Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3384 E. 2024/212 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve imalat bedeli alacaklarının geçerliliği ve kapsamı.

Gerekçe ve Sonuç: Sözleşmede yer alan kısıtlı kişinin yasal temsilcisinin izin almamış olması sebebiyle sözleşmenin geçersiz olduğu, ancak yüklenicinin davalılar yararına faydalı masraflar ve imalat bedeli talep edebileceği gözetilerek yerel mahkemenin kısmi kabul kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat ve alacak istemli davada davanın reddine dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada; davanın kabulüne karar verilmişse de temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının yeniden bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece ikinci bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde; davalı arsa sahipleri ile arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin tapuya şerh edilmediğini, davalı arsa sahiplerinin ...'a müracaatla arsa içindeki elektrik trafosunun kaldırılmasını sağlayıp arsayı boş olarak yükleniciye teslim edeceğini, yüklenicinin de arsa üzerinde 4 blok 72 daireden oluşan bir site inşa edeceğini ve 52 dairenin yükleniciye 20 dairenin arsa sahiplerine verileceğini, yüklenicinin ifaya hazırlık faaliyetlerine başladığını ancak davalıların arsayı boş olarak teslim etmedikleri gibi hisselerini 02.04.2013 tarihinde muvazaalı olarak dava dışı 3. kişiye devredip sözleşmeyi de feshettiklerini, toplam 600.000,00 TL fiili zarar ve 4.000.000,00 TL yoksun kalınan kâr kaybı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL'nin yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 26.09.2019 ıslah dilekçesi ile kar kaybı talebini 736.883,33 TL'ye ve gerçekleşen imalat karşılığı alacak talebini 345.915,64 TL olmak üzere toplam 1.082.798,97 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı arsa sahipleri vekili cevap dilekçesinde; davacının sözleşme tarihi itibariyle 12 ay içerisinde inşaat ruhsatı alarak inşaata başlaması gerektiği halde sürenin bitimine iki ay kala ruhsatı alamadığını ihtar ettiğini, davalıların sözleşmeyi feshinin haklı olduğunu, trafonun kaldırılması müracaatında davacının yetkilendirildiğini ancak davalıların da bu konuda başvuruda bulunduklarını, trafonun inşaata engel teşkil etmediğini, davacının belediyeye başvurarak izin alarak bahçe duvarını yapması gerekirken izin almadan duvar çektiğini, davalıların zarardan sorumlu olmayacağını, delil tespitinin gerçeğe uygun olmadığını, devrin tarafların gerçek iradesine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.10.2014 tarihli ve 2013/438 Esas, 2014/566 Karar sayılı kararı ile iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı yüklenici tarafından hazırlanan ve onaylanan proje bulunmadığı gibi ruhsat başvurusunun da mevcut olmadığı, mimari proje dışında diğer projelerin hazırlanarak idareye sunulmadığı, ruhsatsız ve kaçak imalatların ekonomik değerinin olmadığı, bu imalatlardan dolayı davalıların zenginleşmesinin söz konusu olamayacağı, davacı yüklenicinin trafonun kaldırılması veya yerinin değiştirilmesi konusunda yetkili olması sebebiyle bu yükümlülüğü arsa sahiplerine atfetmenin mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı yüklenici vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 30.06.2016 tarihli ve 2015/1171 Esas, 2016/4076 Karar sayılı ilamı ile yüklenici tarafından keşide edilen 15.03.2013 tarihli ihtarnamede arsa sahiplerinden bir kısım talepler de bulunulduğu, arsa sahiplerinin yükleniciye gönderdikleri 02.04.2013 tarihli ihtarname ile yüklenicinin taleplerini kabul etmeyerek sözleşmeyi feshettiklerini bildirdiği, aynı gün taşınmazdaki hisselerini dava dışı 3. kişiye devrederek sözleşmenin ifasını imkansız hale getirdiği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin tek taraflı fesihle sona erdirilmesinin mümkün olmadığı, fesih bildiriminin hukuki sonuç doğurmadığı, sözleşme süresinin sona ermesine süre varken fesih bildirimi yapılması ve dava dışı 3. kişiye hisse devri yapılması sebebiyle davalıların kusurlu oldukları, davacı yüklenicinin varsa yaptığı masraflarını ve kâr kayıplarını isteyebileceği, davacının bu sözleşme nedeniyle yaptığı ve talep konusu ettiği masrafları ile oluşan kâr kaybı hesaplanarak sonucuna göre hükme varılması gerektiği belirterek hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

3. Karara karşı davalılar vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuşsa da Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 20.06.2018 tarihli ve 2018/988 Esas, 2018/2593 Karar sayılı ilamı ile istemin reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 04/03/2020 tarihli ve 2018/445 Esas, 2020/184 Karar sayılı kararı ile taraflar arasındaki 17.05.2012 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 4. maddesinde sözleşme tarihinden itibaren 12 ay içerisinde ... ruhsatı alınması ve ... ruhsat tarihinden itibaren de 48 ay içerisinde ... kullanma izin belgesi alınmak suretiyle inşaatın tesliminin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 9. maddesi doğrultusunda davalı arsa sahiplerince 22.05.2012 tarihli vekaletnamenin verildiği, arsa sahiplerinin 02.04.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiği ve aynı gün taşınmazdaki hisselerini dava dışı 3. kişiye devrederek sözleşmenin ifasını imkansız hale getirdikleri, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri tek taraflı fesihle sona erdirilemeyeceğinden fesih bildiriminin hukuki sonuç doğurmayacağı, sözleşme süresinin sona ermesine uzun süre varken, fesih bildirimi yapılarak dava dışı 3. kişiye hisse devri yapılması sebebiyle davalıların kusurlu oldukları, davacı yüklenicinin yaptığı masraflarını ve kâr kayıplarını isteyebileceği ve davacı vekili 16/09/2013 tarihinde dava değerini 100.000,00 TL olarak belirlemişse de bozma ilamından sonra ıslah mümkün olmadığından, ıslah dilekçesi dikkate alınmamakla, davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak davanın kabulü ile 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 19.01.2021 tarihli ve 2020/1989 Esas, 2021/96 Karar sayılı ilamı ile taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, mahkemece davaya konu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yer alan ve sözleşme tarihi öncesinde kısıtlandığı anlaşılan arsa sahibi ...’in, sözleşmede yasal temsilcisi olan vasisi veya onun vekili aracılığıyla temsil edilip edilmediğinin taraflara da sorulmak suretiyle de araştırılması, temsil edildiğinin tespiti halinde davacının tüm talepleri ve daha önce uyulan bozma ilamı gereğince usuli kazanılmış haklarda dikkate alınarak kâr kaybı ve imalât bedeline hükmedilmesi, arsa sahibinin sözleşmede bu şekilde temsil edilmediğinin anlaşılması halinde ise davacı yüklenici yararına ancak davalılar yararına olan faydalı masraflar ve imalât bedeline hükmedilebileceğinden bu bedeller hakkında ıslah talebi de dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmadığı, kabule göre de, hüküm altına alınan bedelin kimden tahsil edileceğinin hüküm fıkrasında belirtilmemesi doğru olmadığı belirtilerek hükmün taraflar yararına bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 26/11/2021 tarihli ve 2021/649 Esas, 2021/153 Karar sayılı kararı ile sözleşmeye konu taşınmazın hissedarlarından olan ...'in ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 03/07/2008 tarih ve 2008/600 Esas, 2008/581 Karar sayılı ilamı ile kısıtlandığı ve kendisine vasi tayin edildiği, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/53 esas sayılı dosyasında kısıtlı ...'in vasisi tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapılması hususunda vasiye verilmiş izin bulunmadığı, bu durumda sözleşmede vasi izninin bulunmaması halinde, yasal hak ve ehliyet sahibi olan tüm hissedarların sözleşmede yer almaması nedeniyle sözleşmenin baştan geçersiz olduğu, sözleşme geçersiz olduğundan yüklenici tarafından menfi zarar kapsamında sadece davalılar yararına olan faydalı masraflar ve imalat bedeli talep edilebileceği, 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile HMK’nın 177. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle tahkikat işlemleri bitinceye kadar bozma geçirmiş olsa dahi ıslah yapılabileceğinden davacı vekilinin ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davalılar yararına olan faydalı masraflar ve imalat bedeline hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 345.915,64 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ...'in kısıtlandığını müvekkilinin bilemeyeceğini, akdin imzalanması sırasında sağlıklı ve ehliyet sahibi gözüktüğünü, geçersizlik iddiasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davalıların bu hususu gizlediğini ve dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını, resmi vekaletnameyi dikkate alan ve kısıtlılığı bilemeyecek olan davacının iyi niyetinin korunması gerektiğini, Türk Medeni Kanunu'nun 452/2 maddesine göre vesayet altındaki kişi, fiil ehliyetine sahip olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış ise, onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağını, fiil ehliyetine sahip olduğu hususunda davacı müvekkili yanılttığını, davalıların müspet zarardan da sorumlu tutulmaları gerektiğini ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; ıslah edilen kısım bakımından faizin dava tarihinden itibaren işletilemeyeceğini ve zamanaşımı itirazının göz önünde bulundurulmadığını, müvekkilerinin hisseleriyle kısıtlı olarak sorumlu tutulmaları gerektiğini, müşterek ve müteselsil sorumluluk yönünden karar verilemeyeceğini, delillerin tam olarak toplanmadığını, tahsiline karar verilen imalatın fayda imalat olamayacağını, arazi dolgu işleminin ücretsiz yapıldığını ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve imalat bedeli alacağı istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 nci maddesi, 438 nci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 428 nci maddesi ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı gibi HMK'nın 141 nci maddesi karşısında yargılamada usulünce ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların kanun yolu aşamasında ileri sürülemeyeceğinin tabii bulunmasına göre taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17/01/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.