Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4130 E. 2024/5461 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında yaptığı işlemin tenkisi için açılan davada, hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı ve davanın belirsiz alacak davası olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tenkis davasının belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz edilemeyeceğine dair ek kararının hatalı olduğu, ayrıca ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesini gerektirecek bir neden bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

EK KARAR TARİHİ : 25.07.2024

SAYISI : 2024/303 E., 2024/594 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/206 E., 2023/584 K.

Taraflar arasındaki tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 25.07.2024 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin ''kesin'' olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerini babası ...'ın 05.06.2017 tarihinde öldüğünü, geriye tarafların mirasçı kaldığını, murisin en değerli taşınmazı olan 3001 parseli 2014 yılında sattığını, yine 2014 yılında 5417 ada 1 parsel, A blok 3. kat 27 ve 28 No.lu taşınmazları satın aldığını ve 15.000,00 TL nakit parasının kaldığını, murisin bu taşınmazları davalının adına tescil ettirdiğini ve nakit parayı da almadığını, davalının bu taşınmazları ve nakti muris üzerinde baskı kurarak, diğer kardeşlerinden mal kaçırmak kastı ve muris muvazaası ile kendi lehine işlem yaptırdığını belirterek; fazlaya ilişkin dava ve hakları saklı kalmak kaydıyla murisin iradesi fesada uğratılarak, tenkis isteminin kabulü ile 27 ve 28 No.lu bağımsız bölümlerin bedellerinin belirlenerek müvekkillerinin miras haklarına isabet eden bedele karşılık olmak üzere şimdilik 100.000,00 TL'nin taşınmazın edinme tarihinden itibaren geçerli olarak işleyen yasal faiziyle davalıdan tahsili ile müvekkillerine ayrı ayrı hisseleri oranında ödenmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, murisin amacının mirasçılarından mal kaçırmak olmadığını, muristen geriye 12 adet taşınmaz kaldığını, saklı payın zedelenmediğini, murisin minnet duygusu ile hareket ettiğini, diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla hareket etmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacılar tarafından davalıya karşı açılan muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının 15.12.2017 tarihinde açıldığından bu tarihte saklı payın ihlal edildiğinin öğrenildiği belirtilerek, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve katılma yolu ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacılar vekilinin istinafı yönünden isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin istinafı yönünden hak düşürücü sürenin sona ermesi ile hak sona ereceğinden hak düşürücü sürenin geçtiğinin tespiti usule ilişkin olmayıp esasa ilişkin olduğundan davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemenin usulden redde ilişkin kararının doğru olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; batıl (muvazaalı) işlem sonucu elde edilen hakka yönelik işlemin hak düşürücü süreye tabi olmadığını, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama kapsamında davalının kötü niyetli olduğunun ispatlandığını, hak düşürücü süreden sonra davanın açıldığının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 559. maddesindeki 20 yıllık sürenin geçerli olduğunu beyan etmektedir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, tenkis istemine ilişkindir.

1. Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava değeri dikkate alınarak temyiz dilekçesinin kararın ''kesin'' olması nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, tenkis davalarının belirsiz alacak davası olduğu ve temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu durumda temyiz dilekçesinin kararın ''kesin'' olması nedeniyle reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 25.07.2024 tarihli ek kararın ortadan kaldırılması gerekir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2. Mahkemece kimlik tespiti yapılan davacı asıl ..., 10.09.2024 tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden feragat ettiğini açıkça, kayıtsız ve şartsız olarak bildirmiştir.

Bu durumda davacı asıl yönünden temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.07.2024 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Davacılardan ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının V.B.1. maddesinde açıklanan nedenlerle reddine, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

3. Davacılardan ... vekilinin, V.B.2. maddesinde açıklanan nedenlerle davacı ... yönünden verdiği temyiz dilekçesinin REDDİNE,

Onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.