Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3193 E. 2023/3751 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan, orantısız paylaşım ve geç teslim nedeniyle tazminat istemine ilişkin yargılamada, davanın ıslahının hukuki sonuçları uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, sözleşmenin paylaşımında ortaya çıkan orantısızlık nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine ilişkin olarak yaptığı ıslahın HMK m. 180’deki usule uygun olmadığı ve geçersiz olduğu, gecikme nedeniyle doğan kira alacağına ilişkin kısmi ıslahın ise geçerli olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin her iki talebi de ıslah kapsamında değerlendirmesi hatalı bulunarak karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/19 E., 2021/190 K.

DAVA TARİHİ : 16.09.2014

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi ... Kiremitçi ile diğer paydaş Mümine Kiremitçi ve davalılar murisi ... arasında 02.11.2007 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, davacılar murisinin sözleşmenin yapıldığı esnada hukuki işlem idrak etme algılama yeteneğinin olmadığını, nitekim devam eden süreçte hakkında kısıtlılık kararı verildiğini, davalı yüklenicinin bu durumu kullandığını, sözleşmenin haksız şekilde arsa sahibi aleyhine, yüklenici lehine hükümler içerdiğini, paylaşımın hem daire sayısı hem de bu dairelerin konumları itibari ile hakkaniyete aykırı, rayicin dışında ve fahiş şekilde orantısız olduğunu, yapılacak inceleme ile bu paylaşımın hakkaniyete uygun hale getirilmesini ve davacılar murisine kalacak yerlerin yeniden belirlenmesini, paylaşımın dengelenmesini, neticede yeniden belirlenen murisin hakkına karşılık gelen yerlerin maddi karşılığının belirlenmesini, bu maddi karşılıktan hali hazırda murise kalan kısımların değeri düşüldükten sonra aradaki kısmın davalıdan tahsilini talep ettiklerini, davalının 19.08.2009 tarihli "taahhütname" başlıklı belgede 30.11.2009 tarihine kadar temel vizesini alacağını belirttiğini, teslimin geciktiğini, bağımsız bölüm paylaşımının dengelenmesinin ardından davacılar murisine düşecek daireler için bilirkişilerce inşaatın teslimi için gereken makul sürenin hesaplanarak geç teslim nedeniyle doğan gecikme tazminatını talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle belirsiz alacak davasının kabulü ile, haksız paylaşım nedeniyle doğan zarar için asgari 10.000,00TL tazminatın ve geç teslimden doğan kira tazminatı için asgari 10.000,00 TL'nin belirlenecek teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair hakların saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 21/06/2017 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile 49.573,00 TL eksik kusurlu ve ayıplı imalatların giderilmesi bedelinin davalıdan tahsilini, ıslah tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesini, geç teslimden dolayı kira kaybı bedeli olarak 42.336,00 TL'nin davalıdan tahsilini, bu alacağa dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... adına çıkartılan davetiyenin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalının duruşmalara gelmediği gibi cevap da vermediği anlaşılmıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2018 tarihli ve 2014/501 Esas, 2018/246 Karar sayılı kararıyla; murisin işlemin yapıldığı 02/11/2007 tarihinde hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönündeki ATK 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 14/12/2016 tarihli raporunda, muris ... Kiremitçi'nin işlemin yapıldığı 02/11/2007 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun belirtildiği, davacılar murisin sözleşme tarihinde akli dengesinin yerinde olmadığı, davalı tarafından bu durumdan yararlanılarak hile ile murise sözleşmenin imzalatıldığı ileri sürülmüş ise de, gerek ATK 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunun raporu, gerek aynı sözleşmeyi imzalayan ve keşifte dinlenen tanık Mümine Kiremitçi'nin beyanı birlikte değerlendirildiğinde; bu iddianın yerinde olmadığının kabul edildiği, Eceabat Noterliğinin 18/08/2009 tarihli sözleşmesi ile ana sözleşmeye ek sözleşme düzenlendiği, bu sözleşmede yüklenici- davalının yapı ruhsat tarihi baz alınarak hesaplanacak sürede muhtemel su basman tarihinden itibaren 24 ay sonunda inşaatın bitirilmemesi halinde ... ve Mümine Kiremitçi'nin kiralarının bina bitişine kadar ödeneceğinin belirtildiği, keşifte binada inşaat çalışmalarının devam ettiği, binanın dış sıva ve boya işlerinin yapıldığı, dükkanların bitmediği, çevre düzenlemesinin yapılmadığı, tanık Mümine Kiremitçi'ye ait dairelerde halen oturulduğu, ancak ... Kiremitçi'ye düşen dairelerin kapılarının kilitli olduğunun tespit edildiği, bilirkişi tarafından sunulan raporda, apartmanın ortak kullanım alanlarındaki eksik ve ayıplı imalatların tutarından davacıların payına düşen bedelin 17.073,00 TL, davacılara ait 3 adet dairede tespit olunan eksik ve ayıplı imalatların giderilmesi bedelinin 32.500,00 TL ve bu şekilde toplam eksik ve ayıplı imalatların giderilme bedelinin davacıların payına düşen tutarının 49.573,00 TL olduğu, yapı ruhsat tarihinin 27/05/2009 olduğu, yapının su basman inşaatının muhtemel tamamlanma süresinin azami 2 ay olduğu, bu şekilde inşaatın ek sözleşmeye göre bitiş süresinin 27/07/2011 tarihi olduğu, davacılara düşen 3 adet dairenin inşaatın geç tesliminden dolayı dava tarihi itibariyle davacılara ödenmesi gereken kira bedelleri tutarının toplamda 42.336,00 TL olduğunun belirtildiği, tüm dosya kapsamı ve delillere göre, davalı yüklenici tarafından sözleşme ve ek sözleşmede belirtilen sürede inşaat tamamlanmamış olup, davacıların payına düşen tutarda eksik ve ayıplı işlerden sorumlu olduğu gibi gecikmeden kaynaklı kira bedelinden de sorumlu olduğu, bu nedenlerle mahkemece ıslah edilen davanın bu şekilde kabulü ile 49.573,00 TL eksik ve ayıplı imalat bedelinin taleple bağlı kalınarak ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte dahili davalılardan alınarak davacılara eşit olarak verilmesine, 42.336,00 TL kira kaybı tazminatının da yine taleple bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte dahili davalılardan alınarak davacılara eşit olarak verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.06.2020 tarihli ve 2020/291 Esas, 2020/591 Karar sayılı kararıyla; teslimi kanıtlama yükümlülüğü kendisinde olan davalı yüklenicinin, eseri zamanında teslim ettiğini, ancak arsa maliklerinin teslimden kaçındığını savunmuşsa da, yargılama sırasında bu savunmasına dair herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, yine bilirkişi raporu ilk derece mahkemesince davalının istifa eden vekiline 12.02.2016 tarihli duruşmada elden tebliğ edildiği halde, davalı yanca rapora karşı bir itirazda bulunulmadığı, her ne kadar keşif sırasında dava konusu bağımsız bölümler açılmamışsa da bilirkişilerce dairelerin sonradan incelendiği, esasen davacıların daireleri teslim almaktan kaçındıklarını iddia eden yüklenicinin, keşif sırasında daireleri incelemeye açma yükümlülüğünün bulunduğu, bu yükümden kaçınan davalı tarafın sunulan rapora da süresinde itiraz etmediği gözetildiğinde bu yöne ilişkin ve ilk derece yargısında ileri sürmediği itirazlarının istinaf aşamasından istinaf sebebi olarak incelenmesine yasal olanak bulunmadığı, her ne kadar bilirkişi raporunda ilk yapı ruhsatının tarihi, yenileme ruhsatındaki hatalı yazıma itibarla 27.05.2008 yerine 27.05.2009 olarak esas alınarak teslim tarihi hesabı yapılmışsa da bu hususun esasen davalı lehine olduğu, yine arsa maliklerinin eski evin tahliyesini geciktirmeleri nedeniyle inşaat süresinin uzadığı iddia edilmişse de, sözleşmede arsanın teslimi konusunda bir açıklık bulunmadığından, inşaat ruhsatı alan yüklenicinin işe hazır olduğu konusunda ve arsanın kendisine teslimine dair arsa maliklerini bilgilendirip ihtarla temerrüde düşürmediği görülmekle, söz konusu bu gecikmeden dolayı kendisinin sorumlu olması gerektiği değerlendirildiğinden, davalıların yerinde görülmeyen tüm istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 01.04.2021 tarihli ve 2020/2652 Esas, 2021/1340 Karar sayılı ilamında; davacı vekilince verilen ıslah dilekçesi ile davanın talep kısmı değiştirildiğinden davanın tamamen ıslah edildiği anlaşıldığı, bu durumda HMK’nın 180. maddesi hükmünce, bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmesinin zorunlu olduğu, ancak davacının, bir haftalık sürenin geçmesine rağmen davanın tamamen ıslah edilmesi için yeni dava dilekçesini vermediği, mahkemece, anılan madde gereği davacının ıslah hakkını kullanmış sayması ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam etmesi ve HMK 26. maddesini de gözeterek karar vermesi gerekirken, geçerli bir ıslah yapılmış gibi ıslah edilen taleplere göre karar verilmesinin doğru olmadığı, mahkemece yapılması gereken işin, HMK’nın 180. maddesi gereği kanundan kaynaklanan bir haftalık kesin sürede yeni dava dilekçesi verilmediğinden ıslah hiç yapılmamış gibi dava dilekçesindeki talepler yönünden karar verilmesinden ibaret olduğu, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, diğer temyiz sebepleri incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sözleşme konusu bağımsız bölümlerin teslimi yükümlülüğü kendisinde olan davalı yüklenicinin, eseri zamanında teslim ettiğini, ancak arsa maliklerinin teslimden kaçındığını savunmuşsa da, bu savunmasına dair herhangi bir ispat vasıtası sunamadığı, yine bilirkişi raporu davalının istifa eden vekiline 12.02.2016 tarihli duruşmada elden tebliğ edildiği halde, davalı yanca rapora karşı bir itirazda da bulunulmadığı, keşif sırasında dava konusu bağımsız bölümler açılmamışsa da bilirkişilerce daireler sonradan incelendiği, davacıların daireleri teslim almaktan kaçındıklarını iddia eden yüklenicinin, keşif sırasında daireleri incelemeye açma yükümlülüğünün bulunduğu, bu yükümden kaçınan davalının sunulan rapora da süresinde itiraz etmediği, her ne kadar bilirkişi raporunda ilk yapı ruhsatının tarihi, yenileme ruhsatındaki hatalı yazıma itibar edilerek 27.05.2008 yerine 27.05.2009 olarak esas alınarak teslim tarihi hesabı yapılmışsa da bu hususun davalı lehine olduğu, yine arsa maliklerinin eski evin tahliyesini geciktirmeleri nedeniyle inşaat süresinin uzadığı iddia edilmişse de, sözleşmede arsanın teslimi konusunda bir açıklık bulunmadığından, inşaat ruhsatı alan yüklenicinin işe hazır olduğu konusunda ve arsanın kendisine teslimine dair arsa maliklerini bilgilendirip ihtarla temerrüte düşürmediği, davacı vekilince verilen ıslah dilekçesi ile davanın talep kısmı değiştirildiğinden davanın tamamen ıslah edildiği, HMK’nın 180.maddesi hükmünce, bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmesinin zorunlu olduğu, ancak davacının bir haftalık süre geçmesine rağmen davanın tamamen ıslah edilmesi için yeni dava dilekçesini vermediği anlaşıldığından, mahkemece anılan madde gereği davacının ıslah hakkını kullanmış olduğu sayılarak ve ıslah hiç yapılmamış gibi değerlendirilip, salt dava dilekçesindeki talepler yönünden davanın kabulü ile 10.000,00 TL eksik ve ayıplı imalat bedeli ile 10.000,00 TL kira kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan alınarak eşit olarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;

1. Yargıtay hukuk dairesinin yerel mahkemenin 2014/501 Esas sayılı dosyasında verdiği gerekçeli kararı, 21.06.2017 günlü ıslah dilekçesini davanın tamamen ıslahı olarak kabul ederek bozduğunu, oysa ıslah dilekçesinin sonuç ve istem kısmında taleplerini 2 bent olarak sıraladıklarını, (1) numaralı bentte 10.000,00 TL olarak açılan denkleştirme talebinin Adli Tıp Raporundan sonra murisin sözleşmenin kurulması sonrasında tam ehliyetli olduğu tespit edildiğinden bilirkişi raporları doğrultusunda "eksik ve kusurlu" imalatın o tarih itibariyle giderilebileceği rakam olan 49.573,00 TL'ye çıkarılmasını talep ettiklerini, (2) numaralı bentte ise dava dilekçesinden beri istikrarlı bir biçimde talep edilen, belirsiz alacak kalemi olarak dava edilen "kira tazminatı" alacağını 10.000,00 TL'den bilirkişilerin rapor tarihi itibariyle belirledikleri 42.336,00 TL'ye çıkarttıklarını, bu talep artırımının Yargıtay bozmasında dayanak yapılan HMK md 180 de düzenlenen davanın tamamen ıslahı olmadığını,

2. Bir an için bu husus kabul edilse dahi İlk Derece Mahkemesi olarak Çanakkale 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin bunun bir tam ıslah olduğunu değerlendirerek dava dilekçesinin süresi içerisinde sunulması ihtarını yapması gerektiğini, usul hukukundaki bir kesin sürenin sırf kanunda yazıyor olmasının vatandaşlar bakımından hak kayıplarına neden olacak şekilde uygulanamayacağını,

3. 21.06.2017 günlü ıslah dilekçesinin adeta yeni bir dava dilekçesi gibi kaleme alındığını, (1) no.lu bentte talep edilenin ne sebeplerle değiştirildiği, ilk talebin murisin akıl sağlığı yerinde olmadığı inancıyla haksız edimler arasındaki orantısızlığın giderilmesi iken ATK raporu sonucu haklarına razı olunup özensiz davranan müteahhidin eksik ve ayıplı imalatlarının tazminini talep ettiklerini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL olan talebi 49.573,00 TL'ye çıkarılmasını istediklerini detaylı olarak belirttiklerini, bu dava dilekçesi formundaki ıslah dilekçesine rağmen Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin İlk Derece Mahkemesinin kararını bozmuş olmasının hakkaniyet ile bağdaşmadığını,

4. Islah dilekçesinin (2) numaralı bentin davanın en başından beri talepleri olan "kira tazminatı alacağına" ilişkin olduğunu, sadece bedel bakımından harcı tamamlanarak artırım yoluna gidildiğini, en azından bu bendin tamamen ıslah olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;

(1) Bozma ilamında davacıların dava konusunu ıslah etmeleri sebebiyle ilk kararın bozulmasına rağmen ilk derece mahkemesince davacı tarafların ıslah konusunu değiştirme talebini dikkate alarak eksik ve ayıplı imalat bedeline hükmetmesinin hatalı olduğunu, zira ıslah talebinin dava konusunu değiştirmeye yönelik olduğundan davanın tamamının reddedilmesi gerektiğini,

(2) Davacıların kira tazminatı taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, davalı ile arsa sahipleri arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde gecikme halinde kira tazminatı ödeneceği yönünde bir hüküm bulunmadığını, basiretli bir tacir olan yüklenicinin sözleşme ışığında gerekli izinler için başvuruda bulunarak bunları sözleşmenin kurulmasından sonra 6 ay içinde temin ettiğini, ancak dairelerin süreç içerisinde boşaltılmaması dolayısıyla yüklenicinin sözleşmenin gereklerini süresi içinde ifa edemediğini, almış olduğu izinlerin süresinin dolması ve izinlerin geçerliliği için yenileme talebi ihtiyacı sözleşmeye taraf olan davacılar dolayısıyla geliştiğini, davacının iddia ettiği gibi taşınmazların geç tesliminin söz konusu olmadığını, zira yüklenicinin daireleri teslim edeceği zamanı davacılara bildirdiğini olup 21.11.2011 tarihinde eceabat noterliği'nin 01599 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle inşaatın %98 oranında tamamlandığını ve bir (1) ay içerisinde teslime hazır olacağını muhattap davacılara ihtar ettiğini, taşınmazların teslim edileceği tarihi bilmelerine rağmen, davacı tarafların, dairelerin geç teslim edildiği sebebiyle kira bedeli talep etmelerinin kötü niyetli olduklarını gösterdiğini,

(3) Davacı tarafından ilk derece mahkemesine sunulan 16.09.2014 tarihli dava dilekçesinde inşaatın tamamlanabileceği makul sürenin tespitinin yapılmasını ve bu tarihe kadar işleyecek kira kaybı bedelinin tazmin edilmesini talep ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte söz konusu 24 bağımsız bölümden oluşan taşınmazda 2014 yılında ikamet tezkerelerinin verildiği ve fiili ikametin başladığının tespitinin yapılması ve davacıların kira kaybı tazminat taleplerinin haksız, hukuka aykırı olduğunun belirlenmesi gerektiğini, bu yönüyle de yapılan eksik inceleme neticesinde verilen kararın temyiz incelemesiyle bozulması gerektiğini, açıklanan nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin paylaşımında ortaya çıkan orantısızlık nedeni ile uğranılan zararların tazmini ve geç teslim nedeni ile ödenmesi gereken kira bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekili ve davalılar vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacılar vekili dava dilekçesinde, sözleşmenin imzalandığı tarihte davacıların arsa sahibi olan babalarının 82 yaşında olduğunu ve tasarruf ehliyetinin bulunmadığını, bu nedenle sözleşmedeki paylaşımda yüklenici lehine orantısızlık yaratıldığını belirterek, orantısız paylaşım nedeni ile uğradıkları zararların tazmini için asgari 10.000,00 TL ve sözleşmeye göre geç teslim nedeni ile kira kaybı olarak asgari 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiş, 16/09/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile de davacıların babasının yargılama sırasında Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre sözleşmenin imzalandığı tarihte akıl sağlığının yerinde olduğunun tespit edilmesi üzerine taleplerini, 49.573,00 TL eksik ve kusurlu işler bedelinin davalıdan tahsiline dönüştürdüklerini, ayrıca 10.000,00 TL olarak talep ettikleri kira bedelini de 42.336,00 TL’ye ıslah ettiklerini bildirmiştir.

3. Mahkeme tarafından ıslah talebi değerlendirilerek davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekilince istinafı üzerine başvurunun esastan reddine karar verilmiş, bu karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi neticesinde; Mahkemece, anılan madde gereğince yapılması gereken usule uyulmadığından davacının sözleşmenin paylaşımında ortaya çıkan orantısızlık nedeni ile uğranılan zararların tazmini istemine ilişkin olarak ıslah hakkını kullanmamış sayması ve bu talep yönünden ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam etmesi ve HMK 26. maddesini de gözeterek karar vermesi gerekirken, geçerli bir ıslah yapılmış gibi ıslah edilen talebe göre karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulmuş, 10.000,00 TL eksik ve ayıplı imalat bedeli ile 10.000,00 TL kira kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan alınarak eşit olarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

4. Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. Bozma ilamında da belirtildiği üzere, HMK m.180 kapsamında davanın tamamen ıslahı halinde yapılması gereken işlemler kanunda açıkça sayılmıştır. Bu usule uyulmaması halinde dava konusu ıslahla değiştirilemeyecektir. Dava dilekçesinde; orantısız paylaşım nedeni ile uğranılan zararın ve geç teslim nedeni ile doğan kira kaybının tazmini istenmiş olup; eksik, ayıplı işin giderilmesine ilişkin herhangi bir talep yoktur. Bu nedenle mahkemece eksik ve ayıplı imalat bedelinin tazminine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca bozma ilamı kapsamının, dava dilekçesinde talep edilen sözleşmenin paylaşımında ortaya çıkan orantısızlık nedeni ile uğranılan zararların tazmini isteminin ıslahla değiştirilen eksik, kusurlu ve ayıplı imalatın giderilmesi talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Gecikme nedeniyle doğan kira alacağı dava dilekçesi ile talep edilmiş olup, HMK m.181 kapsamında kısmi ıslaha da konu edilebilir. Bu konuda bozmaya yanlış anlam verilerek her iki alacak talebinin HMK m.180 gereğince davanın tamamen ıslahı kapsamında değerlendirilerek kira kaybına ilişkin talebin ıslah kapsamı dışında bırakılması da hatalı olmuştur.

5. Açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş; dava dilekçelerinde talep edilen orantısız paylaşım nedenine dayalı tazminat talebine ilişkin tam ıslahla ilgili olarak HMK'nın 180. maddesindeki usule uyulmadığından geçersiz olan ıslaha değer vermeksizin karar vermek, dava dilekçesinde talep edilen kira kaybı alacağına ilişkin olarak ise usulüne uygun olan kısmi ıslahla arttırılan kısım değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibaret olup, bu hususlar gözardı edilerek karar verilmesi hatalı olmuş, açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan davacılar vekilinin ve davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. 2, 3, 4, 5 no.lu paragraflarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacılar ve davalılara iadesine,

08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.