Logo

6. Hukuk Dairesi2022/4998 E. 2023/4304 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir hükmün ardından bulunan yeni bir belgeyle yargılamanın iadesi talep edilip edilemeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan fesih sözleşmesini geçersiz kıldığı iddia edilen yeni belgenin, yargılama aşamasında davacı tarafından ileri sürülmemiş olması ve belgenin elde edilememesine ilişkin mücbir sebep iddiasının da bulunmaması gözetilerek, yargılamanın iadesi talebinin reddine ve direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/862 E., 2022/869 K.

DAVA TARİHİ : 08.12.2015

HÜKÜM/KARAR : Esastan Red

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/14 E., 2022/124 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.12.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz talebinde bulunan davacı asıl Platin Yürek ve vekili Avukat ... gelmiş tebligata rağmen başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davalı yüklenici ... İnşaat ve Turizm San. Ltd. Şti. ile dava dışı arsa malikleri arasında Beyoğlu 21. Noterliğinin 25/03/1998 tarih ve 17007 yevmiye no.lu kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin amacının daha önce davacının da arasında bulunduğu yükleniciler ile olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmiş olması nedeni ile yarım kalan inşaatın tamamlanması olduğu belirtilmiştir. Sözleşmeye göre, 77 adet bağımsız bölüm ve 1 adet dükkan yapılacak olup, yükleniciye 19 adet bağımsız bölüm ve 1 adet dükkan düşmektedir.

2.1. ...- Kutludağ İnşaat ile davalı ... İnş. Ltd. Şti. arasında 14.07.1998 tarihli inşaat yapım sözleşmesi düzenlenmiş olup, ...- Kutludağ İnşaat 25.03.1998 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenici sorumluluğunda bulunan inşaatı anahtar teslimi tamamlayacak, karşılığında iş bedeli olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yükleniciye düşen 17 adet bağımsız bölüm ve 1 adet dükkan ...- Kutludağ İnşaata verilecektir.

2.2. Davacının imzasını kabul ettiği 30.07.2004 tarihli belgeye göre , davacı ile davalı ... İnşaat Ltd. Şti. arasındaki 14.07.1998 tarihli ve 25.03.1998 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu inşaatla ilgili yapılan sözleşmelerin karşılıklı olarak iptal edildiği, davacı ...’in inşaatta herhangi bir alacağı veya ... İnş. Lt. Şti.’nin ...’e vereceği herhangi bir bedel veya gayrimenkul hissesi veya bağımsız bölümün olmadığı, üçüncü şahıslardan gelecek herhangi bir ödeme talebi veya gayrimenkul satış sözleşmesi veya hak talebi muhatabının ... olduğu beyan edilmiştir.

2.3. Davacı tarafından önce 0/12/2011 tarihinde Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/430 Esas sayılı dosyasında, eldeki davaya konu 1 no.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün inşaata ilişkin yükümlülüklerini 14.07.1998 tarihli sözleşmeye göre yerine getirdiği iddiası ile adına tapu iptali ve tescil istemi ile davalı arsa sahipleri ve yükleniciye dava açılmış, bu davada yerel mahkemece 2012/217 Karar sayılı ve 06.11.2012 tarihli karar ile davacı vekilince sunulan 10.01.2012 tarihli cevaba cevap dilekçesinde 30.07.2004 tarihli fesih beyanına ilişkin sözleşme altındaki imzayı doğrulayarak her ne kadar bu belgenin düzenleniş amacının gerçekte sözleşmeyi feshetmek olmadığını, o dönemde ve sonrasında inşaat nedeniyle müvekkilinin bazı kurumlara borcu olması nedeniyle müvekkili aleyhine başlatılan icra takiplerinde 3.kişi olması nedeniyle davalı şirkete haciz ihbarnameleri gönderildiğini, davalı şirketin kendisine haciz ihbarnamesi gelmesini önlemek amacıyla müvekkilinden bu şekilde belgeyi imzalamasını istemesi üzerine müvekkilinin de davalının iyi niyetine güvenerek böyle bir belgeyi imzalamak durumunda kaldığını, kaldı ki bu tarihten sonra da müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirdiği yönündeki açıklamaları değerlendirildiğinde; bu yöndeki iddianın özünde "kanuna karşı hile" mahiyetinde olduğu ve kanuna karşı hile durumunun meydana gelmesine kendi kusuruyla sebep olan tarafın, bunun sonuçlarına katlanmak zorunda olması gerektiği değerlendirilmiş ve bu yöndeki iddialara itibar edilmeyerek davacının kendisinin de doğruladığı fesih sözleşmesinin sonuçlarına katlanması gerektiği, davalı arsa sahipleri bakımından husumet yokluğundan davanın reddine, davalı ... İnş. Ltd. Şti. bakımından ise davanın esastan reddine karar verilmiş, bu karar Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 24.02.2014 tarih ve 2013/7531 Esas, 2014/1262 Karar sayılı düzelterek onama ilamı ile 24.02.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

2.4. Daha sonra davacı,08/12/2015 tarihinde yargılamanın iadesine konu Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/434 Esas sayılı davasını açmış, eldeki davada 1 no.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün kendisine ait olduğunu, taşınmazın ...’e muvazaalı olarak devredildiğini, ...’in yaşı itibarı ile dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün bedelini karşılayacak bir ekonomik durumu olmadığını, bu nedenle 1 no.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün tapusunun iptali ile adına tescilini, mümkün olmaz ise bedelinin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Yerel mahkemenin 2019/258 Karar sayılı ve 15.05.2019 tarihli kararı ile; Davacı her ne kadar davalı ...'e yapılan devrin muvazaalı olduğunu, ...'in böyle değerli bir mülkü edinebilecek bir gelire sahip olmadığını iddia etmiş ise de, bu iddiasını destekleyecek bir delil sunmamış olduğu, tapuya ... ilkesi geçerli olduğundan, aksi ispat edilmediği taktirde 3. kişinin iyiniyetinin esas olduğu, 4. kişi olan davalı ...'e yönelik de kötüniyet iddiasının dinlenilemeyeceği, iyiniyetli kabul edileceği, bu haliyle tapu iptal ve tazminat davasının davalılar ... ve ... açısından reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek bu davalılar açısından davanın reddine karar verilmiş, davalı ... İnşaatt Ltd Şti'ye yöneltilen dava açısından yapılan değerlendirmede ise dava konusu taşınmazın maliki bu şirket olmadığından, son malikinin de davalı ... olduğundan, yukarıda sayılan gerekçelerle iyiniyetli kabul edildiğinden davacının bu davalı yönünden de tapu iptal tescil talebi reddedilmiş, tazminat talebi açısından yapılan değerlendirmede ise davacı her ne kadar davalı ... İnşaat Ltd Şti ile arasında yapılan sözleşme gereği dava konusu bağımsız bölüme hak kazandığını iddia etmiş ise de, dosya arasında bulunan 30.07.2004 tarihli belgede inşaatla ilgili yapılan sözleşmelerin karşılıklı olarak iptal edildiği, tarafların karşılıklı olarak talep edebilecekleri bir bedel veya taşınmazın bulunmadığı hususlarının yazılı olduğu, davacının bu belgede imzasının bulunduğu, davacı bu belgeyi karşı tarafın iyiniyetine güvenerek imzaladığını ve daha sonra inşaatı tamamladığını ve genel iskan belgesini almak suretiyle edimini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini savunmuş ise de, 30.07.2004 tarihli belgede açıkça sözleşmenin feshedildiği, tarafların karşılıklı olarak herhangi bir taleplerinin olmadığı hususunun yazılı olduğu, bu belgede davacı tarafın imzası bulunmakla sonucuna katlanması gerektiği, inşaata devam etmiş olmasının durumu değiştirmeyeceği, belge uyarınca talep hakkının kalmadığı değerlendirilmekle bu davalı açısından da davacının ve temlik alanın taşınmazın güncel rayiç bedelinin tazmin talebinin de reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1034 Esas, 2021/1117 Karar sayılı ve 02.11.2021 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.

2.5. Davacı vekili kesinleşen bu hükme karşı müvekkilinin uzun araştırmalar neticesinde sonradan elde ettiği ve hükme dayanak yapılan 30.07.2004 tarihli fesih belgesini geçersiz kılacak 20.03.2009 tarihli ek protokol nedeni ile yargılamanın iadesini talep etmiştir.

2.6. 20.03.2009 tarihli Protokole Ek Protokol başlıklı belgeye göre,

‘‘ 30/07/2004 tarihli ... tarafından imzalanan, ...’in ... İnş. Ve Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’den hiçbir hak ve alacağı bulunmadığına yönelik taahhütname (protokol) tarafların ortak iradesiyle geçersiz kılınmıştır.

... ile ... İnş. Ve Tur. San. Tic. Ltd. Şti. arasında 14.07.1998 tarihinde akdedilen inşaat yapım sözleşmesinin feshedilmesi söz konusu olmamış, bu sözleşme geçerliliğini korumuştur.

Zaten ... site inşaatında çalışmaya devam etmiş, 2008 yılında site inşaatını tamamlamıştır. Yapı kullanma izin belgesini de alarak siteyi teslim etmiştir.

Bu kapsamda ..., Antalya İli Konyaaltı ilçesi Gürsu mahallesinde bulunan 5333 ada 1 parseldeki 1 nolu bağımsız bölüm olan C Blok dükkan işyerini almaya hak kazanmıştır.’’ ifadelerinin yer aldığı, belgenin altında davalı yüklenici ... İnş. Ltd. Şti’nin kaşesi ve imza olduğu görülmüştür.

2.7. Yargılamanın iadesi sebepleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 375. maddesinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun m. 445) sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka anlatımla, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez ((Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s. 5171).

2.8. Öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 375/1-ç bendinde yer alan “Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” sebebine ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.

2.9. Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Yeni bir belgenin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi sebebi teşkil edebilmesi için, belgenin davanın bakıldığı sırada mevcut olması, hükmü etkileyecek nitelikte olması, belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmesi, belgenin yargılama sırasında bir mücbir sebepten veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması gerekmektedir (Kuru, s. 5176 vd.). Sadece mevcut belgenin sonradan bulunmuş olması vakıası, başlı başına yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemez. Mücbir sebepten maksat, tarafın elinde olmayan ve bütün çabalarına rağmen aşamadığı bir engel ile karşı karşıya kaldığını iddia ve ispat etmelidir.

2.10. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgular ışığında uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargılamanın iadesi talebine konu Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/434 Esas sayılı dava dosyası içeriği incelendiğinde; davacının iddiasını muvazaaya dayandırdığı, davacının sonradan sunduğu 20.03.2009 tarihli belgeye ilişkin bir iddia ve savunmasının bulunmadığı, davacının Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/430 Esas sayılı dosyasında da 14.07.1998 tarihli sözleşmenin feshedilmiş olduğu savunması karşısında da 20.03.2009 tarihli belge hakkında bir beyanda bulunmadığı, netice itibarı ile 20.03.2009 tarihli belgenin sonradan bulunmuş olması vakıası, başlı başına yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemeyeceğinden temyiz incelemesine konu kararda hukuka aykırı bir yan bulunmamıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz eden davacı adli yardım talepli olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davalılar yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.12.2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.