Logo

6. Hukuk Dairesi2024/258 E. 2024/3646 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı üyenin istifa ettiği konut kooperatifinden ayrıldıktan sonra konutunun geri istenip istenemeyeceği ve diğer alacak taleplerinin hukuki dayanağı.

Gerekçe ve Sonuç: Kooperatifler Kanunu'nun 17. ve 81/2. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin amacına ulaşması ve tasfiyeye girmesi durumunda çıkan üyenin konutunun geri alınamayacağı, ancak somut olayda kooperatifin amacına ulaşmamış ve tasfiye kararının da iptal edilmiş olması nedeniyle davalıdan konutun geri istenebileceği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/581 E., 2023/1946 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2019/687 E., 2022/739 K.

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının üyesi olduğu kooperatifin aidatlarını ödememek için istifa ettiğini, istifa ettiği takdirde aldığı konutu geri vermesi gerektiğini, ancak davalının aldığı konutu geri vermediğini ve ödediğini de geri almak istediğini, istifa tarihinden bugüne kadar şimdilik 1.000,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı kooperatife verilmesini, davalının ödemiş olduğu aidatların tespitini, bu miktardan genel giderler düşüldükten sonra kalan kısmın davalı adına depo edilmesini, 13 no.lu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkili kooperatif adına tapuya tescilini, davalının taşınmaza vaki müdahalesinin önlenmesini, taşınmazın boş olarak davacıya teslimini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı kooperatife üye olduğu süre boyunca konutun üyelik aidatlarını ve kooperatifin genel giderlerini eksiksiz ve zamanında ödediğini, müvekkilinin istifasından sonra ana sözleşmenin 20. maddesi gereğince istifa tarihi olan 12.10.2015'ten itibaren bu iki yıllık sorumluluk bedeli ödemesini de peşinen yaptığını, müvekkilinin sırf aidat ödememek için istifa ettiği iddiasının mantıklı bir iddia olmamakla birlikte bu gerekçeyle daha sonradan kendisine dava açılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, söz konusu bağımsız bölüm için dosyadaki tapu kaydından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıdan tapu almadığını, tescil isteminin yersiz olduğunu, bu yüzden dava dilekçesindeki istemin imkansızlık durumda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; davalının, davacı kooperatife ortak olduğu, dava konusu konutun halen davalı üzerine tapuda kayıtlı olduğu, davalının noter kanalı ile gönderdiği 12.05.2015 tarihli istifa yazısının kooperatif yönetim kurulunca "herhangi bir aidat borcu olmadığından kabulüne ve üyelikten düşürülmesine yönetim kurulunca oy birliğiyle karar verilmiştir" denilerek istifasının kabul edildiği, davalının istifası sonrasında da kooperatif genel kurulunda belirlenmiş aidatların davalı adına tahakkuk ettirildiği, kooperatife üye 92 kişinin konut teslim almadığı, bunun ise kooperatifin yapabileceği konut sayısından fazla sayıda ortak alınmasından kaynaklandığı, konut tahsisi yapılmayan üyelerin mağduriyetinin giderilmesi için 05.07.2015 tarihli genel kurulda, konut tahsisi yapılan üyelere ek tahsilat ödeme yükümlülüğü getirildiği, davalının ek tahsilatı da ödediği, bu durumda davalının kooperatif ana sözleşmesi ve genel kurul kararlarına dayalı tüm ödemeleri yaptığı belirlendiğinden tapu iptal ve tescil talebi ile ecrimisil talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince; çıkan veya çıkarılan ortağın, kooperatif ortaklığı nedeniyle edindiği hakları kooperatife iadesi gerektiği, bunun istisnasının Kooperatifler Kanunu'nun 81. maddesinde düzenlendiği, anılan kanun maddesinin 5983 sayılı Kanunu'nun 2. maddesi ile değiştirilen 2. fıkrası hükmüne göre; amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamayacağı; ancak, bu eski ortakların daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılacaklarının belirtildiği, davacı kooperatifin 14.04.2019 tarihli genel kurulunun 7/a maddesinde kooperatifin tasfiyesine karar verildiği, bazı kooperatif ortaklarınca Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesine anılan genel kurulun iptali istemiyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 09.10.2020 tarihli, 2019/237 E., 2020/504 K. sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, tasfiyeye ilişkin gündemin 7/a maddesindeki kararın nitelikli çoğunlukla alınmadığı gerekçesiyle bu maddenin iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği, buna göre ilk derece mahkemesince, davacı kooperatifin dava tarihi itibariyle tasfiye halinde olduğu, tasfiye halinde bulunan kooperatiflerde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 81-2. maddesi uyarınca kooperatiften çıkan ortağın konutunun çıkma sebebiyle geri alınamayacağı, tasfiyeye ilişkin genel kurul kararının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi ile tasfiye halinden çıkan kooperatifin aynı taleple başvuruda bulunabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aidat alacağının tahsili istemiyle açılmış bir davaya uygun ve isteme uygun olmayan gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile usul ve yasaya aykırı görülerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçesinin düzeltilerek yeniden esas hakkında davanın reddine kararı verilmiştir.

Bu karara karşı davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiş ise de;

Çıkma (istifa) halinde üyenin kooperatiften talep edebileceği tazminat ve koşulları Kooperatifler Kanunun’nun 17. maddesinde düzenlenmiştir. Öte yandan aynı Kanun'un 81/2. fıkrası “Yapı kooperatifleri, anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ve/veya işyerlerinin ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır…. Amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılırlar…” hükmünü içermektedir.

KK.m.17 ve 81/2.fıkranın dava ile ilgili kısımları birlikte değerlendirildiğinde kural olarak konut yapı kooperatiflerinden çıkan veya çıkarılan üyelerin tazminat talep edebilecekleri istisnaen kooperatif “amacına ulaşmış ve tasfiyeye girmişse” istifa eden ortağa tahsis edilen konutun geri istenemeyeceği sadece tasfiye masraflarının kendisinden talep edilebileceği hükme bağlanmıştır. Kooperatifin amacına ulaşması ise “kooperatifin anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ve/veya işyerlerinin ortaklar adına tescil edilmesi” şeklinde ifade edilmiştir.

Somut olayda, kooperatif tüm üyelerine birer konut yapıp teslim etmediğine göre kooperatif amacına ulaşmış sayılmayacağı gibi, genel kurulun “tasfiyeye girme” kararı Ankara 6. Ticaret Mahkemesince iptal edildiği ve bu karar 26.4.2021 tarihinde kesinleştiğinden ve genel kurul kararlarının mahkemece iptal edilmesi halinde, bozucu yenilik doğuran kararlar olduğu için genel kurul kararı, geçmişe etkili olarak ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla davacı kooperatifin “tasfiye hali" de hiç gerçekleşmemiştir. Kaldı ki, KK.m.81/2.fıkrasında “taşınmazın geri istenememesi” için iki şartın bir arada bulunması gerekir. Bu şartlardan birincisi kooperatifin amacına ulaşması, diğeri tasfiyeye girmesidir. Davacı kooperatif açısından iki şart da gerçekleşmediğinden KK.m.81/2. fıkrasının somut olayda uygulanması da mümkün değildir. Mahkemenin bu hususları dikkate alarak Kooperatifler Kanunu çerçevesinde davacının terditli taleplerini ayrı ayrı inceleyerek bir karar vermesi gerekirken, yasa hükmü yanlış yorumlanarak ve kooperatifin fiili durumu gözetilmeden, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 23.10.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.