Logo

6. Hukuk Dairesi2023/117 E. 2024/413 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında imzalanmış bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi sonrası, davalı ile diğer arsa sahipleri arasında yapılan ve davacıya da daire verilmesini öngören sözleşmenin davacıya karşı ihlal edilip edilmediğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya ait arsa payının davalı tarafından ortaklığın giderilmesi yoluyla satın alınması ve davacıya belirli bir süre içinde satış bedelini ödemesi karşılığında daire verilmesinin kararlaştırıldığı, ancak davacının bu bedeli süresi içinde ödeyememesi ve bu durumun davalıdan kaynaklanmaması nedeniyle davalının taahhüdünden kurtulmuş olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.01.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekili Avukat .... ile davalılar vekili Avukat ....'un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... Dağı Mahallesi, 417 ada 24 parselde bulunan 27045 m²'lik taşınmazda 1155/27045 hisse oranında arsa sahibi olduğunu, müvekkili ile dava dışı müteahhit ... arasında ... 8. Noterliğinin 04829 yevmiye numaralı, 24 Şubat 2006 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında imzalanan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi uyarınca müvekkili tarafından ...'a ... 8. Noterliğinin 04828 yevmiye numaralı, 24.02.2006 tarihli vekaletname verildiğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkilinin de hissedar olduğu ... ili, ... ilçesi, ... Dağı Mahallesi, 417 ada 24 parselde bulunan 27045 m²'lik taşınmazın hisseli olması, maliklerin tamamı ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılamamış olması nedeniyle ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/2122 Esas sayılı dosyası ile taşınmaz ile ilgili olarak ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ve taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini, taşınmazın ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/41 satış sayılı dosyasından satışa çıkarıldığını ve satışa bir kısım arsa sahiplerine vekaleten Av. Şemun Yılmaz tarafından katılımın sağlandığını ve taşınmazın tamamının avukat Şemun Yılmaz tarafından satın alındığını, ancak taşınmaz her ne kadar bir kısım arsa sahipleri tarafından satın alınmış olarak görünmekte ise de satış bedelinin, Mahmuz İnşaat’ın sahibi ve yetkilisi ... tarafından yatırıldığını, ancak arsa sahipleri tarafından satın alınmış gibi gösterildiğini, ayrıca bu süreçte ... ile diğer arsa sahipleri arasında kat karşılığı inşaat sözleşmeleri imzalandığını, müteahhit ... ve arsa sahiplerinden ... ve Mümin Yetkin ile ... arasında 26.06.2012 tarihli sözleşme imzalandığını, taşınmazda tevhit ve ifraz işlemleri yapılarak 8870 ada 5 parsel, 8870 ada 6 parsel, 8871 ada 5 Parsel, 8058 ada 4 Parsel ve 7689 ada 6 parsel oluştuğunu, ... ili, ... ilçesi, ... Dağı Mahallesi, 8058 ada 4 Parsel ve 8870 ada 6 parsel sayılı taşınmazlarda kat irtifakı tesis edildiğini ve üzerine binalar yapıldığını, ancak müvekkiline verilmesi gereken 170 m²'lik 5 dairenin verilmediğini, taşınmazın ... tarafından gerçekten satın alınmadığını, arsa sahibi olarak sözleşme yapmayan arsa sahiplerine ait payların satın alınarak, üzerine taşınmaz inşa edilmesi amacıyla ortaklığın giderilmesi yoluna gidildiğini, mahkemeye sunulan belgeler ve satış dosyası incelendiğinde de anlaşılacağı üzere, işbu ilişkide müvekkilinin arsa sahibi olarak inanan, davalı ...'ın ise inanılan olduğunu, müvekkiline dairelerin teslim edilmesi gerekirken, davalı tarafın müvekkiline verilmesi gereken daireleri vermediğini, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/41 satış sayılı dosyasından gelen paranın müvekkili hesabına yatırıldığını, ancak müvekkilinin bu parayı almadığını, söz konusu miktar üzerine mahkemeler tarafından haciz konulduğunu, yani müvekkili hesabına yatan kısımla ilgili olarak ödenmiş bir paranın bulunmadığını, müvekkilinin hesabına yatan parayı mahkemeye depo etmeye hazır olduğunu ileri sürerek, öncelikle taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, ... İli, ... ilçesi, ... Dağı Mah. 8870 Ada, 6 Parsel sayılı taşınmazda bulunan A Blok 1. Kat 1 numaralı bağımsız bölüm, A Blok 2. Kat 3 numaralı bağımsız bölüm, 5. kat 9 numaralı bağımsız bölüm, A Blok 9. Kat 17 numaralı bağımsız bölüm, A Blok 10. kat 19 numaralı bağımsız bölüm nolu taşınmazların tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya tescilini, mümkün olmaması halinde terditli olarak taşınmazların bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında dava konusu 9 numaralı bağımsız bölüm dışındaki taşınmazlar, davalı tarafça dava dışı üçüncü kişilere devredildiğinden anılan taşınmazlara yönelik davaya bedel davası olarak devam edildiği anlaşılmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı ... arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ... 8. Noterliğinin 16357 yevmiye no.lu işlemi ile 11/04/2012 tarihinde feshedildiğini, taşınmazın açık ihale usulü ile 24/01/2014 tarihinde satıldığını ve davacının hissesine düşen paranın hesaba yatırıldığını, müvekkillerinin bu süreçlerin hiçbirisinde bu arsayla bağ ve ilişkisinin olmadığını, zamanaşamı ve hak düşürücü süre yönünden itirazlarının bulunduğunu, dava konusu sözleşmelerde zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin 5 yıl olduğunu, sözleşmenin noter aracılığıyla feshedildiğini, davacının feshedilmiş ve müvekkilinin imzasını taşımayan bir kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının müvekkiline karşı husumet yönlendirmesinin mümkün olmayacağını, davacının kendisinin taraf olmadığı bir sözleşmeye dayanarak kendi lehine hak elde etmeye çalıştığını, davacının kendince bir inanç sözleşmesi bulunduğu iddiasıyla davasını haklı kılma çabası içerisinde olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "taraflar arasında sözleşmesel ilişki bulunmadığı, ayrıca davacının anılan taşınmazdaki hissesini 05.05.2014 tarihinde sattığı, davalı ile sözleşme imzalamayan arsa sahiplerinin bulunduğu, bu nedenle ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı ve davalı taraf ile sözleşmesi bulunmayan arsa sahiplerinin hisselerini davalı tarafın satın aldığı, bu hisselere davalı tarafın ödediği bedelin 1,5 yıl içerisinde arsa sahipleri tarafından davalı tarafa ödenmesi halinde bu kimselere dairelerini vereceğini, davalı tarafın taahhüt ettiği ve bu arsa sahiplerinden birisinin de davacı olduğu, davalı ...'ın da imzasının bulunduğu 26.06.2012 tarihli belgenin yazılı delil başlangıcı olarak kabulü ile tanıkların dinlendiği, belge içeriğinin de tanık beyanları ile uyumlu olduğu, ancak hem tanık beyanlarına hem de belge içeriğine göre, davalı tarafça ödenen hisse bedelinin, arsa sahipleri tarafından 1,5 yıl içerisinde davalı tarafa ödenmesi halinde dairelerin verileceğinin davalı tarafça taahhüt edildiği anlaşılmış olup, hem belgenin düzenlendiği hem de satışın gerçekleştiği tarihten itibaren 1,5 yıl içinde davacı arsa sahibince davalı tarafça hisse için ödenen ihale sonucu satış bedelini davalı tarafa ödenmediği, davalı tarafça ödenen ihale satış bedelinin davalı tarafa davacı tarafça ödenmediğinin, davacı tarafın da kabulünde olduğu, davacı taraf ortaklığın giderilmesi sonucunda ihale yoluyla hissesi satıldıktan sonra satış bedelinin hesabından, ... 5. ve 8. Asliye Hukuk Mahkemelerinden aleyhine verilen ihtiyati hacizler nedeniyle çekilemediğini ve paranın kendisine ödenmediğini, dolayısıyla 1,5 yıllık sürenin de başlamadığını iddia etmiş ise de, ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/234 Esas sayılı dosyası ile ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/346 Esas dosyasında davalı tarafın taraf olmadığı, bu dosyalarda davacının taraf olduğu, paranın davacı tarafından çekilememesinin nedeninin davalı taraftan kaynaklanmadığı, davacının kendisinden kaynakladığı anlaşıldığından, 1,5 yıllık sürenin henüz başlamadığına yönelik iddiaya değer verilmemiş, dava tarihi itibariyle 1,5 yıllık süre de dolmuş olup, davacı tarafın bedeli depo etmeye yönelik talebinin de reddine karar verilmiş ve davalı tarafın 1,5 yıllık sürenin dolması nedeniyle taahhüdünden kurtulduğu kabul edilmiş, davacı tarafın süresinde bedeli davalı tarafa ödememesi nedeniyle, davalı taraftan hak iddia etmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece taraflar arasında inançlı işlem bulunduğu kabul edilmiş olmasına rağmen sözleşmede kararlaştırılan 1,5 yıllık sürenin dolması sebebiyle davalının taahhüdünden kurtulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilen 26.06.2012 tarihli belgede her ne kadar arsa sahipleri adına mahkemeye yatan paranın 1,5 yıl içerisinde getirildiği şeklindeki ibare yer almakta ise de, sözleşmede yer alan bu ibarenin müvekkili açısından bağlayıcı olmasının mümkün olmadığını, öncelikle müvekkili ile inanılan ... arasında her ne kadar 5 adet daire verileceği konusunda mutabık kalınmışsa da müvekkiline verilecek daireler açısından 1,5 yıllık bu sürenin geçerli olmasının söz konusu olmadığını, Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere, inanç sözleşmelerinde borcun ödenmesi amacıyla vade belirlenmesinin Borçlar Kanununa ve Medeni Kanununa açıkça aykırı olup sözleşme serbestisi kuralına dayanılamayacağını, somut olayda müvekkilinin de hissesi bulunan taşınmazın bir kısım arsa sahipleri sözleşme yapmaya yanaşmadığından ortaklığın giderilmesi davası sonucu satışa çıkarıldığını, davalı ...'ın satış bedelinin 1,5 yıl içerisinde getirilmesi durumunda 225 m²'ye 1 daire vereceğini belirttiğini, müvekkilinin hissesine 5 adet daire tekabül ettiğini, tanık ...'nın da ifade ettiği üzere davalının ilk başlarda müvekkiline dairesini vereceğini belirttiğini ancak daha sonra müvekkilinin parayı ödeyip dairelerini almak istediğini söyleyince, daire bedellerinin arttığını müvekkiline dairesini veremeyeceğini belirttiğini, böylece davalının sözde paranın zamanında ödenmediği iddiasıyla çok düşük bir bedel ödeyerek yok pahasına müvekkilinin arsasını ele geçirdiğini ve iade etmediğini, kaldı ki 1,5 yıllık süre şartının müvekkili tarafından kabul edilmediğini, yine davalı tarafından söz konusu şartın müvekkili tarafından kabul edildiğine ilişkin herhangi bir delil de sunulmadığını, sözleşmede yer alan hükmün tarafları bağlamayacağı gözetilerek davacının davalıya borcu olup olmadığı belirlenerek, borcu varsa belirlenen tutarın mahkeme veznesine depo edilmesi için süre verilmesi ve belirlenen tutar depo edildikten sonra davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece depo taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararından inançlı işlem bulunduğunun tespitinin yapıldığının doğrudan anlaşılmasa da; dolaylı yoldan bu sonuca ulaşılması durumunda da taraflar arasında inançlı işlem bulunmadığından hükmün bu kapsamda hatalı olduğunu, davanın reddine karar verilmiş olmakla beraber hükmün vekalet ücreti bakımından infazında kesinleşme yönüyle ayrılık bulunduğunu, bu nedenle davanın reddine ilişkin hükmün dava konusu olan 5 ayrı taşınmazın her biri bakımından ayrı ayrı kurulmasını talep ettiklerini, taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceğini, ancak tazminat talepli davalara ilişkin kararların kesinleşmeden icrasının mümkün olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...Davacı eldeki davada, dava dışı yüklenici ile arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin davacı ile kardeşleri arasında yaşanan sorunlar nedeniyle feshedilmek zorunda kalındığını; ancak asıl iradenin fesih olmadığını, 12.06.2012 tarihli adi yazılı sözleşme ile taşınmazın davalı tarafça ortaklığın giderilmesi yolu ile satın alınması ve sonrasında yapılacak inşaattan davacıya 5 adet daire verilmesi konusunda davacıda inanç oluşturduğu, aradaki inanç sözleşmesine göre ... ili, ... ilçesi, ... Dağı Mah. 8870 Ada, 6 Parsel sayılı taşınmazda bulunan A Blok 1. kat 1 numaralı bağımsız bölüm, A Blok 2. kat 3 numaralı bağımsız bölüm, 5. kat 9 numaralı bağımsız bölüm, A Blok 9. kat 17 numaralı bağımsız bölüm, A Blok 10. kat 19 numaralı bağımsız bölüm nolu taşınmazların tapularının iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında 9 numaralı bağımsız bölüm dışındaki taşınmazlar davalı tarafça dava dışı üçüncü kişilere devredildiğinden anılan taşınmazlar yönünden davaya alacak davası olarak devam edilmiştir.

Davacı tarafın delil olarak dayandığı 26.06.2012 tarihli "Sözleşme" başlıklı adi yazılı belge incelendiğinde; davalı ... (Mahmuz İnşaat) ile dava dışı ..., ... ve Mümin Yetkin arasında düzenlendiği, içeriğine göre; 417 ada 24 parsel üzerinde arsa sahibi ile 225 m² arsaya karşılık 1 daire verildiği, ..., ... ve Mümin Yetkin aynı oranda ... ile anlaşma yapmış oldukları, işin çözümü için izaleyi şuyu davası açıldığı, sözleşme yapmayan arsa sahiplerinin arsalarını ...'ın satın aldığı, her ne kadar taşınmaz satılsa da , ...'ın satışa konu arsa sahipleri adına mahkemeye yatan para 1,5 yılı içinde getirildiği takdirde 225 m² arsaya 1 daire vermeyi kabul ve taahhüt ettiği, arsa sahiplerine karşı ..., ... ve Mümin Yetkin"in bir sorumluluğu olmadığı düzenlenmiştir.

Bu kapsamda davalı taraf, anılan belgenin davacıyı kapsamadığı, bir an kapsadığı düşünülse dahi davacının mahkeme aracılığı ile hesabına yatan parayı süresi içerisinde davalıya teslim etmediğini savunmuş olmakla, gerçekten de davacının mahkeme aracılığı ile hesabına yatan arsa bedelini davalıya teslim etmediği görülmüştür. Davacı, söz konusu paranın üzerinde hacizler olması nedeniyle davalıya teslim edemediğini, kendisine süre verildiği takdirde parayı depo edeceğini belirtmiş ise de; paranın bulunduğu hesap üzerindeki hacizlerin davacı borçlarından kaynaklandığı, yine davalı taraf süresi içerisinde para kendisine iade edilmediği için 26.06.2012 tarihli belgedeki taahhüdünden kurtulduğu anlaşılmakla, mahkemece benzer gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı tarafın istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, davalı tarafın istinaf başvurusunun ise vekalet ücretine yönelik olduğu, mahkemece reddedilen dava değeri üzerinden tek vekalet ücreti takdir edilmesinde de isabetsizlik olmadığı anlaşıldığından davalı tarafın da istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır"gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepler ile aynı temyiz itirazlarını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, Tapu İptal Tescil, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde belirtilen gerekçelerle temyiz edilmiş ise de, istinaf mahkemesince yapılan ve yukarıda belirtilen değerlendirmeler usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci

fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan

davalılara verilmesine,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.