Logo

6. Hukuk Dairesi2025/65 E. 2025/46 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı ile davacı arasında akdedilen toplu VMS sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve faiz tutarının belirlenmesi ile makul süre hesabına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, Yargıtay'ın bozma ilamında belirtilen makul süre dikkate alınmadan hüküm kurulması ve davacı lehine usulü kazanılmış hak doğuran meblağdan az olmaması gereken alacak miktarına aykırı olarak karar verilmesi doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2022/419 E., 2024/743 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ile müvekkilinin e-mail yoluyla iletişime geçerek yapılan görüşmeler sonunda taraflar arasında 01.03.2012 tarihinde Toplu VMS Sözleşmesi yapıldığını, davalının sözleşme uyarınca bir yıllığına, aylık 3.500.000 başarılı sabit telefona ulaşmayı taahhüt ettiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca üzerine düşen sesli mesaj (VMS) gönderme edimini yerine getirerek başarılı sesli mesaj sayılarını davalıya rapor olarak gönderdiğini, ancak davalının sözleşme ile taahhüt ettiği miktardaki sesli arama sayısını talep etmediği ve edimin yerine getirilmediğini, bu nedenle yerine getirilmeyen (kullanılmayan) bakiye 30.543.000 aramanın yapılmadığı ve bu miktar kadar kontörün kaldığını, davalının alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 oranında icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili dava dilekçesinde; sözleşmeyi müvekkilinin yetkili temsilcisi imzalamadığından sözleşmenin kendileri açısından geçerli ve bağlayıcı olmadığını, davacıdan sözlü olarak aldıkları hizmetlerin bedelinin ise ödendiğini, davacı tarafından verilen hizmetlerin ispatlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince, itirazın iptali davasında davacının dava dışı ... Şirketi ile yaptığı sözleşmede dikkate alınarak yapılan hesaplamada toplam kâr kaybının 681,205 TL olduğu, davacının talebinin tazminat hükmünde kâr kaybı alacağı olduğu için davacının kâr kaybına ilişkin KDV talebinin yerinde olmayacağı, davacı ile dava dışı alt taşeron arasında sözleşmede ek maliyete ilişkin hüküm bulunmasına rağmen davacı tarafından dava dışı alt taşreona %25 ek maliyet ödendiğine ilişkin belge sunulmadığından davacının ek maliyete katlandığı ve ödeme yaptığını ispatlayamadığı, asıl alacak miktarına takip tarihi itibariyle işleyen 41.889,00 TL faiz olduğu, alacağın yargılamayı gerektirdiği ve likit olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin (Yargıtay Kapatılan 23. Hukuk Dairesi) 2020/206 Esas, 2021/83 Karar sayılı ilamı ile bozularak dosya mahkemesine gönderilmekle, İlk Derece Mahkemesinin bozma ilamına uyarak davacının kullanılmayan kontörler nedeniyle 30.543.000 adet kontör*0,0223=681.108,90 TL kâr tutarı hesap edildiği, bu tutara KDV eklenmesinin davacının talebinin tazminat hükmünde kâr kaybı alacağı olduğu için uygun olmayacağı, 27.03.2013 temerrüt tarihi ve 24.09.2013 takip tarihi baz alınarak icra dosyası faiz hesabının 46.441,36 TL olarak hesap ve tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verdiği kararın taraf vekillerince temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Dairemizin (Yargıtay Kapatılan 23. Hukuk Dairesi) 19.01.2021 tarihli, 2020/206 Esas, 2021/83 Karar sayılı ilamı ile davacının aynı şartlarda başka bir iş bulması için geçmesi gereken makul süre dikkate alınarak talep edilebilecek tazminatın belirlenmesi için kararın bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen makul süre dikkate alınmadan düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Mahkemece yapılacak iş, üç aylık makul süreyle sınırlı olarak bilirkişiden rapor alınarak ve ayrıca 12.11.2015 tarihli ilk kararda itirazın 438.668,18 TL asıl alacak, 30.158,64 TL işlemiş faiz ve 664,00 TL ihtarname bedeli üzerinden iptaline karar verilmiş olup davalı vekilinin iş bu bedele ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturan bu meblağdan az olmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken makul süre tespitine ilişkin bozma kararına aykırı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz sebeplerinin kabulü ile hükmün davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.