"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/151 E., 2021/1074 K.
Ltd. Şti. vekili Avukat ...
DAVALILAR : 1-Amerika Birleşik Devletleri vekili Avukat ...
2-... vekili Avukat ...
3- ... Yatırım A.Ş.
DAVA TARİHİ : 25.06.2009
HÜKÜM/KARAR : Davacının Tazminat Talebinin Kısmen Kabulüne, davalı ABD yönünden
Reddine
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne, davalı ABD yönünden reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... vekilince duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.06.2022 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalılar ... vekili Avukat ... ve davalı Amerika Birleşik Devletleri vekili Avukat ... geldi. Tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşılmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... İş ortaklığının taraflarca 15/12/2005 tarihinde imzalanan sözleşme ile kurulduğunu, ortaklığın kuruluş amacının Amerikan Ordusunun Amerikan Bütçesi ile İncirlik Hava alanı içerisinde kendilerine ait bölümde yaptıracakları ... "Eagle Housing" İncirlik AB-Turkey diye adlandırılmış olan ...numaralı proje olup, bu projeye ...-... şirketlerinin beraberce iş ortaklığı sözleşmesine uygun olarak tek bir teklif vererek taahhütte bulunduklarını, zaten sözleşmenin 1. maddesinde de iş ortaklığının konusu olarak bu hususu belirtiklerini, bu sözleşme Adana İncirlik Beldesi ... Paşa Mah.'de yapılacak olan 100 adet dubleks villanın inşaatı için düzenlenmiş olup, işin yapılacağı ve sözleşme ediminin yerine getirileceği yerin Adana olduğunu, iş ortaklığının pilot firmasının ... olduğu, davalı ...' ın ise proje müdürü olduğunu, davalı ... İnşaat A.Ş ile ...'ın taraflar arasındaki sözleşmeye ve kanuna aykırı işlemler yaptığını, bu nedenle sözleşmenin fesih edilmesine yol açtıklarını, davalı Amerikan hükümeti tarafından haksız şekilde son hak edişleri ödenmeyerek işin yavaşlaması sağlanıp, arkasından yavaşlama bahanesiyle sözleşmenin feshedildiğini, davacı müvekkilinin zarara uğratıldığını, müvekkilinin 13 bent halinde sayılan 35.463.628,00 TL miktarındaki zararının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.000,00 TL'sinin her zarar kalemi için doğuşu tarihinden itibaren sözleşmeye göre hesaplanacak % 5 faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve 15/12/2009 tarihli dilekçe ile dava konusu taleplerini açıklamış, 02/08/2021 tarihli ıslah dilekçesinde ise dava değerini arttırarak toplam 27.874.490,90 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari alacaklara uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1-Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; ...-... iş ortaklığının taraflarca 15/12/2005 tarihinde imzalanan sözleşme ile kurulduğunu, kendisinin iş ortaklığının proje müdürü olarak görevli olduğunu, zararların doğmasında pilot ortak ... şirketinin doğrudan ve birinci derecede sorumlu olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edilmesine ve davacının zarara uğramasına davalı pilot firmanın yükümlülüklerine uygun davranmamasının neden olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı ... A.Ş vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunup, davanın Kadıköy Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirttikten sonra, davacının davasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ortaklık devam ederken fesih davasının derdest oluşu karşısında davanın reddinin gerektiğini, bu davanın görülebilmesi için öncelikle Amerika'ya karşı açılan davanın ve davacı yanca taraflarına ikame edilen ortaklığın feshi davasının sonuçlanmasının hukuken zaruri olduğunu, davacı yanın iddialarının hiç birinin gerçek olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
3-Davalı ABD hükümeti vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığını, davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, bu davadaki taleplerin taraflar arasındaki sözleşme gereği uyuşmazlık hallerinde gitmeyi kararlaştırdıkları Amerikan Mahkemesinde ifade edilmiş bulunduğunu, ayrıca görevli ve yetkili Amerika Mahkemesinde görülen davada alınacak kararın davacının buradaki talepleriyle irtibatlı olduğunu, sözleşmenin ihtilaflar bölümünde gerek münferit gerekse bütün itilafların yargılanması ve karara bağlanmasında ABD Silahlı Kuvvetleri Sözleşme Temyiz Kurulu ile Birleşik Devletler Federal Davalar Mahkemesi'nin münhasır yetkili olduğunu kabul ve beyan eder hükmü bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 9. ve 10. maddesi uyarınca davanın Amerika'daki Tahkim Kurulu American Arbitration Association da görülmesi gerektiğini, Türk Mahkemelerinin yetkili ve görevli olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.06.2011 tarih ve 2009/294 Esas, 2011/373 Karar sayılı kararı ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1-İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.
2-Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 24.01.2013 tarih ve 2012/5968 Esas, 2013/331 sayılı kararı ile , "Davacı şirket vekili Av....'nın 14/12/2012 tarihli dilekçesiyle davalılardan ABD hükümeti ile ilgili olarak açtığı davadan vazgeçtiğini beyan ettiğinden ve dilekçe içeriğinde avukatın kimlik tespiti yapılmış olup vekaletnamesinde de davadan feragata yetkisi bulunduğu anlaşıldığından feragat ile ilgili olarak karar verilmek üzere mahkeme kararının davalı ABD Hükümeti yönünden bozulmasına, Davacı Mehmet Erdal Kamışlı (... İnş. Elk. Mak. Tur. Ltd. Şti.) daha önce Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/77 E. Sayılı dosyası ile davalı ... İnş. Ve Tic. Ltd. Şti. Aleyhine iş ortaklığını zarara uğrattığını ileri sürerek adi ortaklığın B.K.'nun 520-541 maddeleri gereğince fesih ve tasfiyesi istemiyle dava açmış, mahkemece 20/04/2006 onay tarihli sözleşmedeki yetki anlaşması esas alınmak suretiyle Kadıköy Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilerek dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar Yargıtay Yüksek 13.H.D.'nce HUMK'un 10.maddesi uyarınca akdin ifa edileceği Adana mahkemelerinin de yetkili olduğu belirtilerek bozulmuş ve bozma sonrası mahkemece verilen karar kesinleşmiştir. Taraflar arasında noterden onaylanan 20/04/2006 tarihli sözleşmenin yürürlüğe konulduğu ve daha önce açılan ve kesinleşen davada da bu sözleşme esas alınarak uyuşmazlık mahkemede çözümlendiğine göre taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşmasının bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, işin esasına girilerek davalı şirket ve Proje Müdürü ... hakkında açılan davanın sonuçlandırılması gerekirken, geçerli bir tahkim koşulunun varlığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı" gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.
B. Karar Düzeltme Kararı
1-Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen ilamına karşı süresi içinde davacı şirketin tasfiye memuru ... tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
2-Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 23.01.2014 tarih ve 2013/4813 esas, 2014/506 karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
1-"Davalı ABD Hükümeti Yönünden; mahkememizin daha önce vermiş olduğu 29/06/2011 tarih 2009/294 E. 2011/373 K. Sayılı mahkememizin görevsizliğine ilişkin ilamın davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 24/01/2013 tarih 2012/5968 E. 2013/3331 K. Sayılı ilamı ile; davalı ABD Hükümeti yönünden "...davacı şirket vekili Av. ... 14/12/2012 tarihli dilekçesi ile davalılardan ABD Hükümeti ile ilgili olarak açtığı davadan vazgeçtiğini beyan ettiğinden ve dilekçe içeriğinde avukatın kimlik tespiti yapılmış olup vekaletnamesinde de davadan feragate yetkisi bulunduğu anlaşıldığından feragat ile ilgili olarak karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması" na karar verilmiştir. Davacı şirketin tasfiye memuru olan ... tarafından davacı şirketin feragat tarihinde tasfiyeye girdiği ve tasfiye memuru tarafından davacı vekiline verilmiş feragat yetkisi olmadığı iddia edilerek karar düzeltme talebinde bulunulmuş ve Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 23/01/2014 tarih 2013/4813 E. 2014/506 K. Sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildikten sonra mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiştir. Mahkememizin 05/06/2014 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı ile; Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmekle artık davalı ABD hükümeti lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan davalı ABD hükümeti hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
2-...-... Adi Ortaklığının Feshi ve Tasfiyesi yönünden; eldeki davada davacının talebi adi ortaklığa koyduğu sermaye ve kar talebi olması nedeniyle bu talebi aynı zamanda adi ortaklığın feshi ve tasfiyesini kapsadığından mahkememizce öncelikle yönetici ortak olan davalı ... İnş. Ve Tic. A.Ş'den hesaplar istenmiş, tarafların tasfiye konusunda anlaşamamaları üzerine adi ortaklığın tasfiyesi için tasfiye memuru olarak Mali Müşavir Bilirkişi ... atanmıştır. Tasfiye memuru tarafından sunulan 16/04/2019 havale tarihli ek adi ortaklık tasfiye raporunda, ortaklığın aktifi olmadığı, gerek ortaklara verilecek pay gerekse borçlulara ödenecek bir bedelin bulunmadığı, adi ortaklıktan alacaklı olanların dava açmak suretiyle alacaklarını ortaklardan talep edebileceği, ortaklığın zarar etmek suretiyle öz varlığını kaybettiği, ortaklıkta, taşınmaz, araç, demirbaş ve stok malların bulunmadığı, iş ortaklığının öz varlığını kaybetmiş olması nedeniyle ortaklara dağıtılacak bir bedelin olmadığı, ...'nın ortaklıktan olan alacağının 0,5347 (... 'nın kira alacağı dahil edilmediğinde 0,4495), ...'ın alacağının ise 0,4653 (...'nın kira alacağı dahil edilmediğinde ise 0,5505) oranına tekabül ettiği belirtilmiştir. Yani adi ortaklık davaya konu projenin gerçekleştirilmesi sırasında tüm öz varlığını yitirerek zarar etmiştir. Ortaklara dağıtacak herhangi bir pay bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkememizce adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.
3-Davacının tazminat talepleri yönünden; davacı, davalıların haksız eylemleri nedeniyle adi ortaklığın tüm öz sermayesini yitirdiğini ve ortaklığın zarar etmesi nedeniyle tazminat talebinde bulunmuştur. Bu durumda davacı ancak adi ortaklığa koyduğu sermaye ve adi ortaklığın gerçekleştireceği proje sonucu elde edebileceği kar payını talep edebilir. ...-... İş Ortaklığı Sözleşmesinde de anlaşılacağı üzere davalı ... İnşaat ve Ticaret A.Ş pilot ortak, diğer davalı ... ise proje müdürüdür. Yönetimde davacının hiçbir yetkisi yoktur. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu davalıların kusurlu ve haksız eylemleri nedeniyle davaya konu projenin başarıya ulaşmadığı ve adi ortaklığın tüm öz sermayesini yitirdiği tespit edildiğinden davacının adi ortaklığa koymuş olduğu 8.539.200,68 TL sermaye ile davaya konu projenin bitirilmiş olması halinde elde edebileceği ve davalıların haksız eylemleri nedeniyle mahrum kaldığı 654.150,00 TL kar payı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki Adi Ortaklık Sözleşmesinin 5/ı-j maddeleri uyarınca, ...-... İş Ortaklığı ile davacı ... İnşaat arasında imzalanan 15/05/2006 tarihli araç makine ve techizat kira mukavelesine göre bilirkişiler tarafından yapılan ve hükme esas alınan rapora göre; davacının iş ortaklığından 3.375.612,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. İş Ortaklığının davalıların haksız eylemleri nedeni ile tüm öz sermayesini yitirmiş olduğu, bu nedenle davalının bu alacağından da mahrum kaldığı anlaşıldığından 3.375.612,00TL nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacının başka bir işten doğan 365.411,34 USD'lik alacağının ABD Hükümeti tarafından yanlışlıkla iş ortaklığı hesabına yatırılması nedeni ile davalı ... A.Ş yönetim kurulu başkanı tarafından bu paranın 528.000,00 TL olarak kendi hesabına aktarılmasını istediği ve 350.000,00 TL'si ... Şubesine, 178.000,00 TL'si ise ... ... Şubesine, ... A.Ş nin hesabına gönderildiği ve halen davalının zimmetinde olduğu anlaşıldığından davacının bu paranın 264.000,00 TL'sini talep etme hakkı olduğu kabul edilerek ve taleple bağlı kalınmak suretiyle 253.093,75 TL'sinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı, ABD hükümeti tarafından 3 yıl süre ile ihalelerden yasaklanması nedeni ile mahrum kaldığı kar talebinde bulunmuştur. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; davalılar tarafından adi ortaklığın kötü yönetilmesi ve ABD hükümetinin haksız eylemleri nedeni ile ABD hükümeti tarafından, Amerikan ordusunun Amerika bütçesiyle İncirlik havaalanı sınırları içinde ve kendine ait bölümde yaptırılacak olan ... numaralı projeye ait sözleşme haksız olarak feshedilmiş ve ABD hükümeti tarafından davacı 3 yıl süre ile ihalelerden haksız olarak yasaklanmıştır. Davacının yasaklı olduğu dönemde nasıl bir performans sergileyeceği, hangi ihalelere gireceği, hangilerini alabileceği ve edimlerini yerine getirerek gelir elde edeceği önceden tahmin edilebilir ve gerçekleşeceği mutlak unsurlar değildir. Zira, bu tür ihalelere pek çok firmanın katıldığı, her ihale için farklı şartnamelerin ön görüldüğü, ticari şirketlerin değişken ekonomik tablolar karşısında farklı performanslar gösterebileceği ve bunların önceden bilinemeyeceği kabul edilerek, açık, net ve belirgin olmayan dönem için varsayımsal hesaba dayalı olarak talep edilen yasaklı dönem zararına ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacının diğer tazminat taleplerinin ise iş ortaklığı nedeni ile mahrum kalınan kar kaybı talebinin içerisinde kaldığı, davacının ayrıca iş ortaklığının borçlarını ödediği iddia ve ispat da edilmediğinden davacının fazlaya ilişkin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir" gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı vekili temyiz dilekçesinde, verilen kısmı ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek ilk bilirkişi raporu gerekse daha sonra alınan tüm bilirkişi raporlarında gerekçesiyle açıklandığı üzere davacı şirketin üç yıl süre ile ihalelerden yasaklanması nedeniyle davalılardan ABD Hükümetinin haksız yere sözleşmeyi feshetmesi sonucu davacı şirketin bundan doğan zararları davalılardan faiziyle birlikte talep etme hakkı olduğunun belirtildiğini, bu nedenle kısmi ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı şirketin diğer tazminat taleplerinin mahkemece iş ortaklığı nedeniyle mahrum kalınan kar kaybı talebinin içerisinde kaldığı ve davacının ayrıca iş ortaklığının borçlarını ödediğini iddia ve ispat edemediği gerekçesiyle reddine karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu taleplerinin kabulü gerektiğine dair dosyada ard arda alınan tüm raporların aksini gösteren herhangi bir yeni rapor ya da delil bulunmadığını, davalı ABD Hükümeti yönünden davanın feragat nedeniyle reddine dair kararın da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.
2-Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, Türk Borçlar Kanununa göre müvekkili ... ile ortaklık arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisine dayandığını, müvekkilinin her iki ortağın çıkarları doğrultusunda iş ortaklığının amacına ulaşması için tüm emek ve bilgi birikimini iş ortaklığına tahsis ettiğini, Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay kontrolünden geçerek kesinleşen 01.04.2015 tarih ve 2010/540 esas, 2015/187 karar sayılı ilamında müvekkilinin iş ortaklığındaki çalışmasında şirkete zarar verecek kusurlu ve ihmalkar bir işleminin olmaması sebebiyle hakkında beraat kararı verildiğini, davacının taleplerini dayandırdığı kötü yönetim iddialarının haksız fiil teşkil edip etmediği hususunun değerlendirilmesi gerektiğini, iş ortaklığı ile davalı ... arasındaki hukuki ilişkinin vekalet olarak nitelendirildiğinde davacının davalı ...'dan olan tazminat talebinin zamanaşımı süresinin beş yıl olduğunun dikkate alınması gerektiğini, davacının uğradığını iddia ettiği zararını somut olarak ispatlayamadığını, müvekkilinin uğranıldığı iddia edilen zarara hangi kusurlu eylemi ile sebebiyet verdiğinin somut bir şekilde ortaya konmadığını sonuç olarak müvekkiline yüklenen kusur ile oluştuğu iddia edilen zarar arasındaki uygun illiyet bağının net ve kesin bir şekilde ispatlanamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Davacı şirket ile ABD hükümeti arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden, davacı ile diğer davalı şirket arasındaki uyuşmazlık ise adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri, 1086 sayılı HUMK'nın 427 ve devamı maddeleri
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve davacının temyiz kapsam ve nedenlerine ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede, Anayasa'nın 141/3. maddesi uyarınca, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır. Dava tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 297/1-c maddesi uyarınca da hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerekir. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir.
3.Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, mahkemece tarafların tüm delilleri açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle davalı ... yönünden kısmen kabulüne karar verildiğinin karara yansıtılması gerekirken gerekçesiz hüküm kurulması, Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen "Hukuk Devleti" ilkesini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde düzenlenen "Hukuki dinlenilme" hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen "Adil Yargılanma" hakkını ihlâl edecektir.
4.YHGK'nın 07.12.2011 tarih 15-708 E, 737 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere, gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re'sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku ders kitabı 6100 sayılı HMK'ya göre yeniden yazılmış, 22 baskı, Ankara 2011, s. 472).
5.Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler.
6.Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince, davalı ...'ın, davacı ile davalı ... İnş ve Tic A.Ş. (... Yatırım A.Ş.)'nın 15.12.2005 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi ile oluşturdukları adi ortaklığın proje müdürü olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece proje müdürü davalı ... ile adi ortaklık arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin ne olduğu açıklanmamıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun adi ortaklık sözleşmelerini düzenleyen 18. bölümünde 629 ve 630. maddelerde yönetici ortakla ilgili hükümlere yer verilmiş olup, mahkemece davalı ... hakkında verilen kararın bu maddeler hükümlerine dayalı olarak mı verildiği, yoksa Borçlar Kanunundaki haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlere mi dayanıldığı veya her ikisine de dayanılıp yarışan haklara göre mi değerlendirme yapıldığı kararın gerekçesinde incelenip açıklanmamıştır.
7.Kararda davalı ...'ın sorumluluğu yönünden "...Davalıların kusurlu ve haksız eylemleri nedeniyle davaya konu projenin başarıya ulaşmadığı" gerekçesine yer verilmiş olup, davalı ... hakkındaki kısmen kabul kararının hangi hukuki sebebe dayandırıldığı, hangi delilin karara dayanak yapıldığı, hangi delilin diğerine neden üstün tutulduğu, davalının kabul edilen alacak kalemleri yönünden kusurlu ve haksız eylemlerinin neler olduğu açıkça ve gerekçeleriyle ortaya konulmamıştır. Mahkeme kararı bu yönden yeterli ve geçerli bir gerekçeyi içermemektedir. Hangi delillere dayanılarak davalı ... hakkında sonuca ulaşıldığı ve karar verildiği açıklanmamıştır. Bu haliyle karar davalı ... hakkında kurulan hüküm bakımından denetlenebilir nitelikte değildir. Davanın niteliğine uygun biçimde kısmen kabul kararının sebepleri açıklanıp ortaya konulmamıştır.
8.Bu nedenlerle davalı ... yönünden temyiz denetimine elverişli, yasal gerekçeyi taşıyan hüküm kurulduğundan söz edilemez.
9.Mahkemece yapılması gereken iş; gerekirse davacıdan açıklama istenip ihtiyaç duyulması halinde HMK'nın 144. maddesi gereğince duruşmada dinlenmek suretiyle, talebi açıklığa kavuşturulduktan sonra talepleri değerlendirilmek suretiyle, kanunun emredici düzenlemesine uygun biçimde, yeterli unsurları ve gerekçeyi içeren, temyiz denetimine elverişli bir karar vermektir. Bu nedenle davalı ... yönünden kurulan hükmün işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin salt bu usuli eksikliğe dayalı olarak bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Yukarıda 1. paragrafta açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Yukarıda diğer paragraflarda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının
kabulü ile kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ... vekilinin diğer
temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine,
Davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine,
Aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.