"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/2078 E., 2024/2216 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/991 E., 2024/504 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatife 06.09.2004 tarihinde üye olduğunu ve üyeliğinin devam ettiğini, davacının üye olduğu tarihten itibaren tüm borçlarını eksiksiz olarak ödediğini, 31.03.2013’te 33.000,00 TL’yi toplu olarak ödemesi halinde 01.05.2013’te dairesinin teslim edileceğinin bildirildiğini, bunun üzerine davacının ödemeyi yaptığını ve müvekkiline 31.03.2013 tarihli tapu masrafları hariç borcu kalmadığına ve toplam 75.500,00 TL ödeme yaptığına dair davalı tarafından yazı verildiğini, davalıya gönderilen ihtarnameye verilen cevap ile müvekkilinin iddialarının doğrulandığını, ancak müvekkilinin yaklaşık 7 yıldır oyalandığını, davacı ile aynı durumda olup daire tahsisi yapılan üyelerin bulunması nedeniyle eşitlik ilkesine zarar verildiğini, maliyet bedelinin yeniden hesaplanmasının haksız kazanç ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, belirtilen nedenlerle, öncelikle davacıya vaadedilen dairenin teslimi ile tapuda tescilini, bunun mümkün olmaması halinde davalının ihtara cevabında belirttiği... Mahallesi, 4389 ada, 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binadan davacıya vaadedilen daire ile aynı özelliklere sahip dairenin davacıya teslimi ile adına tescilini, bunun da mümkün olmaması halinde ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tespiti ile yapılan ödemeler dikkate alınarak hesaplanacak tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacağın zamanaşımına uğradığını, kesin maliyet bedelini ödemeyeceğini beyan etmiş olması nedeni ile davacıya daire verilemeyeceğini, söz konusu dairenin davacıya kura ile çıkmadığını, davacının peşin ödemeli ortak olduğuna dair yönetim kurulu ve genel kurul kararı olmadığını, diğer üyelerin 255.905,00 TL ödeme ile daire sahibi olacak iken davacının 75.500,00 TL ile daire sahibi olmasının mümkün olmadığını, davacının kooperatife gecikme zammı ile birlikte 113.859,00 TL borçlu olduğunu, davacının sunduğu evrakın 2013 tarihli olup o tarihte davacının aidat borcu kalmadığından başka bir şey göstermediğini, davacının ibra edildiği ve sabit ve peşin ödeme suretiyle ortaklığa kabul edildiği yönünde genel kurul kararı bulunmadığını, davacının ikinci talebi olan ödenen tutarların tahsili talebinin de halen üye olması, istifa etmemesi ve genel kurulda çıkma işlemi yapılmamış olması nedeni ile mümkün olmadığını, Kooperatifler Kanunu'nun 17. maddesi ve Ana Sözleşmenin 13. maddesine göre kooperatifin davacıya muaccel hale gelmiş bir borcunun bulunmadığını, kooperatifin 2012 yılı genel kurul kararı gereği alacağının ancak 36 ay sonra muaccel hale gelebileceğini, alacak muaccel hale gelse bile bu bedelden genel giderlerin düşülmesi gerektiğini, istifa eden üyenin alacağının ilgili yıl bilançosunun karara bağlandığı yıl genel kurul kararından sonra muacccel hale geleceğini, aidatın tamamının talep edilemeyeceğini, faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının peşin ödemeli ortak olduğu yönünde alınmış bir yönetim ve genel kurul kararı olmadığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacının yapmış olduğu ödeme miktarları dikkate alındığında, ödenmesi gereken bedelin tamamını ödememiş olması da birlikte değerlendirildiğinde tapu iptal ve tescil talebinin yerinde olmadığı ancak davacının bu şartlar altında 453.769,43 TL tazminat alacağının bulunduğu, mahkemece bilirkişi raporuna itibar edildiği, davacı vekilinin 06.05.2024 tarihli ıslah dilekçesi ile, munzam zarar ve kira bedeli taleplerinden vazgeçilmiş olması nedeni ile bu hususlarda karar verilmesi yoluna gidilmediği, gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacının terditli taleplerinden tapu iptal ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının 02.11.2022 tarihinde kooperatiften ihraç edildiğini, davanın aktif ehliyet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, bu hususun mahkemeye bildirildiğini, davacının ihraç kararına karşı itiraz etmediğini ve dava açmadığını, ihraç kararının kesinleştiğini, bu hususun dikkate alınmaksızın karar vermesinin hatalı olduğunu, Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi emsal ilamları gereği de davacının üyeliğinin dava sonuna kadar devam etmesi gerektiğini, aksi halde aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddi gerektiğini, kooperatifin konut imalatına devam ettiğinden ve kesin maliyet bedeli ödenmediğinden tazminat talep edilemeyeceğini, tazminat için konut tesliminin imkansız hale gelmesinin gerektiğini, bilirkişi raporunda da halen devam eden imalatların olduğunun belirtildiğini, tazminat verilebilmesi için ayrıca tüm üyelere konut verilmesi gerektiğini, ancak kooperatifin etap etap devam etmekte olup, her üyeye yetecek kadar dairesi bulunduğunu, imalatların devam ettiğini, konut tahsisi imkansız hale gelmediğinden tazminat kararı verilemeyeceğini, davacının kesin maliyeti ödemeyeceğini belirttiğinden kendisine daire verilmesinin mümkün olmadığını, 2013 tarihli evrağın sadece davacının o tarihte borcu bulunmadığını gösterdiğini, davacının ibra edildiğine dair bir genel kurul kararı bulunmadığını, davacı yönünden daire bedelinin sabitlendiğine dair genel kurul kararı bulunmadığını, davacının kooperatiften çıkma talebi olmayıp muaccel bir alacağının bulunmadığını, ayrıca olsa dahi Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. maddesi ve ana sözleşmenin 15. maddesi gereği genel giderler düşülmeden geri ödeme yapılamayacağını beyan etmektedir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, kooperatif üyeliği nedeniyle tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde bedelinin ödenmesi istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1. maddesi hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
Kooperatif ortaklığına dayalı açılan alacak davalarının dinlenebilmesi için kooperatif üyeliğinin karar kesinleşinceye kadar devam ediyor olması gerekir. Hukuki yarar dava koşulu olup, mahkeme dava şartlarını re'sen incelemekle görevlidir. Dava şartlarının ve bu kapsamda olan hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar devamı da gereklidir. Gerçekten de, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Zira ortaklık sıfatının ortadan kalkması halinde bu sıfatın bulunduğu ve buna bağlı istenebilir bir alacak bulunduğundan söz edilemez. İstenebilir (muaccel) olmayan bir alacak için dava açılmasında da hukuki yarar yoktur.
Kooperatif ortaklığından ayrılan veya çıkarılan ortak ise üyeliğe bağlı hakları değil üyelikten ayrılmaya dayalı haklarını isteyebilir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 17. maddede; kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğunun anasözleşmede gösterileceği, bu hakların, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilânçosuna göre hesaplanacağı, çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartların hükümsüz olduğu hükmü bulunmaktadır. Kooperatif Anasözleşmesi'nin 15. maddesinde de devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacaklarının o yılın bilançosuna göre hesaplanarak bilanço tarihinden itibaren bir ay içinde geri verileceği, ayrılan ortakların kooperatifin yedek akçeleri üzerinde bir hak iddia edemeyecekleri düzenlenmiştir. Bu hükümlerle birlikte değerlendirildiğinde kooperatiften ayrılan veya çıkarılan ortak ise çıkma payı alacağını isteyebilecektir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; dava, kooperatif ortaklığına dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. Dava 09.03.2020 tarihinde açılmıştır. Yargılama devam etmekte iken davalı tarafça davacının ortaklıktan çıkarıldığına dair 02.11.2022 tarih ve 2137 sayılı karar fotokopisi sunulmuş ayrıca çıkarılma kararının kesinleştiği beyan edilmiştir. Davacının üyeliğinin devam ettiğini belirten bilirkişi raporu 16.04.2021 tarihlidir. Oysa ki sunulan ihraç kararı daha sonraki tarihlidir. Alınan ek bilirkişi raporu 06.12.2023 tarihli ise de bu raporda ise ihraç kararının kesinleşip kesinleşmediği ve buna bağlı olarak üyeliğin devam edip etmediği açıklanmamıştır. Davacı yargılama sırasında üyeliğin sona erdiğini 18.03.2024 tarihli beyan dilekçesiyle bildirmiş ve 05.04.2024 tarihli duruşmada da buna ilişkin beyanlarını tekrarlamış olmasına rağmen ilk derece mahkemesince bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Davalının istinaf dilekçesinde de bu husus istinaf sebebi olarak gösterildiği halde bu konuda bir değerlendirme yapılmaksızın başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacının tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminata ilişkin isteminin dinlenebilmesi için, davalı kooperatifin üyesi olması ve bunun açılan dava boyunca ve kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi zorunludur. Davacı hakkında alınan ihraç kararının kesinleşmesi halinde üyelik sıfatı sona ereceğinden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekir. Davacının kooperatiften ihraç edildiği ve kararın kesinleştiği davacı tarafça belirtildiğine ve bir kısım belgeler sunulduğuna göre öncelikle ihraç kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan, diğer anlatımla davacının üye olup olmadığı kesin olarak saptanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirir
Yukarıda açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hükmün bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan hükmün onanması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.