Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3210 E. 2023/2564 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin itirazın iptali davasında, icra inkar tazminatının bozma kapsamı dışında kalıp kesinleştikten sonra bozmaya uyularak yapılan yargılamada reddinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece verilen ilk kararda icra inkar tazminatı kabul edilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiş, temyiz incelemesi sonucunda kararın sair kısımları bozulmuş ancak icra inkar tazminatı bozma kapsamına girmeyerek kesinleşmiş olduğundan, usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek icra inkar tazminatına ilişkin ret kararının düzeltilmesi suretiyle ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2020/31 E., 2020/344 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen itirazın iptali davalasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay(Kapatılan) 23.Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraflar vekilince tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının tahsili için İskenderun 4. İcra Müdürlüğünün 2012/698 Esas sayılı dosyası ile borçlu hakkında ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlu süresi içinde borçlu olmadıklarını iddia ederek borca itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkili ve borçlu firma arasında yapılan 15.11.2011 tarihli sözleşmeye bağlı olarak düzenlenen faturaların bir kısmı davalı borçlu tarafından ödendiğini, ödenmeyen 31.12.2011 tarih ve 19.545,08 TL tutarlı, 31.01.2012 tarih ve 19.545,08 Tl tutarlı, 21.02.2012 tarih ve 13.000,05 TL tutarlı üç adet faturanın ödenmemesi sebebiyle borçluya önce ödemede bulunmaları için faturaların Noterlik aracılığıyla tebliğ edilerek ödeme yapmalarını istediklerini ve ödemenin yapılmadığını, alacaklarının tespiti ile davalı borçlunun haksız ve dayanaksız itirazının kaldırılmasına, takibin devamına, borçlunun %40'dan aşağı olmamak üzere tazmiat ödemelerine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacaklı olduğunu iddia eden davacı şirkete karşı müvekkil şirketin herhangi bir borcunun olmadığını, icra takibi ve iş bu davanın dayanağı olan faturaların müvekkil şirket yararına danışmanlık-mihmandarlık ve güvenlik hizmetleri sağlamasından kaynaklandığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin Kasım 2011 tarihinden bu yana karşı taraftan böyle bir hizmet almadığını, bu nedenle düzenlenen faturaya havi bir alacak borç ilişkisi oluşmadığını, faturaların davacı şirketçe her zaman düzenlenebilir olduğundan davacının taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, faturaların dayanağı olan ve gerek takip talebinde gerekse de ödeme emrinde borcun sebebi kısmında belirtilen 15.11.2011 tarihli Danışmanlık-Mihmandarlık sözleşmesinin ödeme emriyle birlikte tebliğ edilmediği gibi icra dosyasında da mevcut olmadığını, bu konuyla ilgili olarak İskenderun İcra Hukuk mahkemesinin 2012/148 E. Sayılı dosyasıyla şikayet yoluna başvurulduğunu ve dosyayı temyiz ettiklerini, davacı tarafça haksız olarak talep edilen ve %40'dan aş belirtilen tazminat talebinin reddi ile davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli ve 2012/382 Esas, 2013/343 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay(Kapatılan) 23.Hukuk Dairesi 05.11.2014 tarih 2014/1944 Esas ve 2014/7000 karar sayılı ilamında "Dosya kapsamından 31.01.2012 tarih ve 19.545,08 TL ile 21.02.2012 tarih ve 13.030,05 TL bedelli faturaların davalı şirkete tebliğ edildiği, davalının dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK'nın 23/2. maddesindeki 8 günlük süre içerisinde faturaları iade ettiği ve faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı hususları uyuşmazlık dışıdır.

Taraflar arasındaki sözleşmenin “Mali Yükümlülükler ve Ödeme” başlıklı 6.1 maddesi “İşletme, Danışman'ın işbu Sözleşme kapsamında vereceği hizmetlere karşılık olmak üzere kişi başı aylık (yasal ve diğer her türlü ödemeler ile K.D.V Dahil) 2.473,53 TL olmak üzere toplam 9 kişilik personel sayısı üzerinden KDV dahil aylık toplam 22.261,77 TL ödeme yapacaktır. Her bir ay içinde verilen hizmetler bedeli takip eden ayın ilk haftası içinde İşletme'ye fatura edilecektir. İşletme, fatura bedelini faturanın kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç 5 (Beş) iş günü içinde Danışman'ın İskenderun Yapı Kredi Bankası sahil şubesinde mevcut 62195564 No'lu banka hesabına yatırmak suretiyle ödeyecektir." hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre hizmetin verilmesinden sonra ödeme yapılacağı anlaşılmış olup, mahkemece, faturaların davalı tarafça iade edilmesi nedeniyle bedeli uyuşmazlığa konu fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ve dayanağı olan hizmetin verildiğini ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu gözetilip davacı vekilinin bu konudaki delilleri toplandıktan sonra uzman bilirkişi aracılığıyla tarafların defter ve kayıtları ile gerekirse işyerlerinde bu hususta inceleme yapılarak dava ve takibe konu faturalara konu hizmetin verilip verilmediğinin tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne ve icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; icra inkar tazminatı yönünden usuli kazanılmış hakkın ihlal edildiğini, ilk kararda kabul edilen icra inkar tazminatının bozma kapsamında kesinleşmesine rağmen ikinci kararda ret kararı verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bu açıdan bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; sadece işçilerin SGK hizmet döküm belgeleri ile davanın ispat edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 nci maddesi,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, HUMK'un yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe giren ilk halinde usuli kazanılmış hakka yer verilmemişse de bu ilkenin uygulanması, Yargıtay’ın içtihatları ile HMK’nın 177/2. maddesine 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı kanunun 18. maddesi ile yapılan ek düzenlemeye kadar devam etmiştir. Bu ek düzenleme ile “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” maddesi HMK’da da hüküm altına alınmış olup, usuli kazanılmış hakların korunacağı bu şekilde hükme bağlanmıştır.

Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.

Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece verilen ilk kararda davacının icra inkar tazminatı talebinin kabul edildiği, bu kararın davalı vekilince temyiz edildiği, kararın sair retli olarak bozulduğu ancak icra inkar tazminatının bozma kapsamına girmediği ve kesinleştiği anlaşıldığından, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde yeniden kısmen kabul kararı verilmiş ancak icra inkar tazminatı usuli kazanılmış hak ilkesi ihlal edilerek reddedilmiştir. İcra inkar tazminatı talebine ilişkin ret kararı verilmiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,

2.2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan "Asıl alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine,” ibaresinin çıkartılarak yerine "Bu alacak miktarı üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.