"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/307Esas, 2017/586 Karar
BİRLEŞTİRİLEN 2009/85 ESAS SAYILI DOSYADA
BİRLEŞTİRİLEN 2012/3 ESAS SAYILI DOSYADA
BİRLEŞTİRİLEN 2015/22 ESAS SAYILI DOSYADA
Mahkeme kararı kararı davalı ... mirasçıları vekili, 2015/22 Esas sayılı davada davacı ... ve davacı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı ..., davacı vekili Avukat ..., davalı ... mirasçıları vekili Avukat ..., davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı 2009/67 Esas, 2009/85 Esas ve 2012/3 Esas sayılı dosyalardaki dava dilekçelerinde; mülkiyetinde bulunan 344 parsel sayılı taşınmazı inanç sözleşmesi ile davalı ...'e devrettiğini, ancak alacaklının açtığı Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesi 1997/395 Esas sayılı dosyada tasarrufun iptali ile yapılan devrin butlanına karar verildiğini, bunun üzerine taşınmazın satışını önlemek ve üzerindeki hacizlerin kaldırılması için alacaklıta davalı ...'nin 24.500,00 TL davalı ...'in ise 10.000,00 TL ödediklerini, düzenlenen 04.05.2001 tarihli inanç sözleşmesi ile de taşınmazın davacının borucuna teminat olmak üzere davalı ...'ye devredildiğini, davacının borçları ödediğini, davalı ...'nin ise taşınmazı 22.01.2009 tarihinde davalı ...'e devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini olmazsa tazminat talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı ... birleştirilen 2012/3 Esas sayılı dosyadaki karşı dava dilekçesinde; 04.01.2001 tarihli sözleşmeye istinaden dava konusu 244 parsel sayılı taşınmazın bila bedel ...'e devredildiğini, düzenlenen sözleşmeye göre taşınmazın 1/3'ünün tarafına ait olacağının kararlaştırıldığından 10.000,00 TL ödeme yaptığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın değerinin yeniden hesaplanması suretiyle 1/3 payına karşılık gelen şimdilik 10.000,00 TL bedelin davalı-karşı davacı ...'den alınarak tarafına verilmesine karar verilmesini talep etti.
3.Davacı ... birleştirilen 2015/22 Esas sayılı dosyadaki dava dilekçesinde; birleştirilen 2012/3 Esas sayılı davada karşı dava olarak 10.000,00 TL'nin tahsilini talep ettiğini, dosyada 10.000,00 TL'nin keşif tarihi itibariyle karşılığı değerinin 53.706,55 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek kalan 43.706,55 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın eksik harçla ikame edildiğini, davada zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının dava konusu taşınmazı satın aldığında bedelini bono ile ödediğini, bononun vadesi geldiğinde ödemeden kaçınmak için taşınmazı ...'a devrettiğini, bu devir hakkında tasarrufun iptaline karar verilmesi üzerine müvekkilinin sıkıntıdan kurtarmak gayesiyle taşınmazın bedelini ödeyerek resmi akitle ...'dan satın aldığını, mülkiyetin müvekkiline geçtiğini, davacının iddiasının aksine müvekkiline hiç bir ödeme yapılmadığını, davacı ile ... arasında düzenlenen evrakların hiç birinin altında imzası olmadığını, müvekkilinin imzasını havi etmeyen belgelere muvafakatlerinin bulunmadığını, belgelerinin içeriğinin gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazı sattığını ve taşınmazla bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin basiretli bir tacir olarak dava konusu taşınmazı reel değerinden satın aldığını, arada muvazaalı bir işlemin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk Derece Mahkemesinin 25.12.2012 tarihli ve 2009/67 Esas, 2012/1117 Karar sayılı kararıyla; 2009/67 Esas sayılı dosyada tapu iptal ve tescil talebinin reddine, tazminat bedelinin taleple bağlı kalınarak kabulü ile; 50.000,00 TL'nin 26.01.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ...'ten tahsili ile davacıya ödenmesine, birleştirilen 2009/85 Esas sayılı ve 2012/3 Esas sayılı davaların reddine davalı ... tarafından açılan karşı davada ise; taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL'nin 27.01.2012 karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davacı karşı davalı ... Çelik'ten alınarak davalı-karşı davacı ...'a ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin 25.12.2012 tarihli ve 2009/67 Esas, 2012/1117 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 22.03.2016 tarih ve 2015/16732 Esas, 2016/3490 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.
2. Davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 07.06.2017 tarih ve 2016/10751 Esas, 2017/4819 Karar sayılı ilamında; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin karar düzeltme itirazları yerinde görülmediğinden reddinin gerektiği,
3. Davalı ... vekilinin karar düzeltme itirazları yönünden ise; davalı ...'e yapılan temlikin inanca dayalı olduğunun 04.05.2001 tarihli yazılı delille kanıtlanmış bulunduğu, bundan sonraki eller bakımından ise edinenlerin TMK'nun 1023. maddesi uyarınca iyiniyetli olup olmadıklarına bakılacağını, eldeki davada ...'den taşınmazı temlik alan ...'nin davacının kardeşi olup durumu bilmesi gereken konumda bulunduğu, bu nedenle iyiniyetli olduğundan TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı kabul edilemeyeceği, ancak taşınmazın son maliki ...'ün taşınmazı edinmesinde kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığı, bu nedenlerle davacının tapu iptali ve tescil isteğinin reddedilmesinin doğru olduğu, ne var ki, taşınmazın ilk maliki olan davacının, ... ile düzenlediği 04.05.2001 tarihli inanç sözleşmede taşınmazın 1/3 oranında davacıya, 1/3 oranında ...'e ve 1/3 oranında ...' ait olacağını kabul edildiği, bu durumda davacıya ait olacak 1/3 payın bedeli saptanarak davacının isteğide gözetilerek bedele hükmedilmesi gerekirken taşınmazın tümünün değeri hesaplanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmadığı gerekçesiyle davacı ...'in karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairenin onama ilamının kaldırılmasına kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkeme, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında asıl davada tapu iptal ve tescil talebinin reddine tazminat talebinin kubulüne, birleştirilen 2009/85 Esas ve 2012/3 Esas sayılı davalarda karar kesinleşmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, 2015/22 Esas sayılı dosyada davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili duruşma talepli temyiz dilekçesinde özetle; tasarrufun iptali davasınıntaşınmazın mülkiyetinin müvekkilinde olduğunun ispatı olduğunu, taşınmazın emaneten davalı ...'ye devredildiğini, davacının taşınmazın satışını engellemek için davalılardan borç aldığını, alınan borçların satış bedeli olmadığını, davacının halen taşınmazın zilyedi konumunda olduğunu, ... ile ... arasındaki devrin muvazaalı olduğunu, taşınmaz değerinin 537.500,00 TL olduğu, satış bedelinin ise 2.000.000 TL olduğunu, bu fark da muvazaaya delil olduğunu, satış bedeli olarak davalı ...'ye verilen çekin tahsil edip edilmediğinin şüpheli olduğunu, döviz hareketinin bulunmadığını ileri sürerek Mahkeme kararının müvekkili lehine bozulmasını istemiştir.
2.Davalı ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; mirasbırakan ... aleyhine hükmedilen 50.000,00 TL tazminat bedelinin yerinde olmadığını, mirasbırakanın hiçbir sözleşmede imzasının bulunmadığını, davacı ile hiçbir alışveriş veya borç ilişkisinin bulunmadığını, davacı aleyhine açılan Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 2008/456 Esas sayılı dava konusu taşınmaz hakkında el atmanın önlenmesi istendiğini ve davanın kabulüne karar verildiğini, dava konusu edilen inanç sözleşmesinde miras bırakan ...'nin imzası bulunmadığından sözleşme olarak değerlendirilemeyeceğini, zamanaşımı itirazı yönünden Mahkemece bir değerlendirme yapılmadığını, diğer hususlar kesinleşmiş olmakla Mahkemece davalı ... aleyhine hükmedilen 50.000,00 TL tazminat yönünden kararın bozulmasını istemiştir.
3.Davalı-karşı davacı, birleştirilen 2015/22 Esas sayılı davada davacı ... temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen 2015/22 Esas sayılı dosyada dava konusu taşınmazın 1/3 payı yönünden tazminat talep etmesine rağmen Mahkemece güncel değer hesaplanmadığını, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ödediği 10.000,00 TL'nin güncellenmiş değerinin daha yüksek hesaplanmasına rağmen geçerli neden olmaksızın 24.201,30 TL tazminata hükmedildiğini ileri sürerek Mahkeme kararının lehine bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat, birleştirilen 2015/22 Esas sayılı davada tazminat istemine ilişkindir.
1.Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesinin birinci fıkrasında Bölge Adliye Mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin, yine aynı maddenin ikinci fıkrasında ise Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine istinaf yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 427 ile 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, yani bu kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen kararlar, kanun yoluna başvurma tarihi ne olursa olsun, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. ve 444. maddelerindeki temyize ilişkin hükümlere tabi olup, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir. Buna karşılık, 20 Temmuz 2016 tarihinde ve sonrasında verilen temyiz incelemesinden geçmeyen kararlara karşı yasa yoluna gidilmesi halinde ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341-360. maddesindeki istinafa ilişkin hükümlerinin uygulanması için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi zorunludur.
2.Hemen belirtilmelidir ki, daha önce Yargıtay denetiminden geçen asıl dava olan 2017/307 Esas sayılı dosya ve birleştirilen davalar olan 2009/85 Esas ve 2012/3 Esas sayılı dosyaların “İstinaf” kanun yoluna tabi olmadığı açıktır. Ne var ki, Yargıtay bozma kararı sonrası birleştirilmesine karar verilen 2015/22 Esas sayılı dosya yönünden ise karar tarihi 05.12.2017 olup, bu dava ile ilgili daha önce Yargıtayın bir denetimi de söz konusu olmadığından, anılan kararın ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmaktadır.
3. Hâl böyle olunca, davaların birleşmekle bağımsız dava olma özelliğini kaybetmedikleri gözetilerek, ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılan birleştirilen 2015/22 Esas sayılı dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi, sonucunda verilen kararın temyiz edilmesi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi (anılan dosyalar temyiz edilmese dahi temyize tabi olan diğer dava dosyalarının gönderilmesi) için dosyanın Yerel Mahkemesine iadesi gerekmektedir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.