Logo

6. Hukuk Dairesi2023/92 E. 2024/328 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı ile davacı arasında imzalanan adi ortaklık sözleşmesi kapsamında davacının yaptığı ödemelerin iadesine ilişkin alacak davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı taraf, adi ortaklığın zarar ettiğini iddia etmiş ise de bunu ispatlayamaması ve davacının ortaklığa yaptığı 100.000 Euro ve 180.000 TL katkının iadesini talep etmesi karşısında, davalı tarafından yapılan 132.480 TL ödemenin 180.000 TL'den mahsup edilerek kalan miktarın davacıya ödenmesine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne-kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.01.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davalı vekili Avukat ....ile davacı vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının dava dışı arsa malikleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak için anlaştığını, bu anlaşma çerçevesinde davalıya 14 adet daire ve dükkanın %35’nin verileceğini, bu anlaşma öncesinde müvekkili ile davalı arasında imzalanan ortaklık sözleşmesi kapsamında iki tarafında sermaye için 500.000,00 TL koyacağını, harcamalar ve inşaatın yapımını davalının gerçekleştireceğini, müvekkili sayesinde bu işin alındığını, sözleşme kapsamında müvekkilinin 100.000 Euro ve 180.000,00 TL’de kredi çekmek suretiyle davalıya ödediğini, davalının inşaat maliyeti ve harcamalarla ilgili müvekkiline bilgi vermekten kaçınması üzerine çekilen ihtarname sonrasında imzalanan protokolde müvekkilinin ödemelerinin belirtilerek müvekkilinden başka ödeme alınmayacağını, inşaatın davalı tarafça tamamlanacağını masraflar ve ödemeler düşüldükten sonra eşit olarak paylaşım olacağını, davalının bilgi vermekten kaçındığını ve zarar ettiğini beyan ettiğini ileri sürerek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı adına tescilli ya da tescil edilecek olan 14 daire ve 1 dükkan değerinin tespitini kârın yarısının ve ortaklığa konan sermayenin (100.000 Euro ve 180.000,00 TL) ticari avans faiziyle tahsiline, mümkün olmazsa ödenen 100.000 Euro ve 180.000,00 TL’nin ticari avans faiziyle tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; ödendiği iddia edilen paraların tamamının müvekkiline ödenmediğini, 180.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmediğini, ödenen 100.000 Euroya mahsuben 130.000,00 TL ödeme yapıldığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı müvekkiline cari hesap borcu bulunduğunu, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde davacının taraf olmadığından talep hakkı da olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile adi ortaklık sözleşmesi ile yapımına karar verilen 8 adet bağımsız bölümün ortaklığın sona erdiği 21.07.2015 tarihindeki değerinin 1.230.000,00 TL olarak belirlendiği,tarafların belirlenen değere itirazda bulunmadığı, tasfiye memurları tarafından sunulan raporda adi ortaklığın her hangi bir mal varlığına rastlanmadığı ve herhangi bir borç ve alacak tespit edilemediğinin belirtildiği, davalı vekilinin de adi ortaklığa ait taşınmazların satıldığını belirttiği, davalının 2015 yılına ilişkin ticari defterleri usulüne uygun olarak tutulmadığından sahibi lehine delil vasfına sahip olmadığı, davalı vekilince ortaklığın kâr değil aksine zarar ettiğini ileri sürülmüş ise de, zarar ettiği iddiasını ispat yükü davalı üzerinde olup inşaatı yapan davalı ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler/kayıtlar ve bu defterlerin/kayıtların dayanağı olan belge ve faturaları, yapılan tüm ... ve harcamalar ile ilgili hesap ve maliyet liste/bilgilerini sunmadığı, taraflar arasında 30.09.2014 tarihinde el yazısı ile hazırlanmış olan protokolde ... in vereceği hesaba göre inşaat giderlerinin hesaplanacağının belirtildiği, davalının bu belgeleri dava öncesi davacı ile paylaştığını da ispatlayamadığı, davalı ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığı, davalı taraf adi ortaklığın zarar ettiğini ispatlayamadığından davacı tarafça konulan sermaye miktarı, yapılan masraflara ilişkin belgeler ve ortaklık sözleşmesi hükümlerine göre 21.07.2015 tarihi itibariyle tespit edilen 1.230.000 TL değere göre (% 50 si 615.000 TL) ortaklığın zarar etmediği, inşaatın maliyetine ilişkin tüm bilgi ve belgeler davalı tarafça sunulmadığından, Bölge Adilye Mahkemesi kararı öncesi yapılan bilirkişi incelemesi ve sonrasında kayyım raporunda inşaatın maliyetine ve zarara ilişkin belge yetersizliği nedeniyle herhangi bir tespit yapılamadığı, ortada tespiti yapılabilecek ispatlanmış bir borç ve zarar bulunmadığı, bu durumda yapılması gerekenin satılan malvarlığının değerinin belirlenmesi olduğu, belirlenen değere taraflarda bir itirazda bulunmadığı, bu nedenle yeniden bilirkişi incelemesi yapılmayarak mevcut delillere göre uyuşmazlığın sonuçlandırıldığı, adi ortaklığın mal varlığının bulunmaması, davalının zarar ve maliyete ilişkin iddialarını ispatlayamaması nedeniyle yukarıda anılan Yargıtay ilamı uyarınca adi ortaklığın tasfiyesinde belirtilen aşamaların tamamen uygulanmasının mümkün olmadığı, adi ortaklığın borcu bulunmadığından, ortakların yaptığı giderler ile katılım payının (sermaye) geri verilmesi, artan kazancın paylaştırılması için taşınmazların değeri belirlenmiş ise de, ortaklığa ait malların davalı tarafından satılarak (borçlarına karşılık icra yolu ile) gelirinin davalı tarafça elde edilmiş olması ve davacının katılım payı dışında kazanç talebinin olmaması, katılım payı nedeniyle artan kazanç/elde edilecek karın belirlenmesi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmayarak, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/11307 Esas, 2021/2930 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere davacının yaptığı giderler ile katılım payının (sermaye) geri verilmesi gerektiği, 100.000 EURO ödeme yapıldığı tarafların kabulünde olduğu, taraflar arasında 30.09.2014 tarihinde imzalanan el yazılı protokolde 100.000,00 Euro ile birlikte 180.000,00 TL'nin de ödendiğinin sabit olduğu, talep edilen bu alacaktan davacının banka hesabına davalının (vekaleti olan) müteahhidi ... tarafından 132.460,00 TL ödeme yapıldığı, yapılan bu ödemenin mahsubu sonrasında davacının dava tarihinde davalıdan 100.000,00 EURO ve 47.520,00 TL alacaklı olduğu, davalı vekili davacının hesabına 21.01.2015 tarihinde 132.480 TL olarak yapılan ödemenin Euro borcuna karşılık yapılmış olduğunu ileri sürmüş ise de, davacının TL olarak da davalıya ödeme yapması karşısında davalı EURO ile ödeme yaptığını yazılı olarak ispatlayamaması, tahsilat makbuzunda ödemenin EURO karşılığı olduğuna dair bir açıklama bulunmaması nedeniyle TL olarak yapılan 132.480,00 TL'lik ödeme davalının TL borcundan mahsup edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 100.000 Euronun dava tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince EUR cinsinden 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 47.520,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ... Bölge Adliye Mahkemesinin 3. Hukuk Dairesinin kaldırma kararının gereklerinin mahkemece tamamen yerine getirilmediğini, mahkemenin ilk aşamayı yerine getirmesine rağmen sonraki aşamaları tamamlamadan önceki kararın aynısı verdiğini, dosyanın kayyıma verildiğini, kayyımın raporu kapsamında zararın belirlenemediği mahkeme kararına gerekçe yapılmış ise de bu zararın gelir idaresi başkanlığı tarafından binaların m² normal inşaat maliyet bedellerini gösterir cetvellerin her yıl yayınlandığını, zararla ilgili bu hususta kayya yol gösterilerek hesaplama yapılabilecekken mahkemenin bunu gözardı ettiğini, davalının davacıya Euro karşılığı olmak üzere Euro'nun o tarihteki birim fiyatına göre hesaplama yaparak 132.480 TL ödeme yaptığını,bu ödemenin davacının Euro alacağından Euro bedeli olarak düşülmesi gerekirken TL alacak hesabından düşülmesinin hatalı olduğunu, davalının davacıdan 180.000,00 TL almadığını, protokolde belirtilen 180.000,00 TL banka kredisinin davalıya ödenmediğini, protokolde yer alması nedeniyle mahkemece kabul edildiğini, bu ödemeye ilişkin davacı tarafça makbuzun da sunulmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının talebinin adi ortaklığın feshi talebini de içerdiğinin belirlendiği, istinaf iade kararında adi ortaklığın feshi ile 3 aşamalı adi ortaklık tasfiye işlemlerinin belirtildiği, mahkemece adi ortaklığın malvarlığı, yapılan masraf ve giderler, adi ortaklığın alacakları bazında tarafların beyanda bulunmaları istenildiği, adi ortaklığa konu dairelerin satıldığı, hatta birinin davalının borcu için satıldığı,adi ortaklığın zarar ettiği davalı tarafça bildirilmiş ise de buna dair delil sunulmadığı, adi ortaklık gider ve masraflarının belirlenemediği, bu aşamada adi ortaklık sözleşmesi gereği davacının, davalı 100.000 Euro ile 180.000,00 TL nakit verdiği ve bu tutarların aynen iadesi gerektiğinin değerlendirilmesi gerektiği, davalı tarafça davacıya yapılan 132.480 TL ödemeyi davacıdan sadece 100.000 Euro aldığı ve euro borcuna karşılık euro değer karşılığı ödendiğini ileri sürmüş ise de, buna dair delil sunulmadığı görülmekle, 30/09/2014 tarihli imzalı protokol gereği 100.000 Euro ve 180.000,00 TL'nin davalıya ödendiği gözetildiğinde,132.480,00 TL'lik davalı ödemesinin 180.000,00 TL'lik davacı alacağından mahsubu ile davacının TL alacağının 47.520,00 TL olarak hesaplanmasında aykırılık görülmediği, somut davada adi ortaklığa konu tüm dairelerin satıldığı, ... maliyetlerinin delillerinin sunulmadığı, ortaklığın kâr ve zarar miktarının tasfiye memurunca belirlenemediği, çünkü adi ortaklığın gelir ve giderlerine dair delillerin temin edilemediği, davacının adi ortaklıktaki satılan taşınmaz bedellerinden hissesi yerine adi ortaklığa katılım payını talep ettiği, son bilançonun veri eksikliği nedeniyle düzenlenemediği görülmekle, mahkemenin davacının ödediği katılım payından ödenmeyen tutarının davacıya verilmesine dair verilen karar usul ve hukuka uygun olduğu, bu konuda yeni bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, hukuki nitelendirmenin yanlış yapıldığını, davanın alacak davsı iken adi ortaklığın tasfiyesi olarak nitelendirildiğini, davacının bu yönde bir talebi olmadığını, protokolde yapılmayan ödemenin yapılmış kabul edildiğini, ödenseydi makbuz ibraz edileceğini, davacıya yapılan ödemenin Euro borcundan düşülmesi gerektiğini, raporda maddi hata yapıldığını, defter tasdik eksikliğinin bulunmadığını, eksiklik tespit edilmesine rağmen giderilmesi için süre verilmediğini, taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğunu, eksik defterlerin taraflarına bildirilmemesi nedeniyle eksik inceleme ile rapor düzenlendiğini, defter kapanış tasdikinin olduğunu sadece arkasına iliştirilmediği vergi dairesine bildirimin artık bilgisayar üzerinden yapıldığını, defterlere göre davacının müvekkiline borcu olduğunu, davacının defter sunmadığını, adi ortaklığın tasfiyesi olarak kabul edilir ise de taşınmazların icra yoluyla satıldığını, bu davaların sonuçlarının beklenmesi gerektiğini, ihalelerin iptali halinde taşınmazların adi ortaklığa geri döneceğini, satış bedelinin düşük kalması sebebiyle ortaklığın zarar gördüğünü, satış bedelinin müvekkilin vergi borçlarına mahsup edildiğini, bu vergi borçlarının ne kadarının adi ortaklık kapsamında kaldığının tespit edilerek toplam borçtan mahsup edilmesi gerektiğini, taşınmazların satış bedeli ve inşaatın maliyeti karşılaştırıldığında söz konusu ortaklığın kar değil aksine zarar ettiğini, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan cetvel ve icra dosyası dikkate alınarak inşaatın kar yada zarar ettiği hususu tespit edilebilecekken ilk derece mahkemesi tarafından bu husus göz ardı edilerek karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince tasfiye aşamaları tek tek sayılmasına rağmen bu aşamalar mahkeme tarafından dikkate alınmadan normal bir alacak davası gibi eski kararın aynısının verildiğini, eksik inceleme sonucu açık bir hukuka aykırı karar olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklık sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.