"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/586 E., 2022/832 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl dava kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne
Taraflar arasındaki asıl davada itirazın iptali, birleşen davada alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının genel kurul kararları ile belirlenen borcunu ödemediğini, hakkında başlatılan icra takibine karşı da haksız olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.10.2004 tarihli genel kurulda kararlaştırılan ödentilerden davalıdan asıl dava icra takibi ile talep edilen dışında toplam 17.750,00 TL aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, kooperatif üyesi olmadığını, davacı kooperatif ile müvekkili arasında ibra sözleşmesi yapıldığını, bu nedenle kooperatife karşı herhangi bir borcu kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.10.2006 tarih ve 2006/151 E., 2006/301 K. Sayılı kararı ile kooperatifle ilişiği kesilen ve ibra edilen davalı ortağın ortaklık ödenti ve faizlerinden sorumlu tutulması mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 11. (Kapatılan) Hukuk Dairesi'nin 2006/14528 Esas, 2008/11437 Karar sayılı kararı ile davacı kooperatif genel kurullarında yönetime ibra hususunda yetki verilmediği, yönetimce bir kısım ortaklarca imzalanan "ibraname" başlıklı belgelerin genel kurulca tasvip gördüğü yolunda karar alınmadığı, denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak 16.11.2004 tarihli genel kurulda alınan karara konu borcun kaynağının belirlenmesi ve bu ödemeyi gerekli kılan borcun davalının ortaklıktan ayrılmasından önceki döneme ait olması halinde davalının ibraname uyarınca kooperatife ödediği 25.500,00 TL'nin 20.11.2004 tarihine taşınarak güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığının irdelenip davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı ve ayrılan ortakların ibranameye konu ödemeleri dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra alacak davasına konu edilen borçtan dolayı davalının sorumluluğunun varlığı ve niceliğine dair karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının temyiz itirazları reddedilerek kararın davacı kooperatif yararına bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 21.12.2011 tarih, 2009/9 E., 2011/401 K. Sayılı kararı ile 26.06.2004 tarihli genel kurul gündeminde ortakların ibralarına ilişkin bir madde yer almadığından ibra işleminin kabulüne ilişkin bir genel kurul kararının bulunmadığı, bu işlemin genel kurulda müzakere edilmediği, bu nedenle ibra işleminin geçerli olmadığı, ibralarına karar verilen ortakların ortaklık statüsünün devam ettiği, bu ortaklara tahsis edilen konutlar dışında başka konut kalmamasına rağmen başka şahısların kooperatife ortak olarak alınması ve bu kişilerin katılımıyla yapılan dava konusu alacakların bir kısmının kaynağını teşkil eden 16.10.2004 tarihli genel kurul ve müteakip yıllarda yapılan genel kurulların kanuna ve usule uygun şekilde toplanmaması ve karar alınmamış olması nedeniyle yok hükmünde oldukları, bu genel kurullarda ihdas edilen borçların davalıdan istenmesinin mümkün olmadığı, buna karşılık yoklukla malul olmayan önceki genel kurullarda kararlaştırılan aidatlardan dolayı davalının sorumluluğunun devam ettiği ve takip tarihi itibariyle davalının davacı kooperatife 7.112,50 TL asıl alacak ve 4.442,96 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 11.555,46 TL borcunun bulunduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 23. (Kapatılan) Hukuk Dairesi'nin 2012/1895 Esas, 2012/5582 Karar sayılı kararı ile asıl davadaki talebin bir kısmının dayanağı olan 26.06.2004 tarihli genel kurul ve yine asıl davadaki talebin diğer bir kısmı ile birleşen davadaki talebin tamamının temelini oluşturan 16.10.2004 tarihli genel kurul kararlarının yokluk ile malül olduğunun tespitine ilişkin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 2010/62 esas ve 2010/378 karar sayılı hükmün henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, mahkemece bu davanın sonucu beklenmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin temyiz itirazları incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamında belirtilen 2018/650 Esas sayılı dosyasında davanın reddine karar verildiği kesinleştiği, kooperatif tarafından birçok ortağa karşı açılmış benzer davalar bulunduğu, usul ekonomisi ilkesi gereği 2014/591 esas sayılı dosyasında alınan raporun hükme elverişli bulunduğu, raporda, tüm üyeler tarafından ödenen 25.000,00-TL ödemelerin düşülmesinden sonra kooperatif borçlarının toplam 797.929,00-TL olduğu ve her bir üyeye düşen tutarın 37.997,00-TL olduğu tespit edildiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce doğduğunu ve YİBBGK 2020/2 E, 2021/3K. İle de kooperatifler tacir kabul edildiklerinden TBK'nın 88 ve 120 nci maddeleri sınırlamaların tacirlere uygulanamayacağı nazara alınarak takip konusu alacağa takip tarihine kadar ve takip sonrasında genel kurulda kararlaştırılan %10 faiz oranı belirlenmesini birleşen dava yönünden alacağın aylık %10 faizi ile tahsile karar verilmesi gerektiğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, kararın bu yönlerden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; son celse mazeret dilekçesi sunduğunu ekinde sağlık raporu bulunduğunu, mahkemenin mazereti değerlendirmeden davayı bitirdiğini, 27.11.2022 tarihli uzman görüşünü mahkemeye sunduklarını mahkemenin olumlu olumsuz değerlendirme yapmadığını, mahkeme davacının usulsüz ve nizalı defterlerine dayanarak karar verdiğini, hakimin ve bilirkişinin reddine yönelik taleplerinin kabul edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, ticari defterlerin mahkemeye ibraz edilmesinin zorunlu olduğunu, ceza yargılamalarında sunulan bilirkişi raporlarında kooperatife ait ticari defterlerin kanun hükümlerine uygun tutulmadığının tespit edildiğini, sahibi lehine delil niteliğini haiz olmadığını, bu tespit ile 31.08.2022 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler birbiriyle çeliştiğini, davacının iddiasına dayanak defterler dosyaya yıllardır ibraz edilmemişken mahkemece resmi olmayan bilgisayar çıktıları üzerinden muhasebeci bürosunda borç yaratılmasına göz yumulduğunu, 19.09.2022 tarihli dilekçesi ve eklerine göre araştırma yapılmaması hukuka aykırı olduğunu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, ceza mahkemesinde kooperatif yöneticilerinin Perspektif şirketine gecikme olmamasına rağmen hukuka aykırı olarak gecikme tazminatı adı altında ödemeler yapıldığını ve görevlerini kötüye kullandıklarını tespit ettiğini, hükme esas alınan raporda bu şirkete ödenmesi gereken gecikme tazminatları hesaplamaya eklendiğini, müvekkilinin kendi dairesinin eksik inşaat işlerini tamamlarken bizzat yaptığı masraflar davacı kooperatif yerine ödediği vergi ve sgk borçları gibi kalemlerin değerlendirmeye alınmadığını, bunlara ait makbuz ve belgelerin yargılama esnasında dosyaya ibraz edildiğini, ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporuna mahkemece itibar edilmemesi sebebinin açıklanmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Davacı kooperatifin inşaatlarının bitmesi üzerine tapuların ve ibraname adı altında belgelerin düzenlenerek ortaklara verildiği, istifalarının kooperatifçe kabul gördüğü ancak 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil her bir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren taksitler halinde toplam 24.000,00 TL ödemesi yönünde karar alınması üzerine iş bu davaların açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Ortaklıktan ayrılanlara verilen ibraname adı altındaki belgeyi düzenleme konusunda kooperatifin genel kurullarında yönetime bu konuda bir yetki verilmediği, yönetimce bir kısım ortaklarla imzalanan "İbraname" başlıklı belgeler ve bu belgeler içeriği doğrultusunda sonradan icra edilen işlemlerin icazet anlamında genel kurulca tasvip gördüğü yolunda karar alınmadığı anlaşılmaktadır.
3. Bu dosyada ve emsal dosyalarda davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında alınan karara konu borcun kaynağının belirlenmesi ve ibranamenin davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı hususunun tespiti için kararın bozulmasına karar verilmiştir.
4. Mahkemece bozmaya uyularak dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup alınan ilk raporda kooperatifin defter ve belgeleri incelenmiş alacakların borçları fazlasıyla karşıladığı tespit edilmiştir. Rapora itirazlar üzerine alınan ikinci raporda davalının kooperatiften ayrıldığı tarihte bilanço ve kayıtlarda yer alan borç ile 16.10.2004 tarihinde yapılan genel kurulda kararlaştırılan ödentiye esas borcun aynı olduğu, toplam güncel borcunun 478.513,94 TL olduğu, 21 ortağın kişi başına düşen miktarın 22.786,33 TL olup ibralaşma itibariyle kararlaştırılan üye başına 25.500 TL ödentinin bile bu borcun tamamını karşıladığını tespit edilmiştir. Her iki raporda ibranamenin ortaklıktan ayrılan üyenin kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıttığı bozmaya uygun olarak tespit edilmiştir.
5. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler (281/1). Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir (281/2). Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir (281/3) Bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu ve bu çelişkinin giderilmesi teknik bilgiyi gerektirdiği takdirde, hakim bu çelişkiyi giderecek rapor almalıdır. Somut olayda dosyadaki raporlar arasında çelişki bulunmadığı ve birbirini teyit eden iki rapor bulunduğu halde emsal dosyada üçüncü heyetten alınan raporun taraflara tebliğ edilerek hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Dosyada bulunan her iki raporda yapılan tespitlere göre ibranamenin davalı ortaklıktan ayrılan üyenin kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıttığı usulünce belirlenmiş olup talep edilen ödentilerin inşaat maliyeti ile ilgili olmadığı üyelerden ibraname ile tahsil edilen bedellerin ilgili yerlere zamanında ödenmediği, yüklenici ile yapılan protokoller uyarınca ödenmesine karar verilen ceza-i şart ve faiz alacaklarına ilişkin olduğu da anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
6. Bozma sebeplerine göre davacı vekilinin temyiz sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.