Logo

6. Hukuk Dairesi2023/3293 E. 2024/4554 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesine dayalı iş bedeli alacağı davasında, yüklenicinin ruhsat alma yükümlülüğünü ihlal edip etmediği ve iş bedelini talep etme hakkının bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yüklenicinin, sözleşme konusu yapıların ruhsata tabi olmadığını bilmemesinin ve bu hususta özen yükümlülüğünü ihlal etmediğinin anlaşılması, ayrıca benzer alanda faaliyet gösteren davalı iş sahibinin de aynı hususu bilmemesinin gözetilmesiyle, davacı yüklenicinin iş bedelini talep etme hakkının bulunduğu değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/797 E., 2023/721 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2014/1258 E., 2019/1090 K.

Taraflar arasındaki, eser sözleşmesine dayalı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli edilen günde davacı vekili Avukat ..... ile davalı vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, inşaat projelerinin hazırlanması ve ilgili kurumlara sunulması işini konu alan sözleşme düzenlendiğini, edimini yerine getiren davacı yüklenicinin, davalıdan 1.014.917,04 TL alacağı bulunduğunu ileri sürerek, anılan meblağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yüklenicinin tek yükümlülüğünün projeleri hazırlamak olmadığını, ruhsat almakla da yükümlü olduğu, davacının bu yükümlülüğünü tam olarak ifa etmediğini, bir kısım yapıların Belediye Encümen kararıyla, yapı kullanma izin belgesi alınmış yapılardan sayıldığını, ruhsat alınmayan bu yapılara ilişkin olarak davacıya ödeme yapılamayacağı, projelerini teslim ederek ruhsatını aldığı bir kısım yapılara ilişkin iş bedelinin davacıya ödendiğini, başkaca bir alacağı kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmeye 64 adet binanın konu edildiği, davacı tarafın bu binalara ilişkin projeleri hazırlayarak ilgili belediyeye sunduğu, belediye ile davalı iş sahibi arasındaki bazı binaların ruhsata tabi olmayacağına dair uyuşmazlığın, davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, nitekim imar para cezası ödenen 17 adet binanın ruhsatının da belediye tarafından verildiği, diğer binaların ruhsatlarının ise bu binalar için kesilen idari para cezasına karşı açılan davaların sonucuna bağlandığı, bu davaların da ruhsatlara ilişkin olmayıp tahakkuk ettirilen imar para cezalarına ilişkin olduğu, davacının sözleşme ile üstlendiği tüm edimlerini yerine getirdiği, ruhsatların davacının sözleşmeye aykırı eylemi nedeniyle alınamadığı hususlarının davalı tarafça kanıtlanamadığı, para cezalarının ödenip ödenmemesi veya dava konusu yapılması hususunun davalıya ait bir tercih olduğu, bu hususun neticesinin davacıya yüklenemeyeceği, davacının iş bedeline hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 764.464,85 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince; davacı yüklenicinin, sözleşmeye konu 64 adet yapı ile ilgili mimari projeleri hazırlayıp belediyeye sunmasıyla birlikte iş bedeline hak kazandığı düşünülebilir ise de, dava konusu taşınmazların 2981 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi ve ilgili yönetmelik uyarınca, yapı kullanma izin belgesi alınmış yapılardan sayıldığı, dolayısıyla bu yapılar için yapı ruhsatı alınmasına da gerek bulunmadığı, TBK'nın 471, 472 (818 sayılı BK'nın 356, 357) maddeleri hükümleri uyarınca, edimini özen ve sadakatle ifa etmekle yükümlü olan davacı yüklenicinin, bu durumu davalı iş sahibine bildirmesi gerektiği, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının, iş bedelini talep edemeyeceği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı, davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;

Dava, eser sözleşmesine dayalı bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) “Müteahhidin borçları” başlıklı 356. maddesi ile bu maddenin TBK’daki karşılığı olan 471. maddesinde düzenlenen hüküm uyarınca yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) “Tacir olmanın hükümleri”ni düzenleyen 20/2. maddesine göre yüklenici, basiretli bir tacir, iş adamı ve işinin ehli bir teknik adam gibi davranıp, eser sözleşmesi ilişkisine girerek bir işi üstlenirken ekonomik gücünü, ekipmanını ve uzmanlığını en iyi biçimde değerlendirip, yeterli görmemesi durumunda o işi üstlenmekten kaçınmak zorundadır. Aksi hâlde, bunun sonuçlarına katlanır ve meydana gelen zarardan sorumlu tutulur.

Yüklenicinin özen ve sadakat borcu, benzer işi üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara göre belirlenir. Yüklenici edimini bu kurallara uygun olarak ifa etmiş ise ve ifa sürecinde sergilediği davranış, bu kurallar dikkate alındığında normal bir davranış olarak kabul ediliyorsa, yüklenicinin özen ve sadakat borcuna uygun davrandığı kabul edilir. Dolayısıyla, her uyuşmazlıkta somut olayın özelliklerine göre bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Somut olayda, taraflar arasında 06.04.2007 tarihli mülkiyeti dava dışı İsdemir A.Ş.’ye ait olan fabrikalar sahasında yapılacak çeşitli tesis inşaatları için gerekli etüd, proje, mühendislik ve ruhsat alma hizmetlerinin yapılması işini konu olan sözleşme düzenlenmiştir. Bu sözleşme, yüklenicinin edimleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, konusu itibariyle eser sözleşmesi niteliğindedir.

Dosya kapsamında, davacı yüklenicinin bu sözleşme uyarınca, 64 adet yapıya ilişkin tüm inşaat projelerini hazırladığı, bu projelerin ilgili belediyeye sunulduğu, belediye tarafından daha önce imar para cezası kesilen 17 adet yapıya ilişkin para cezalarının yapı sahibi tarafından ödenmesi üzerine yapı ruhsatlarının verildiği, imar para cezası ödenmeyen diğer yapılara ilişkin idari yargıda açılan davaların sonuçlanmasının beklendiği, bu davalar sonucunda, söz konusu yapılara ruhsat alınmasına gerek olmadığı tespit edilerek imar para cezalarının iptal edildiği, belediye encümenin 12.10.2012 ve 18.10.2012 tarihli toplantılarında da bu sahada inşa edilmiş bir kısım yapılar hakkında yapı ruhsatı alınmasına gerek olmadığına dair kararlar alındığı anlaşılmıştır.

Bölge Adliye Mahkemesince, davacı yüklenicinin, özen ve sadakat yükümlüğünün gereği basiretli bir yüklenici gibi davranarak, bu yapıların ruhsata tabi olmadığını, davacı iş sahibine bildirmesi gerektiği, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının, iş bedeli talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Söz konusu yapıların, 1970’li yıllarda kamu idareleri tarafından inşa edildiği, özelleştirme sonrası ilgili belediye tarafından yapı ruhsatları bulunmadığı gerekçesiyle imar para cezaları kesildiği ve tarafların bunun üzerine inşaat ruhsatlarının alınması amacıyla bu sözleşmeyi düzenledikleri görülmüştür.

Bölge Adliye Mahkemesince, inşaat projeleri ile ilgili mühendislik ve danışmanlık hizmet veren davacı şirketin bu yapıların ruhsata tabi yapılardan olmadığını bilmesi gerektiği sonucuna varılmış ise de, davalı iş sahibi şirket de aynı alanda faaliyet göstermektedir. Davalı iş sahibi şirket, dava dışı mülkiyet sahibi İsdemir A.Ş. ile yaptığı ayrı bir sözleşme ile bu işi üstlenmiş ve alt yüklenici olarak davacı şirkete vermiştir. Bu yapıların 1970’li yıllarda kamu idaresi tarafından inşa edilmesi nedeniyle ruhsata tabi olmadığını, sözleşme tarihinde aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirketin de bilmediği anlaşılmaktadır. Bunun da ötesinde, yapı ruhsatı vermekle yetkili olan belediye de yapıların bu niteliğini bilmeden imar para cezaları uygulamıştır. Nihayetinde idari yargı süreçleri sonucunda bu durum açıklığa kavuşmuştur. Sonuç olarak, somut olayda, davalı iş sahibi şirket davacı yüklenici şirketten, sözleşme konusu yapıların tarihsel sürecini ve buna bağlı olarak ruhsata tabi olup olmadığını bilmesini bekleyemez.

Bu durumda, davacı şirketin, dava konusu bakiye iş bedeline hak kazandığının kabulü ile ilk derece yargılaması sırasında alınan ve hükme elverişli bulunan 30.04.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda tespit edilen 764.464,85 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA, Dairemizdeki duruşmada vekili hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03.12.2024 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.