"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/341 E., 2023/43 K.
BİRLEŞEN ANKARA 25. AHM DOSYASI
KARAR : Asıl Davanın Kabulü, Birleşen Davanın Husumet Yokluğundan Reddine
KARAR : Kısmen Kabul
1- Asıl dava ve birleşen dava düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, yüklenici tarafından açılan asıl dava ifa imkansızlığı sebebiyle sözleşmenin feshi ile sözleşme nedeniyle arsa sahibine ödenen paranın istirdatı talebine, arsa sahibi tarafından yüklenici adi ortaklık aleyhine açılıp birleşen dava uğranılan zarar karşılığı maddi tazminat istemine ilişkindir.
2-Mahkemece verilen ilk kararda, taraflar arasında daha önce görülen davada, sözleşmenin ayakta olduğunun tespit edildiği ve kararın kesinleştiği, arsa sahibinin başka bir yüklenici ile sözleşme yapması nedeniyle, davacı yüklenicinin fesih talep etmekte haklı olduğu, davacının edimini yerine getirmesinin artık imkansız olduğu, sözleşme gereğince davalıya banka havalesi yoluyla 505.000,00 Türk Lirası ödendiği gerekçesiyle, sözleşmenin ifa imkansızlığı nedeniyle geriye doğru feshedildiğinin ve bu fesihte davacının haklı olduğunun tespitine, 505.000,00 Türk Lirası'nın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
3- Mahkeme kararına karşı, taraf vekilleri tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 15.06.2017 tarih ve 2015/7495 E., 2017/1825 K. sayılı ilamı ile; tarafların sair temyiz itirazları reddedilerek, sözleşmenin uygulanmasının imkansız hale geldiği, tarafların sözleşme uyarınca birbirlerine verdiklerini talep edebilecekleri, bu durumda davalıya ödendiği bildirilen 300.000,00 Euro'nun davalıdan tahsiline karar vermek gerekirken, banka dekontlarında belirtilen miktarın tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
4- Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
5- Mahkemenin ikinci kararına karşı, taraf vekillerince temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairemizin (Kapatılan 15. Hukuk Dairesi) 06.07.2020 tarih ve 2020/725 E., 2020/2079 K. sayılı ilamı ile; asıl davada tarafların sair temyiz istemleri reddedilmiş, davacının talebi ile TBK’nın 99/III. maddesi ile 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi dikkate alınmaksızın asıl davada hüküm kurulmasının doğru olmadığı, birleşen dava yönünden ise adi ortaklığı oluşturan İlerleyen Yapı İnş. Taah. Gıda Tur. Eğitim Hizm. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve İnta Müh. Mim. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili olarak asıl davayı açan ve adi ortaklığı oluşturan her iki şirketin Ankara 63. Noterliği’nde düzenlenen 24.06.2011 gün 14296 yevmiye no.lu vekâletnamesine göre avukatı olan ... birleşen davaya karşı usul ve esas yönünden cevap dilekçesi vermek suretiyle davaya katıldığı ve bu surette taraf teşkili sağlandığından mahkemece husumet itirazı reddedilip birleşen davanın esası incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
6- Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; birleşen davanın tefrik edilmesine karar verilmiş, asıl dava yönünden sözleşmenin feshi nedeni ile sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya verilen 300.000,00 Euro alacağın 20/11/2007 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/A maddesine göre devlet bankalarınca Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan değişen oranlardaki en yüksek faiz oranı ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Türk lirası karşılığının davalıdan alınarak asıl dava davacısına ödenmesine karar verilmiştir.
7- Karara karşı asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili tarafından süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Kamu düzenine aykırılık halleri ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olduğu bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken imkân olmadığı, kararın dayandığı gerektirici sebepler ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetildiğinde asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcın temyiz eden ...'den alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.