Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3438 E. 2024/5166 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi ile bedelin iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Harici satış sözleşmesinin tapu iptali ve tescili için geçerli olmadığı, ancak miras payı devri sözleşmesi olarak değerlendirilebileceği ve davacının ödediğini ispatladığı bedelin güncellenmiş değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/121 E., 2024/160 K.

DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVALILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 10.05.2019

KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen (tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, tazminat talebi yönünden kısmen kabulüne) ve istinaf incelemesinden geçen (esastan ret) harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil talebinin reddine tazminat talebinin kısmen kabulüne (satış bedelinin güncelleştirilmiş hali üzerinden) karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı ile davalıların annesi ...'ın kardeş olduklarını, davalıların annes...; 09.01.1984 tarihinde Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/19 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtığını, ancak 1984/19 Esas sayılı dosyanın yargılaması devam ederken; 07.05.1984 tarihli anlaşma ile aralarında anlaştıklarını, dava konusu taşınmazları 700.000,00 TL karşılığında ...'ya sattığını ve ortaklığın giderilmesi davasından vazgeçeceğini, satış bedelinin ödenmesine ilişkin davacı ve ... arasında iki adet 350.000,00 TL bedelli 07.05.1984 tarihli ve 30.08.1985 tediye tarihli senet düzenlendiğini, satış bedeli olan 700.000,00 TL'yi ...'a ödeyerek gayrimenkulleri satın aldığını ileri sürerek, 102 ada 35 parsel, 115 ada 97 parsel, 121 ada 4 parsel, 115 ada 49 parsel ve 149 ada 3 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına kayıtlı bulunan hisselerin iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilinin yapılmasını, tapu iptali ve tescil yönündeki talepleri uygun görülmez ise dava konusu taşınmazların rayiç bedelleri tespit edilerek dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte, rayiç bedel belli olmadığı takdirde satış bedelinin satış tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte günümüz değerine güncellenerek ve değiştirilerek davalılardan hisseleri oranında alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; davacının dayandığı 07.05.1984 tarihli "anlaşma" başlıklı belgenin taşınmazın devrini sağlayan bir belge olmadığını, murisin hissesini icara verdiğini, belgenin muris tarafından düzenlenmediğini, bedelin de ödenmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili de cevap dilekçesinde özetle; davacının dayandığı "anlaşma" başlıklı belgenin taşınmazın devrini sağlayan resmi bir belge olmadığını, imzanın murise ait olmadığını, belge ve senetlerin zamanaşımına uğradığını ve davanın tüm mirasçılara açılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.02.2021 tarihli ve 2019/150 Esas, 2021/52 Karar sayılı kararıyla; davacı açmış olduğu işbu dava ile dava konusu taşınmazlardaki davalıların murisi adına kayıtlı hisse oranındaki mülkiyetin iptalini talep etmiş ise de davaya dayanak davacı ve davalılar murisi arasındaki anlaşma başlıklı belgenin adi yazılı bir sözleşme oluşu, sözleşme tarihinde tapuya kayıtlı dava konusu taşınmazlar bakımından devir işlemlerini, satım sözleşmesinin resmi yazılı şekil şartına bağlı yapılması ile mümkün olabileceği, buna uyularak yapılmış geçerli bir satım akdinin bulunmaması, diğer yandan sözleşmeye konu bedelin ödenmesi şartına bağlanması, ödemeden sonra devrin yapılacağının kararlaştırılmış olması, ancak davacının senede bağlanan dava konusu taşınmazlardaki davalılar murisinin hisse bedelinin ödendiğini ispat edemediği, dosyaya anlaşmaya bağlı olarak düzenlenen senetlerden bir tanesinin aslının sunulduğu, dolayısıyla bu senet aslı davacıda olmakla bunun ödenmiş kabul edilebileceği, diğer senedin fotokopisinin sunulduğu, aslının sunulmadığı, dolayısıyla senet aslı davacıda bulunmadığından ve sunulamadığından bu senede ilişkin ödeme yapıldığının ispat edilmiş sayılamayacağı, hal böyle olunca dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak açılan tapu iptali ve tescil talebinin reddinin gerektiği, terditli olarak talep edilen adi yazılı sözleşme gereği yapılan ödeme nedeniyle rayiç bedel talebi bakımından ise, taraflar arasındaki anlaşmaya konu bedelin 350.000,00 TL'si (Eski TL) ödendiğinin kabul edildiği gerekçesiyle tazminat talebinin kısmen kabulü ile bu bedele ilişkin olarak bilirkişiye yaptırılan denkleştirici adalet ilkesi gereği dava tarihine güncellenen miktarın (A+B+C+D+E (74.760,25 TL)/5=14.952,05 TL) davalılardan murislerinden ötürü hisseleri nispetinde tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 10.02.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 01.07.2021 tarihli ve 2021/1762 Esas, 2021/1827 Karar sayılı kararıyla; davacının resmi şekilde düzenlenmemiş geçersiz (şifahi) sözleşme nedeniyle tapu iptali ve tescil talep edemeyeceği, sözleşme geçersiz olduğundan davacı tarafın sözleşmeye konu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin tahsilini ve ödenmesini talep edemeyeceği, denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplanan bedele yönelik itirazların yerinde görülmediği, davalı vekili senetlerin birinin dahi ödendiğinin ispatlanamadığı itirazlarının incelenmesinde davacının bir adet senet aslını mahkemeye sunmuş olması nedeni ile bedelin ödendiğine ilişkin karineden yararlandırılmasının yasa ve yerleşik uygulamaya uygun bulunduğu, terditli davalarda iki ayrı dava olmayıp istemlerden birinin mümkün olmaması durumunda ikinci istemle ilgili hüküm kurulmakta olduğu, ilk istem mümkün görülmediğinde bunun için ayrıca yargılama gideri ve avukatlık ücreti hesaplanmayacağı gerekçesiyle davacı ve bir kısım davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 18.01.2023 tarihli ve 2021/7809 Esas, 2023/273 Karar sayılı ilamında; "...dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının tedavülleri ile getirtilerek taraflar arasındaki adi yazılı sözleşmenin düzenlendiği tarihte miras payı taksim sözleşmesi kapsamında olup olmadığı tespit edilmeli, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda imza incelemesinde belgenin aslı üzerinden yapıldığı belirtildiğinden öncelikle davacının tapu iptali ve tescil talebi yönünden değerlendirme yapılarak bir karar verilmelidir. Adi sözleşmenin miras payının devri niteliğinde olmadığı anlaşılması halinde davacı sözleşme konusu iki adet 350.000,00 TL'lik senetleri ibraz ederek ödediğini ispat ettiğinden tazminat isteminin tamamı yönünden kabulüne karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir..." ifadelerine yer verilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki adi yazılı sözleşmenin düzenlendiği tarihte taşınmazların tapu kütük fotokopilerine göre üzerinde davacılar murisi ile davalılar murisinin paylı mülkiyete sahip olduğu, bu nedenle sözleşmenin miras payı taksim sözleşmesi kapsamında olmadığı, resmi şekle uymayan satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil kararı verilemeyeceği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil davasının reddine ancak davacı sözleşme konusu iki adet 350.000,00 TL'lik senetleri ibraz ederek ödediğini ispat ettiğinden tazminat talebinin kısmen kabulü ile denkleştirici adalet ilkesi gereği dava tarihine güncellenen miktarın (23.844,40 TL) davalılardan hisseleri oranında alınarak davacılara mirasçılık belgesinde gösterilen payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalıların murisi ..., müvekkil de dahil olmak üzere dava konusu taşınmazlarda hak sahibi yasal mirasçı olan kardeşlerine karşı Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/19 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtığını, yargılama devam ederken; ... ile müvekkil ... arasında yapılan 07.05.1984 tarihli anlaşmanın içeriğine göre; dava konusu taşınmazların 700.000,00 TL karşılığında müvekkil ...'ya satacağını ve ... da açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davasından vazgeçtiğini, bozma kararı doğrultusunda anlaşmanın miras payı sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, taşınmazları dava tarihindeki toplam değerinin günümüz değerine güncellenerek karar verilmesi gerektiğini, tapu iptali ve tescil talebinin reddine ve tazminat talebinin de kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Türk Medeni Kanunun 706. Borçlar Kanunun 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddesi ve Noterlik Kanunun 60. maddesi hükümleri uyarınca tapuda kayıtlı olan taşınmazların resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukukça değer verilemez ve mülkiyetin naklinin sebebini teşkil edemez. Bu husus, kamu düzeniyle ilgilidir ve re’sen gözetilir.

2. Resmi şekilde düzenlenmemiş olan ve geçerli olmayan tapulu taşınmaz satış sözleşmesine istinaden tapu iptali ve tescil talep edilemez. Taraflar geçersiz sözleşme nedeniyle verdiklerini haksız iktisap kuralları uyarınca geri isteyebilirler. Bu itibarla davacının resmi şekilde düzenlenmemiş geçersiz (şifahi) sözleşme nedeniyle tapu iptali ve tescil talep edemeyeceği gözetilmelidir.

3. Diğer taraftan; TMK'nın 677/1 inci maddesi gereğince, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.

Mirasçılar arasında yapılan bu tür sözleşmeler yapıldıkları tarihten itibaren ifa (yerine getirme) olanağına sahiptirler. Alacaklı, yapıldığı tarihten itibaren bu sözleşmeye dayanarak, sözleşme gereğinin yerine getirilmesini miras payını devredenden isteyebilir ve ona karşı davayı açabilir. (TMK.m.677/1.fıkra). Taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olması, bu isteğe engel oluşturmaz. Yalnızca, mirasçılar dışında üçüncü kişilere yapılan miras payının devri sözleşmeleri TMK'nın 677/2. (743 sayılı TMK'nın 612/2 ve 3. cümleleri) madde ve fıkrası uyarınca elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürmedikçe (yani iştirak çözülmedikçe) üçüncü kişinin istekte bulunma olanağı yoktur. Çünkü iştirak çözülmedikçe sözleşmenin ifa (yerine getirme) olanağı bulunmamaktadır.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı mirasçıları vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.