"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM : Asıl Dava Kabul, Birl. Dava Red
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen asıl dava itirazın iptali, birleşen ve karşı dava olan alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine, birleyen davanın karşı davanın karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraflar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ASIL DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının (müteahhit), davalıların maliki olduğu gayrimenkulun üzerinde bina inşa etmek üzere kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatı tamamladığını ve son olarak 19/06/2009 tarihinde kat mülkiyetini tesis ettiğini, müteahhidin taaahhüt borcunu yerine getirdiğini, sözmeşmenin 11.maddesine göre sözleşmenin 6 ncı maddesi uyarınca müteahhide düşen bağımsız bölümler üzerine arsa sahipleri lehine tesis edilen teminat ipoteğinden inşaatın bitirilmesi ve kabul tutanağının imzalanması ile birlikte %15'e isabet eden ipoteğin iskan alınması halinde bakiye üzerindeki ipoteğin kaldırılacağını, davalı mal sahiplerinin inşaatın bitirilmiş ve iskan alınmış olmasına rağmen müteahhide düşen 5 bağımsız bölüm üzerindeki ipotekleri fekketmediğini belirtmekle ..., ..., ..., 132 ada 2 parsel, B1 Blok, 2-3-26- B3 Blok, 3 no.lu bağımsız bölüm üzerindeki ipoteklerin fekkini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; aralarındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre süresinde müvekkillerine teslim edilmesi gereken bağımsız bölümlerin teslim edilmediğini, müvekkillerinin her daire için aylık 600,00 TL den 6 aylık olmak üzere 144.000,00 TL kira kazanç kaybı talep hakkı doğduğunu, ayrıca yapılan inşaatın sözleşmeye uygun olarak yapılmaması nedeniyle her bir daire için 7.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 280.000,00 TL si değer kaybı söz konusu olduğunu belirterek bu bedellerın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVANIN KARŞI DAVASI
Davacı müteahhit vekilleri karşı dava dilekçesinde özetle; inşaatta yapılan fazla imalat bedeli alacağını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bahsi geçen fek edilmesi gereken ipoteklerin fek edilmemesinin nedeni yapılan inşaatın hem teknik şartnameye uyğun olarak yapılmamış olmaı ve hem de sözleşmede yazan teslim süresi içinde teslim edilmemiş olmasından kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; inşaatın geç ve eksik teslim edilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davanın karşı davasında davalı vekili cevap delikçesinde özetle; fazla imalat yapılmadığını eksik imalatların bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06/02/2014 tarihli ve 2010/319 Esas, 2014/84 Karar sayılı kararıyla; ana dosyada yüklenici davacıların aradaki ... 28. Noterliğinin 14/11/2005 tarih ve 043150 yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 11. maddesi gereğince ipoteğin kaldırılması yönündeki iddiaların yapılan keşif alınan bilirkişi raporları ile yüklenicinin daireleri anahtar teslimi esaslarına göre yaptığı anahtarları verdiği yapı kullanma izinlerini aldığı ve inşaat taahhüt borcunu yerine getirdiği buna göre yükleniciye ait olan %15 isabet eden ipoteğin kaldırılması gerektiği belirlenmiş olduğundan ana dosyadaki davanın kabulüne,
Büyükçekmece 3. AHM.nin 2010/1457 esas, 2011/366 karar sayılı birleşen dosyası yönünden ise, davanın konusunu arsa sahipleri olan davacıların 40 daire için kira kazancı kaybı ve inşaatın sözleşmeye ek teknik şartnameye yapılmamış olması nedeniyle işçiliğin noksan ve hatalı imalatlar olması nedeniyle 40 daire için değer kaybı bedeli yönünden ise davalıların söz konusu dosyada davacılar lehine kira kaybı veya noksan iş bedeline ilişkin bir alacağı hükmedilecek olursa sözleşme konusu dışında ekstradan yapılan imalat bedelinin söz konusu alacaktan mahsubuna ve fazlaya ilişkin saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL. sözleşme dışı işler bedelinin tahsiline, karar verilmesi istenmiş ise de; söz konusu talepler cevap dilekçesinde verilmiş olup usulün uygun karşı dava dilekçesi verilmemiş olduğundan ancak alacaktan mahsup talebi değerlendirileceği sözleşme dışı işler bedeli yönünden ise usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından değerlendirme dışı bırakmak gerekmiş olup yapılan keşif alınan bilirkişi raporları ile sözleşme dışı işler bedelinin dava tarihi itibariye 1.602,942,00 TL. olduğu kira kazancı kaybı bedelinin 151.200,00 TL. olduğu değer kaybının ise bulunmadığı, tarafların iddia ve savunmaları, davaların konusu itibariyle sınırlı olarak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 06/02/2014 tarihli ve 2010/319 Esas, 2014/84 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde asıl dava davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay(Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 18.05.2017
tarih ve 2015/1601 Esas, 2017/1488 Karar sayılı ilamında; "Harçlar Kanunu'un 30. maddesinde, eksik yatırılan harç tamamlanmadıkça, davaya devam edilemeyeceği belirtilmiştir. Bu itibarla, asıl davada, ipotek bedeli her bir bağımsız bölümde 300.000,00 TL olduğu ve 10.000,00 TL üzerinden harç yatırıldığı halde, harç tamamlatılmadan davaya devam edilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bununla birlikte, birleşen davada, davalı yükleniciler vekili, sözleşme dışı işler bedelinin tahsili için harcını yatırarak, karşı dava açtığı ve 06.02.2014 günlü ıslah işlemi ile talebini artırdığı halde, mahkemece karşı dava hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmaması, HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olduğu gibi, 06.02.2014 tarihinde yatırılan 8.691,95 TL harç, birleşen davadaki karşı dava için yatırılmış olmasına rağmen, asıl davada yatırılmış gibi hüküm tesisi de doğru olmamıştır.
Keza, birleşen davada, davalılar cevap dilekçesinde, fazladan yapılan işler bedelinin mahsubunu istemiş, mahkemece bilirkişi raporunda fazladan imalat olarak belirlenen işlerin bedeli mahsup edilmiş ise de; Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre, ortak alanlarda ve yüklenicinin kendi bağımsız bölümlerine de yaptığı fazladan imalatlardan yüklenici de yararlanacağından bunların bedeli talep edilemez. Somut olayda, bilirkişilerce, fazladan imalat olduğu belirlenen imalatların ortak alanlarda veya yüklenicinin bağımsız bölümlerine de yapılıp yapılmadığı tespit edilmediği halde, mahkemece belirtilen imalatların tamamının bedelinin mahsup edilmesi hatalı olmuştur.
Bunun yanında, yapı kullanma izninin alınmış olması, eseri kabul anlamına gelmeyeceğinden, arsa sahipleri eksik ve kusurlu işler bedelinin tahsilini zamanaşımı süresi içinde isteyebilirler. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında, inşaatta, muhtelif kusurlu işler bulunduğu tespit edilmiştir. Bu itibarla, mahkemece bu konuda gerekirse yerinde tekrar keşif yapılarak, kusurlu işlerin halen bulunduğu tespit edildiği takdirde, TBK'nın 97. (BK. Md 81) maddesinde düzenlenen birlikte ifa kuralı gereğince bunların bedelinin ödenmesi halinde, asıl davada ipoteklerin kaldırılmasına karar verilmelidir" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine, birleşen davanın karşı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl dava davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; karşı dava için karar verilmesine yer olmadığı hükmü kurulmuş ise de gerekçede ret olarak belirtildiğini, asıl davada dava değerinin bozmaya uyularak 1.200.000,00 TL olarak tamamlandığını, dava kabul edilmesine rağmen lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin bu değere göre hesaplanması gerektiğini, karşı dava için yatırılan 8.691,95 TL harcın asıl dava için yatırılmış gibi hüküm kurulduğunu, birleşen davanın karşı davasında karar verilmesine yer olmadığı hükmü kurulmasına rağmen nispi vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik işlerin bulunduğunu ve değer kaybının oluştuğunu, asıl davanın kabul şartlarının oluşmadığını ve reddedilmesi gerektiğini ve kira kaybı taleplerinin de kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep ve dava etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ipoteğin fekki ve alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388,427, 437 nci maddeleri, Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 355 ve devamı maddeleri.
2. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraflar vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Asıl dava davacılarından ...'in yargılama esnasında vefat ettiği, mirasçılarının davaya dahil edilmek istedikleri ve vekaletnamelerini sunmalarına rağmen karar başlığına mirasçılarının eklenmeden hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3. Bozma sonrası asıl dava davacıları tarafından ipotek fekki istenilen bağımsız bölümler üzerindeki toplam ipotek bedelleri olan 1.200.000,00 TL üzerinden tamamlama harcı yatırıldığı ve asıl davanın kabulü halinde davacılar vekiline bu değer üzerinden karar tarihindeki AAÜT 'de belirlenen tarifedeki nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacılar vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin eksik hesaplanması doğru olmamıştır.
4. Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin kararlarında, gerekçeli karar hakkının adil yargılanma ilkesinin somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur.
Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 1086 sayılı HUMK’da da yer verilmiştir. HUMK ‘nın 388. maddesine göre, hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı, sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.02.2010 tarihli, 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; yasanın anladığı anlamda oluşturulacak hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların bu dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; Anayasa ile teminat altına alınan adil yargılanma hakkı ilkesine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine açıkça aykırıdır.
Bu anlatımlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; birleşen davanın karşı davasında gerekçe kısmında davanın reddi şeklinde gerekçe yazıldığı ancak hükümde karar verilmesine yer olmadığı şeklinde yazılması doğru olmamış, hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşmuştur.
5. Ayrıca 06.02.2014 tarihinde yatırılan 8.691,95 TL harç, birleşen davadaki karşı dava için yatırılmış olmasına rağmen, asıl davada yatırılmış gibi hüküm tesisi de doğru görülmemiş bu sebeple hüküm bozulmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan taraflar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. 2,3,4,5 no.lu paragraflarda açıklanan nedenlerle, taraflar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
İstek halinde temyiz peşin harcın yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.