Logo

6. Hukuk Dairesi2023/491 E. 2024/2548 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Burun estetiği ameliyatı sonrasında istenilen sonucun elde edilememesi nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında, hekimin sorumluluğunun belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Estetik ameliyatın eser sözleşmesi niteliğinde olduğu ve hekimin sonucu taahhüt ettiği, bu nedenle komplikasyon oluşması dışında istenilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediğinin de değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, bilirkişi raporunda bu husus incelenmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1393 E., 2022/3090 K.

DAVALILAR : 1-... Vekili Avukat ...

2... Hastanesi Çevre Sağlık Tesisleri Ltd. Şti. Vekili Avukat ...

İHBAR OULNAN : Axa Sigorta A.Ş. Vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 02.04.2018

HÜKÜM/KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/220 E., 2022/26 K.

Davacı vekili; davacının 19.08.2014 tarihinde davalı Özel... Hastanesinde burun estetiği ameliyatı geçirdiğini, ameliyatı Op.Dr....'nun yaptığını, geçirdiği ameliyat sonrasında koku alma duyusunu büyük oranda kaybettiğini, burnunun yamuk olduğunu, burnunun içindeki kesik ve dikişten dolayı burnunun içerisinde pislik varmış gibi göründüğünü, koku alma duyusunu kaybettiğinden ve burnundan tam olarak nefes alamadığından sıklıkla solunum yolları rahatsızlıkları geçirdiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 4.500,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 19.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.

İlk Derece Mahkemesince; davacının başvurusunda burunda eğrilik ve şekil bozukluğu şikayetinin mevcut olduğu, rinoplasti ameliyatlı öncesinde alınmış hastanın ve hekiminin imzasının olduğu aydınlatılmış onam formunun mevcut olduğu, davacı ameliyat öyküsünde ameliyat öncesi var olmayan ameliyat sonrası koku kaybı geliştiği, davacı ameliyat öncesinde ya da sonrasında burun tıkanıklığı şikayeti olmadığı, septal perforasyonun görülmediği, davacının alar kartilajlarının medial kruslarının kolumella bölgesinde ciltte belirginlik yaptığı, davacının şikayetleri ile ilintili koku kaybı, septumda deviasyon ve eğriliğin bu ameliyatın komplikasyonları arasında olduğu, hastanın bu şikayetlerinin bir kısmının gerçekleştirilecek bir operasyonla giderilmesi mümkün olduğu, ameliyatı gerçekleştiren hekimin endikasyon ve ameliyat tekniğine ait kusur tespit edilmediği, yapılan işlemlerin tıbbın genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, Adli Tıp Kurumu raporu ve bilirkişi heyet raporunda ilgili hekime atf-ı kabil kusur tespit edilmediğinin belirtilmiş olduğu, bu durumda maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

1. Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. Taraflar arasında 818 sayılı BK'nın 355 ve 6098 sayılı TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ihtilaf konusu değildir. Sözleşme ile davacıya estetik müdahalelerde bulunulması kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin sözleşmeden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK'nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi; iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir.

Eser sözleşmelerini, diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi de sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Burada, vekâlet akdindeki gibi sonuç taahhüt edilmeksizin sadece bir işin görülmesi taahhüdü bulunmamakta, bir eserin-sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf, yani yüklenici, BK'nın 356/1 (TBK'nın 471/1) maddesi ve işin mahiyeti gereği, işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapma ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınması anlamını taşır.

Eser, yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren, bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuçtur. Yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmesi, davalı yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsar. Burada belli bir sonucun ortaya çıkması amaçlanır. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde ise, sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise, ortaya çıkan ayıp ve eksiklerden sadakat ve özen borcu nedeniyle sorumludur. Yüklenici, hangi yöntemi kullanırsa kullansın eserin ayıpsız olarak ortaya çıkması gerekmekte olup, diğer bir deyişle eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir.

Davacı estetik amaçlı olarak davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanması ve sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi hususlarının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada yüklenici, eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin sorumluluğundadır.

Ayrıca, 04.04.1997 tarihinde imzalanan ve 09.12.2003 tarihinde 25311 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe giren ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelen AVRUPA BİYOTIP SÖZLEŞMESİ 16.03.2004 tarihinde onaylanmış olup, sözleşmenin "Meslek Kurallarına Uyma" başlıklı 4. maddesinde, "araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir." düzenlemesi karşısında, davacıya tıbbi müdahalede bulunulduğuna göre bu sözleşme hükümleri de esas alınarak uyuşmazlığın çözümü zorunludur. Sözleşmenin 4. maddesinde kastedilen standardın da, tıbbi standart olduğu tartışmasız olup, tıbbi standartlara aykırılık teşhis ya da tedavi aşamasında ya da müdahale sonrasındaki süreçte noksanlık ya da yanlışlık şeklinde gerçekleşebilir. “Tıbbi Standart” hekimin tedavinin amacına ulaşması için gerekli olan ve denenerek ispatlanmış bulunan, hekim tecrübesi ve doğa bilimlerinin o anki ulaştığı düzeyi ifade etmekte olup, denenmiş ve bilinen temel meslek kurallarıdır. Sözleşmenin eser niteliğindeki “estetik müdahalelerde” de uygulanacağının kabulü zorunludur.

3.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar mahkemece alanında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda belirtilen tespit dikkate alınarak davacının ameliyatı sonrasında meydana gelen sonucun olası bir komplikasyon olduğu ve neticesinde hekim hatası bulunmadığı kanaatine varılmış ise de; eser sözleşmesinde sonuç taahhüdü söz konusudur. Sonucun gerçekleşmemesi halinde yüklenicinin edimi ifa etmediğinin kabulü gerekir. Davaya konu olayda da, burun estetiği ameliyatı yapılmış olup, burnun istenilen şekle kavuşmasının sağlanması gerekmektedir. Bilirkişi incelemesinde bu hususun, yani istenilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda komplikasyon olup olmaması tek başına sonuca etkili değildir. Yüklenicinin edimini ifa edip etmediği değerlendirilirken, tıbbi bir müdahaledeki gibi doktorun yükümlülüğünden öte, taahhüt edilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediği aranmakta ve bu sonucun gerçekleşmemesindeki yüklenicinin kusuru dikkate alınmaktadır. Yüklenici işi kabul ederken, davaya konu olayda olduğu gibi, burun estetiği edimini üstlenirken sonucu taahhüt etmektedir. Bu sonucun gerçekleşmesi fen ve bilime, yasal kurallara göre mümkün değilse TTK nın 466.maddesine göre işi kabul ederken iş sahibini uyarma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu işi kabul ettiğine göre, sonucu taahhüt etmekte olup, edimin ifa edildiğinin kabulü için sonucun gerçekleşmesi gerekmektedir. Aksi takdirde edimin ifa edildiği kabul edilemeyeceğinden ücrete hak kazanılamayacağı gibi TBK nın ilgili hükümleri gereği doğan zararın tazmini gerekir. Yukarıda açıklanan hususları kapsayan bilirkişi raporu alınmadan ve bu olgular değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA, HMK'nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,

peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1393 E., 2022/3090 K.

DAVALILAR : 1-... Vekili Avukat ...

2... Hastanesi Çevre SağlıkTesisleri Ltd. Şti. Vekili Avukat ...

İHBAR OLUNAN : Axa Sigorta A.Ş. Vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 02.04.2018

HÜKÜM/KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/220 E., 2022/26 K.

Dairemizin 2023/491 Esas ve 2024/2548 Karar sayılı dosyasında, kararın sonuç kısmında dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmişse de ilgili Bölge Adliye Mahkemesinin yazısı üzerine evraklar HMK 304. maddesi gereğince resen ele alınarak, HMK’nın 373/2. Maddesine göre dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE’ kısmının çıkarılarak yerine “HMK’nın 373/1. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin kararı KALDIRILARAK, İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE” ibaresinin yazılmak suretiyle maddi hatanın bu şekilde düzeltilmesine, 19.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.