Logo

6. Hukuk Dairesi2024/3099 E. 2024/4825 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Birden fazla alacaklı işçinin aynı vekil aracılığıyla açtığı iflas davasının yargılama aşamasında konusuz kalması üzerine, davacılar lehine tek vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı işçilerin ihtiyari dava arkadaşlığı olması ve her birinin ayrı dava açma imkanına sahip olduğu, iflasın tekliği ilkesinin her bir davacının alacağının bağımsızlığına etki etmediği, her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, gerekçenin düzeltilerek onanması usul ve yasaya aykırıdır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/938 E., 2024/1022 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2017/827 E., 2018/677 K.

1-İlk Derece Mahkemesince, iflas yoluyla adi takibe itirazın kaldırılması ve iflas davasında yargılama sırasında davalı hakkında Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/456 sayılı dosyasında iflas kararı verildiği, bu kararın 24.04.2018 tarihinde kesinleştiği ve davalının iflas süreci başladığından dava dosyaları üzerinden davacıların davasının konusuz kaldığı gerekçesiyle her bir dava hakkında ayrı ayrı karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2-İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı iflas idare memuru vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından somut olayda başka bir mahkemeden verilen iflas kararı üzerine iflas idaresi oluşturulduğu, eldeki dosyaya şirket yönetim organı yerine herhangi bir sıfatı olmadığı halde iflas idaresinin vaziyet ettiği, gerekçeli kararın da yasa yollarına başvurma yetkisi olan şirket yönetimine değil iflas idaresine tebliğ edildiği, bu bakımdan iflas idaresinin eldeki davada sıfatı bulunmadığından kanun yolları açısından yetkisinin olmadığı, öğretide de iflas kararının ancak şirket yönetimince (veya onun atadığı vekil tarafından) yasa yollarına götürülmesi gerektiğinin kabul edildiği, yasa yoluna başvurabilmesi amacıyla şirket yönetimine ilk derece kararının tekrar tebliğe çıkartıldığı, ancak adı geçen tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı, iflas idaresinin iflas kararını istinaf etmek bakımından sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.

3-Bölge Adliye Mahkemesinin bu kararına karşı davalı iflas idare memur vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2021/1738 Esas, 2022/408 Karar sayılı ilamıyla; somut olayda davalı şirketin iflasına dair başka bir dosyadan karar verilmiş olup, iflas idaresinin de bu karara istinaden teşekkül ettirildiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere işbu iflas davasında iflas idare memuru vekilinin iflas kararını temyiz etme yetkisi bulunmadığı, ne var ki, iflas idare memuru vekili istinaf ve temyiz dilekçesinde açıkça anlaşılacağı üzere vekalet ücretine ilişkin kurulan hükmü istinaf etmiş olup, vekalet ücretine ilişkin karar iflas masasının malvarlığını ilgilendireceğinden iflas idaresinin bu kararı istinaf etme hakkı bulunduğu gerekçesiyle söz konusu kararın bozulmasına ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4.Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararı verilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 17.04.2024 tarihli, 2023/6-160 Esas ve 2024/190 Karar sayılı kararı ile Dairemiz bozma ilamındaki gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

5.Bölge Adliye Mahkemesinin bozma üzerine verdiği iflas idaresinin temyiz başvuru sebepleri Yargıtay'ca kabul edildiğinden davacı yararına tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle konusuz kalan dava hakkında verilmesine yer olmadığına, davacılar lehine A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline dair verilen karara karşı davacılar vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Dosya içeriği, kararın dayandığı gerektirici sebepler ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

5.2.Somut olayda, iflas takibi yapan davacıların her birinin ayrı ayrı iflas talebinde bulunmayarak tek vekille iflas talebinde bulundukları ve eldeki bu dava devam ederken Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/456 Esas sayılı dosyasında davalı şirket hakkında iflas kararı verildiğinden “iflasın tekliği” dikkate alınarak tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesince bu gerekçe ile vekalet ücreti hususunda karar verilmesi gerekirken “Dairemizin 2021/1738 Esas, 2022/408 Kararı ile HGK’nın 2023/6-160 Esas ve 2024/190 Karar” ları gerekçe gösterilerek tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

Ne var ki; yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekçenin düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (5.1.) bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (5.2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz sebeplerinin kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 370/4 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde değiştirilerek kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 12.12.2024 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, işçilik alacakları nedeniyle iflas yoluyla adi takibe itirazın kaldırılmasına ilişkindir.

Alacaklı işçiler birlikte takibe geçmişler ve birlikte dava açmışlardır.

Yargılama sırasında dava konusuz kalmış, iflas idare memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince sıfat yokluğundan başvuru reddedilmiş, bu kararın temyizi üzerine Dairece, temyizin vekalet ücretine yönelik olduğu, takdir edilecek vekalet ücretinin iflas masasınca ödeneceği bu nedenle hukuki menfaatin bulunduğu gerekçesiyle bozma kararı verilmesi üzerine önceki kararda direnilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararı bozulmuştur.

Bozmaya uyan BAM, davacıların tamamı bakımından tek vekalet ücretine hükmetmiş, bu kararın davacılar vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk, gerekçeyi değiştirerek onamıştır.

Çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık, somut olayda davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunup bulunmadığı, her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere ihtiyari dava arkadaşlığı HMKnın 57.vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

İhtiyari dava arkadaşlığı

MADDE 57- (1) Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:

a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.

b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.

c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.

İhtiyari dava arkadaşlarının davadaki durumu

MADDE 58- (1) İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 22.maddesi ise,

Seri davalarda ücret

MADDE 22- (1) İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda on dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda ilk on dosyadan sonra gelen her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda ilk elli dosyadan sonra gelen her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda ilk yüz dosyadan sonra gelen her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25’i oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir. Şeklindedir.

Kanun metninden de açıkça anlaşılacağı üzere davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu hususunda şüphe yoktur. Hal böyle olunca her bir davacının davasının birbirinden bağımsız olduğunu Yasa metni açıkça ifade etmiştir.

Her bir davacı ayrı bir dava açabilecekken birlikte dava açmalarının aleyhe sonuç doğurması beklenmemelidir. Davacıların her birinin ayrı dava açması halinde bu davaların birleştirilmesi mümkün olduğu gibi ayrı ayrı sonuçlandırılmaları da mümkündür. Her bir dosya ayrı sonuçlandığında, nasıl ki her dava bakımından yargılama giderleri ayrı hüküm altına alınacak ve yine yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine de hükmedilecekse, bu davalar birleştiğinde de her davanın bağımsızlığını koruduğu ilkesi gereğince ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmelidir.

Taraf sayısının çokluğu veya azlığı, ancak Tarifenin 22.m.si kapsamında değerlendirilebilir.

Çoğunluğun gerekçesinde belirttiği “iflasın tekliği” konusuna gelince, şüphesiz iflas tektir ancak her bir işçinin alacağı farklıdır. İflas takibi tek bir işçi alacağı için yapılmamış, dava da tek bir alacak için açılmamış, aksine her bir davacı kendi alacağı açısından davacı konumundadır. Bu nedenle her bir davacının ayrı ayrı davasından feragat etmesi de mümkündür.

Her bir davacı ayrı bir vekil tutup, ayrı bir dava açtığında nasıl ki vekalet ücreti takdirinden kaçınmak mümkün olmayacaksa, birlikte hareket ettiklerinde de lehlerine ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerekecektir.

İşçi alacakları nedeniyle birlikte hareket eden alacaklıların bu davranışlarının kötü niyetli olduğunun kabulü de mümkün değildir. Zira Kanunun verdiği dava arkadaşlığı hakkının kullanılması kötü niyetli bir davranış olmayıp, aksine usul ekonomisi gereği, olması gereken bir davranıştır.

Sonuç itibariyle, her bir davacı açısından Av.Asg.Ücret Tarifesinin 22.maddesi de göz önünde bulundurularak ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi için kararın bozulması gerekirken gerekçeyi düzelterek onama yönünde oluşan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.