Logo

6. Hukuk Dairesi2024/1949 E. 2025/1144 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan gecikme tazminatı alacağının miktarı ve zamanaşımı süresine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında, daha önceki yargılamada belirlenen ifa tarihinden sonraki dönem için gecikme tazminatına hükmedilmesi ve ipoteğin kaldırılması davası süresinin tazminat hesabından çıkarılmasının doğru olduğu, davacının temyiz itirazlarının ise yerinde olmadığı değerlendirilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/220 E., 2024/184 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; arsa sahipleri müvekkiller ile davalı yüklenici arasında 11.01.1994 tarihli kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi akdedildiğini, inşaatın teslim edilmediğini, dava konusu daireler teslim edilmeyince 10.11.2003 tarihinde gecikme bedellerinin tahsili için açtıkları davada Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/337 E., 2011/539 K. sayılı ilamı ile davalının tazminat ödemesine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, 10.11.2003 tarihinden sonraki alacaklarının tahsili için işbu davayı açtıklarını, sözleşmeye göre davalı kooperatifin gecikme bedeli olarak her bir bağımsız bölüm için 300 Alman Markı tazminat ödemeyi taahhüt ettiğini ileri sürerek müvekkillerinin 6 bağımsız bölüm için 150.300 Mark (76.847 Euro) tazminat bedelinin sözleşme uyarınca müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; süresi içerisinde sözleşme gereğince 6 adet villanın teslim edildiğini, davacıların müvekkili aleyhine 10.11.2003 tarihinde Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde kira alacağı davası açtıklarını, kabul edilip kesinleşen dava nedeniyle icra kanalıyla davacıların kooperatiften 293.481,04 TL aldıklarını, davacıların iş bu davayla ikinci bir dava açmalarının yasal dayanağının bulunmadığını, öncelikle açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini, kooperatifin sözleşme şartlarını yerine getirdiğini, ancak davacı arsa sahiplerinin yerine getirmediğini, sözleşmeye göre inşaatın %60’nın tamamlanmasının ardından kaldırmaları gereken arsa sahipleri lehine tesis edilen ipoteği kaldırmadıklarını, bu nedenle Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/265 E. sayılı dosyası ile ipoteğin fekki davası açtıklarını, davanın kabul edildiğini ve kesinleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 02.04.2014 tarihli ve 2013/21 Esas, 2014/195 Karar sayılı kararı ile, davacıların sözleşme gereği arsa üzerindeki ipoteği kaldırmayarak tapuların tesliminin gecikmesine neden oldukları, davacıların kendilerine düşen villaları fiilen teslim aldıkları, kiraya vermek, akrabalarına kullandırmak veya vakfetmek suretiyle kullandıkları villaların tapularını da davalı kooperatiften alma imkanları varken arsa üzerindeki ipoteği kaldırmayarak bekleyip sürekli olarak gecikme tazminatı istemelerinin gerek inşaat sözleşmelerine ait yasa koyucunun amacına gerekse TMK'nın 2. maddesiyle düzenlenen iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemenin 02.04.2014 tarihli kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi'nin 12.03.2018 tarihli ve 2016/1911 Esas, 2018/2127 Karar sayılı kararıyla; arsa sahiplerince gecikme nedeniyle 10.11.2003 tarihinde açılan dava sonucunda ifanın en geç 10.01.1998 tarihinde tamamlandığı, bu tarihten önceki dava tarihine kadar olan kira tazminatının hüküm altına alındığı, bu davanın yargılaması sırasında davalının ipotekle ilgili savunmaları bulunmakta olup, bu savunma ile ilgili 15. Hukuk Dairesi'nce "inşaatın getirildiği seviyede ipoteğin kaldırılmasının arsa sahiplerinden istendiği halde kaldırılmadığı durumda inşaatın gecikmesine sebebiyet vereceği, arsa sahiplerine atfedilebilecek bir engel durumun kanıtlanması halinde inşaat süresini etkileyeceği kabul edilerek gecikme tazminatının hesaplanması gerekeceği, bilirkişiden ek rapor alınması gerekeceğinden" bahisle kararın bozulduğu, bozma üzerine ek rapor alınarak inşaat seviyesinin belirlendiği, bu rapor doğrultusunda verilen kararın ise Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu nedenle Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/337 E., 2011/539 Karar sayılı dosyasında inşaat seviyesinin 01.03.1998 tarihinde kesin halini aldığı, bu davada davacıların 10.11.2003 tarihine kadar kira tazminatı aldıklarının kabullerinde olduğu, bu tarihten sonraki kira alacaklarının ihtilaflı olduğu, bu durumda mahkemece davalının zamanaşımı ve tespite ilişkin savunmaları da göz önünde bulundurularak deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken kesin hükmü bertaraf edecek şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle söz konusu kararın bozulmasına karar verilmiştir.

2. Mahkemenin 11.03.2021 tarihli ve 2019/346 Esas, 2021/124 Karar sayılı kararı ile davalıların dava konusu yere kira bedeli talep ettikleri zaman aralığından sonra sularını açtırarak kullanmaya başladıkları, sözleşme gereği talep edilen kira bedellerinin davalının süresinde sunmuş olduğu zamanaşımı itirazı nazara alındığında TBK'nın 147. maddesi gereği dava tarihinden geriye doğru beş yıl için talep edilebileceği, dava tarihinin 09.01.2013 olduğu bu kapsamda 09.01.2008 tarihine kadar olan kira bedelinin değerlendirildiği, bu kapsamda davacı ...'nun 09.01.2008 ve 01.08.2008 tarih aralığındaki 8 aylık kira bedeli, davacı ...'nun ise 09.01.2008 ve 09.01.2013 tarih aralığındaki 60 aylık kira bedelini talep edebileceği, dava konusu 11.01.1994 tarihli kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin 9. maddesinde gecikme kira bedeli olarak aylık 300 Mark olarak ödenmesi kararlaştırıldığından 11.01.2021 havale tarihli bilirkişi raporu ile dava tarihi itibari ile 1 aylık kira bedelinin 1.069,00 TL'ye tekabül ettiğinin tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 8.552,00 TL, davacı ... için 64.140,00 TL gecikme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, davacıların fazlaya ilişkin gecikme tazminatı isteminin zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

1. Mahkemenin 11.03.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairemizin 12.10.2022 tarihli ve 2021/6175 Esas, 2022/4693 Karar sayılı kararıyla; davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, taraflar arasındaki 11.01.1994 tarihli sözleşmenin 6. maddesinde “Kooperatife devredilen gayrimenkullerin üzerine tapu takrir muameleleri ile birlikte arsa sahipleri lehine 3.000.000.000,00 TL (bir milyar lira)'lık ceza-i şart ve teminat ipoteği konulacaktır.” yine 7. maddesinde ise “ Yukarıda altıncı maddede belirtilen ipotek 40 aylık inşaat süresi içerisinde yer sahiplerinin villalarının en az %60 (inşaatların %60) bitirilmesi halinde kooperatif yetkililerinin talebi ile ipotek fekedilecektir.” hükmünün bulunduğu, davalı kooperatif tarafından ipoteği kaldırılması hakkında açılan Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/265 E. sayılı dava dosyasında 2010/336 K. sayılı 14.07.2010 tarihli kararı ile mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve kararın 08.11.2012 tarihi itibariyle kesinleştiği, arsa sahipleri tarafından sözleşmede kararlaştırılan ipoteği fekki şartları gerçekleşmesine rağmen ipoteğin kaldırılmadığı, Mahkemece hükmüne uyulan 12.03.2018 gün 2016/1911 E. 2018/2127 K. sayılı bozma ilamından, inşaatın getirildiği seviyede ipoteğin fekkinin arsa sahiplerinden istendiği halde kaldırılmaması nedeniyle geçen sürenin değerlendirilerek hesaplamada dikkate alınması gerektiği, bu doğrultuda ipoteğin kaldırılması davası süresince kira tazminatı hesaplanmaması, yargılamanın devam ettiği bu sürenin kira tazminatı hesaplamasına dahil edilmemesi gerektiği, ipoteğin kaldırılmasına dair açılan dava neticesinde verilen kabul kararı 08.11.2012 tarihinde kesinleştiğine göre; bu tarih ile 09.01.2013 dava tarihi arasındaki dönem için kira tazminatının talep edilebileceğinin kabulünün gerektiği, bu nedenle mahkemece kararda belirtilen dönemler için kira tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle söz konusu kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamında belirtilen 08.11.2012 tarihi ile 09.01.2013 dava tarihi arasındaki dönem için kira tazminatının hesaplanması için alınan bilirkişi ek raporunda davacıların her birinin talep edebileceği tazminat bedelinin 2.209,08 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile her bir davacı için 2.209,08'er TL gecikme tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu alacak sözleşmede Alman Markı olarak kararlaştırılmış olup davanın açıldığı tarihte alacağı Euro olarak talep etmelerine rağmen kararda Türk Lirasına çevrilerek karar verildiğini, müvekkilin haklılığı kesinleşmiş mahkeme kararı ile ortaya çıktığından BK'nın madde 147’de genel zamanaşımı ile 10 yıllık sürenin uygulanması gerektiği kanaatinde olduklarını beyan etmektedir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin zamanında ifa edilmemesi nedeniyle ceza-i şartın tazmini istemine ilişkindir.

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 nci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.