"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/114 E., 2024/1758 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2013/62 E., 2019/389 K.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin öncesinde bir kamu iktisadi teşebbüsü olup, 01.09.2010 tarihi itibari ile özelleştirilmesinin yapıldığını, davacının davalı şirket tarafından 21.12.2009 tarihinde yapılan "Bursa İli, ... İlçesi, Arıza Onarım ve Bakım" ihalesine katıldığını ve taraflar arasında 24.02.2010 tarihli sözleşme imzalandığını, davalı tarafından özelleştirme nedeniyle sözleşmenin tasfiyesinin yapılmayıp asıl sözleşmenin ifasına devam edildiğini, neticede özelleştirme sonrası makul süre içerisinde sözleşmenin feshedilmeyerek asıl sözleşmenin devam ettirildiğini, özelleştirme sonrası 12 ay süreyle hakediş ödemesi yapılması karşısında işin devamı hususunda haklı bir güven inancı oluşturulduğunu, davalı tarafından kötüye kullanılan fesih hakkı karşısında müvekkilinin mahrum kaldığı karların ve uğradığı zararların tazmini için davalı şirketten şimdilik 25.000,00 TL (KDV dahil) tahsiline, bu meblağa sözleşmelerin feshi tarihinden itibaren ticari faiz oranının uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin 30/3. maddede yer alan fesih hakkına dayanılarak feshedildiğini, dava tarihi itibari ile sözleşmenin geçerlilik niteliğini yitirdiğini, ek işlerle toplamda 10 aylık bir süre çalışma yapıldığını, akdedilen bu sözleşmelerin karşılıklı olarak yerine getirilerek son bulduğunu, sözleşmenin varlığı halinde menfi zararın varlığından bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi kararı ile sözleşmenin feshedilmesinin TMK'nın 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalı yanın sözleşmenin devam edileceğine yönelik haklı güveni oluşturmasından sonra sözleşmenin 30/3 maddesi gereğince fesih işlemi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, davalı iş sahibinin sözleşmelerin feshinde haksız ve kusurlu olması nedeniyle davacının kar kaybı istemekte haklı olduğu, sözleşme ve karar pulu ile KİT payı ödemelerinin sigorta poliçesinden doğan giderler olduğu ve beklenen karın elde edilmesi için karşılandığı, kar payları içerisinde kaldığından ayrıca talep edilemeyeceği kanaatiyle davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL’sı mahrum kalınan kar alacağının dava tarihi olan 12/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile taraflarca akdedilen sözleşmelerin 30.3 maddesinde "Bağlı şirketlerin özelleştirilmesi neticesinde dağıtım şirketlerinin yeni sahiplerinin sözleşmeyi devam ettirmemeleri halinde işin yapılan kısmı henüz % 70 seviyesine ulaşmamış olsa bile yükleniciye bundan dolayı söz konusu kar mahrumiyeti dahil olmak üzere herhangi bir ödemede bulunulmaz. Yüklenici bu sebeple kamudan, görevlilerden ve yetkililerden herhangi bir hak ve zarar tazmini talebinde bulunamaz" hükmüne yer verildiği, buna göre sözleşmeler ile özelleştirme işlemi sonrasında dağıtım şirketine sözleşmeleri tek taraflı fesih yetkisi verildiğinin kabulünün gerektiği, davalı şirket sözleşmeleri sözleşmelerde yer alan tek taraflı fesih hakkına dayalı olarak feshettiğinden ve sözleşme hükmü her iki taraf için de bağlayıcı olduğundan ve davacı taraf sözleşmeler ile davalı şirketin özelleştirilmesi ve şirketin yeni sahiplerinin sözleşmeyi devam ettirmemeleri halinde herhangi bir hak ve zarar tazmini talebinde bulunamayacağını açıkça kabul ettiğinden davalı tarafça sözleşmelerin feshedilmesi haksız fesih olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf nedenlerinin kabulü, davacı vekilinin istinaf başvurusu nedenlerinin reddi ile kararın kaldırılmasına ve davanın reddine ilişkin yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesi kararının süresi içinde İflas İdare Memurluğu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, davacı hakkında 21.03.2016 tarihli kararı ile iflas kararı verildiği, mahkemece öncelikle iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılması, kesinleşmiş bir iflas kararı varsa ilgili iflas idaresi davaya dahil edilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra İİK'nın 194. madde hükmü de nazara alınarak davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak bozma kararından sonra duruşma açılarak iflas idaresine ve davalıya bozma ilamı ve duruşma günü tebliği yapılmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı, davalı şirketin sözleşmeleri sözleşmelerde yer alan tek taraflı fesih hakkına dayalı olarak feshettiği, sözleşme hükmünün her iki taraf için de bağlayıcı olduğu, davacı tarafın sözleşmeler ile davalı şirketin özelleştirilmesi ve şirketin yeni sahiplerinin sözleşmeyi devam ettirmemeleri halinde herhangi bir hak ve zarar tazmini talebinde bulunamayacağını açıkça kabul ettiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf nedenlerinin kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulması ve davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; sözleşmede bu yönde hüküm olsa da sözleşmede güçsüz yanda davacı şirket olduğundan davalının sözleşmeyi feshetmesi dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, eser sözleşmesinin feshi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
24.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.