"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2031 E., 2022/1518 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul-Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/211 E., 2021/493 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalı ... bakımından davanın kabulüne, davalı ... bakımından davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki eser sözleşmesi niteliğindeki taahhüt işlerinin ifasının teminatı olarak davacı tarafından davalılara verilen teminat senetlerine dayalı olarak davalılarca protesto çekildiğini ileri sürerek, bahsi geçen teminat senetleri nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının asılsız olduğunu, iddia edilen iş ilişkisine ait sözleşme veya yazılı belge bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, talebe konu senetlerin malen ya da nakden ödeme kaydını içermedikleri, senet metninde teminat senedi olduklarına dair ibare bulunmadığı, iddiasını ispat yükü altında olan davacının davasını ispat edemediği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin 05.04.2016 tarihli celse beyanı ile senetlerin düzenlenme nedenini talil ettiği ve bu nedenle ispat yükünü üzerine aldığı, önce senetleri ev satışına dayandırdığı akabinde böyle bir satış bulunmadığını bildirdiği, somut bir sebep gösterilmediğinden son beyanına itibar edilemeyeceği belirtilerek, başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalı ... bakımından davanın kabulüne, davalı ... bakımından davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili; imza altına alınmamış beyana dayalı hüküm kurulamayacağı, ilk ifadelerin temel ilişkiye dair olmayıp tamamen soyut nitelik taşıdığı, talil anlamına gelemeyeceği kaldı ki, çift taraflı talilin söz konusu olduğu durumlarda ispat yükünün yer değiştiremeyeceği, bedel kaydı bulunmayan senetler nedeniyle davalı savunmalarının talil niteliği taşımadığı nedenleriyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafça teminat olarak verildikleri iddia edilen bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.12.2013 tarih, 2013/19-89 E., 2013/1645 K. sayılı ilamı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 04.03.2010 tarih, 2009/5212 E., 2010/2342 K. sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.02.2019 tarih, 2017/19-821 E., 2019/58 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Bonoda yazılı bulunan bedel kaydının hem borçlu hem de alacaklı tarafından talil edilmesi hâlinde ispat yükünün hangi tarafta olduğu hususu da üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bonodaki bedel kaydının her iki tarafça talil edilmesi hâlinde ispat yükü borçlu üzerindedir. Diğer bir ifade ile bu durumda ispat yükü yer değiştirmez. HMK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca borçlunun bononun bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerekir.
Dava konusu bonolarda davacı ... keşideci, davalı ... lehtar olup, ihdas kaydı bulunmamaktadır. Davacı senetlerin teminat olarak verildiğini iddia etmekte ancak bonolar üzerinde bu yönde tanzim edildiklerine ilişkin kayıt ta bulunmamaktadır. Davalı vekili 05.04.2016 tarihli 2. celsede tespit edilen beyanları ile; taraflar arasında dava dilekçesinde ileri sürülen iş ilişkisi bulunmadığını ifade etmiş, yalnızca davacı ile davalı ... arasında bir ev alışverişi olduğunu bildirmiştir. Şu durumda, davaya konu bonolarda alacaklı gerçek kişi olup, senetlerde bedel kaydı yer almadığından, davalının belirtilen savunması senetlerin talili anlamına gelmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı borçlu emre yazılı senetlerden kaynaklanan borcunu ödediğini savunmamış, aksine senetlerin teminat senedi olduklarını (karşılıksız kaldıklarını) ileri sürmüştür. Davacının bu iddiası senet metinlerinden anlaşılamamaktadır. Senetler sebepten mücerret olmakla, davacı iddiasını ispat yükü altında olup bu mükellefiyetini yerine getirememiştir. Bu durumda mahkemece; davacı tarafça ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1-Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.