükleniciye, eser sözleşmesi kapsamında ödenmesi gereken iş bedeli ile dava dışı yüklenicinin kendisine ve alacağını temlik ettiği davacı ve dava dışı firmalara yapılan ödemeler toplamının ve sonuçta dava dışı yüklenicinin, davalı nezdinde davacıya ödenebilecek bir alacağının olup olmadığı yönünde bilirkişi raporlarının alındığı, hükme esas alınan raporların ve mahkemece davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temlik alan vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temlik alan vekili temyiz dilekçesinde; davalı tarafından, müvekkilinin temliknameye göre teyit edilerek kabul edilen alacaklarının varlığına rağmen dava dışı temlik alan şirkete yapılan ödemelerle, SGK ve vergi ödemeleri yönünden yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı iş sahibi ile dava dışı yüklenici arasında akdedilen eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye işbedeli alacağının yüklenici tarafından davacıya temliki nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 97 nci maddesi, 183 ncü maddesi ile 470 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Eser sözleşmesi niteliği gereği tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme türüdür. Eserde iş sahibinin borcu, bedelin yükleniciye ödenmesi, yüklenicinin borcu ise, iş sahibinin amacına, fen ve sanata uygun imal ve teslim yükümlülüğüdür. İşin tam ve eksiksiz yapıldığının ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğinin ispat yükü de iş sahibindedir. Yüklenici hak ettiği iş bedelini iş sahibinden bizzat talep edebileceği gibi talep hakkını sözleşmede yasaklanmadığı sürece üçüncü bir kişiye alacağın temliki sözleşmesi ile devredebilir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 183 ve devamı maddelerinde düzenlenen alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan yazılı şekle bağlı bir akittir. Aynı Kanunu’nun 188. maddesi gereğince borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Buna göre temliki öğrenen iş sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı def'ileri yeni alacaklıya (temlik alan kişiye) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin iş sahibiyle yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin iş sahibinden kazanmadığı hakkı üçüncü kişiye temlik etmesinin iş sahibi bakımından herhangi bir önemi bulunmamakta, eş deyişle temlik işlemi doğmamış olan miktar yönünden hüküm ifade etmemektedir. Diğer taraftan, yüklenici iş sahibine karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişi TBK'nın 97'nci maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan iş sahibini ifaya zorlayamayacaktır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava dışı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında akdedilen 08/09/2016 tarihli eser sözleşmesinden doğan hak edişlerin, davacı ile akdedilen 20/09/2016 tarihli faktoring sözleşmesi uyarınca muhtelif temliknamelerle davacıya temliki sebebiyle hak ediş alacağının ödenmesi talep edilmişse de, dosya kapsamından sözleşmenin yüklenici temerrüdü nedeniyle iş sahibince feshedildiğinin ve yasal kesintiler sonrası yüklenicinin iş sahibi nezdinde alacağı kalmadığının anlaşılması karşısında ödemezlik def'inden yararlanan davalı iş sahibi ifaya zorlanamayacağından davanın reddi kararı yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı temlik alan vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VIII. KARAR
Açıklanan sebeplerle ;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20/12/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.