"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.01.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı şirket yetkilisi Safa Albayrak ile davalılar vekili Avukat ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, davalılara ait binanın güçlendirme ve tadilat işlerinin yapılıp, ... tatili kaldırılarak iskan ruhsatının alınması konusunda sözleşme ilişkisi bulunduğunu, bu kapsamdaki sözlü anlaşmanın Şubat 2011 tarihinde yapıldığını ve ... bedelinin yaklaşık 3.500.000,00 TL olarak belirlendiğini, ancak resmi işlemlerde harç ve diğer yükümlülüklerin yüksek çıkmaması amacıyla, 28.11.2011 tarihli, 120.000,00 TL bedelli yazılı bir sözleşme ve yine bu miktar kadar ibraname düzenlendiğini, gerçek harcama tutarının çok daha fazla olduğunu, davalıların ... bedelinin tamamını ödemediklerini ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş, ıslah yoluyla talebini 710.000,00 TL’ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
Davalı ... sahipleri vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların birbirlerini ibra ettiklerini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/268 Esas, 2020/88 Karar ve 11.02.2018 tarihli kararı ile özetle; dava konusu taşınmazın tadilat ve güçlendirme işlerinin davacı şirket tarafından tamamlandığı, serbest piyasa fiyatlarına göre işi bedelinin 4.204.548,00 TL + KDV olduğu, her ne kadar yazılı olarak yapılan sözleşmede ... bedeli 120.000,00 TL olarak kararlaştırılmış ise de fiilen yapılan işin bu miktarın çok üzerinde olduğunun tespit edildiği, söz konusu yazılı sözleşmenin resmi ... ve işlemlerde kullanılmak üzere hazırlanmış olduğu gerekçesiyle, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin dava, 700.000,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını süresi içinde taraf vekilleri istinaf etmiştir.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 09.11.2020 tarih ve 2020/1221 Esas, 2020/1217 Karar sayılı kararıyla, taraflar arasındaki fesihname ve ibranamenin yine taraflar arasında imzalanan 28.11.2011 tarihli sözleşmede belirlenen ... bedelini kapsadığı, dava konusu edilen tutarın ise sözleşmede yazılı bedeli aşan işlere ilişkin olduğu, davacı tarafça yapıldığı davalının da kabulünde olan işler bedelinin 4.204.548,00-TL olarak tespit edildiği, bu itibarla ıslah ile arttırılan miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını süresi içinde davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
2. Dairemizin 2021/1186 Esas, 2022/272 Karar ve 25.01.2022 tarihli kararı ile özetle, TBK’nın 132. maddesi uyarınca, borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borcun, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen ve kısmen ortadan kaldırılabileceği, somut olayda, davacı yüklenici tarafından tadilat ruhsatı alınarak, işin ifasından sonra düzenlenen 03.07.2013 tarih ve 0024009 yevmiye nolu faturada borç miktarının KDV dahil 590.000,00 TL olarak gösterildiği, bu tarihten sonra, taraflar arasında noterde düzenlenen 06.08.2013 tarihli “Fesihname” başlıklı belgede ise “Taraflar arasında işbu fesih ve ibra sözleşmesinin imzalandığı tarihe kadar alacak verecek hesabı görülmüş, yüklenicilerin ... sahiplerinden hiçbir nam ve ad altında herhangi bir alacaklarının kalmadığı anlaşılmıştır. Yükleniciler ile ... sahipleri yukarıda bahsedilen inşaat tadilat sözleşmesini karşılıklı olarak teklif ve kabul etmişlerdir. İşbu tarihten itibaren yüklenici işten tamamen el çekmiş olup ... sahiplerinden aldığı tüm yetki, vekalet ve temsile ilişkin tüm hakları son bulmuştur. Yüklenici söz konusu ... ile ilgili olarak üçüncü kişiler nezdinde hiçbir sıfatla ... sahipleri adına ... ve işlem yapmayacaktır ve mesuliyeti yoktur. Şimdi taraflar olarak gördüğümüz luzüm üzerine yapılan bu inşaat tadilat sözleşmesini kendi rızamızla karşılıklı anlaşarak kendi rızamızla feshediyoruz. Sözleşmenin feshi sebebiyle birbirimizden herhangi bir hak ve alacağımızın kalmadığı birbirimizi karşılıklı olarak ibra ettiğimizi, beyan ve kabul ederiz” düzenlemesine yer verildiği, davacı yüklenici şirketin bu tarihten sonra imalat yaptığını ispat edemediği, SGK tarafından asgari işçilik miktarının tespiti amacıyla düzenlenen tutanakta, faaliyet devresi 17.01.2012 – 27.03.2014 olarak gösterilmiş ise de, davacının işin Şubat 2011’de başladığına ilişkin iddiası, ... sahiplerinin 07.03.2011 tarihinde yaptıkları kısmi ödemeye ilişkin dekont, tadilat ruhsatının 27.04.2011 tarihinde alınması, fesihnamede 06.08.2013 tarihi itibariyle yüklenicinin işten el çektiğinin belirtilmesi ve yapıldığı ileri sürülen imalata ilişkin başkaca bir kanıt sunulmamış olması karşısında, bu belgenin, işin başlangıç ve bitiş tarihi yönünden gerçek durumu yansıtmadığı ve tek başına fesihten sonra da imalat yapıldığına kanıt teşkil etmeyeceğinin açık olduğu, tarafların noterde düzenledikleri 06.08.2013 tarihli belge ile sözleşmeyi feshettikleri gibi birbirlerini de ibra ettikleri, ibranın alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırdığı, bu durumda, ibranameye değer verilerek, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ibranamenin taraflar arasındaki tüm alacak borç ilişkisini kapsadığı gözden kaçırılarak, yanılgılı gerekçeyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı belirtilerek karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/91 Esas, 2022/184 Karar ve 30.03.2022 tarihli kararı ile özetle; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını süresi içinde davacı temyiz etmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; davalılardan ...’ın yargılama sırasında 04.02.2021 tarihinde vefat ettiğini, davacının yaptığı işler bedelinin bilirkişi raporu ile 4.204.548 TL tespit edildiğini, 87.000,00 TL hariç yapılan bir ödemenin olmadığını, SGK tarafından tutulan tutanakta faaliyet devresi sonunun 27.03.2014 olarak belirlendiğini, fesihnameden sonra da inşaat işinin devam ettiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
TBK’nın 132 inci maddesi, Yargıtay 4/2/1959 tarih ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, karar başlığında ölü kişinin adının yazılmış olması maddi hata olup, her zaman mahallinde düzeltilebilecek hususlardan olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
17.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalılara verilmesine,
Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.