Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4252 E. 2024/5197 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras ortaklığında bulunan taşınmazdaki muhdesatın aidiyeti ve davalıların payına isabet eden muhdesat değerinin tespiti ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Muhdesatın tespiti davalarında dava konusu olan muhdesat değerinin dava tarihi itibariyle hesaplanması ve davalıların payına isabet eden miktar üzerinden yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 2018 yılındaki verilere göre hesaplama yapılıp davalılar aleyhine fazla yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmeyerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

EK KARAR TARİHİ : 18.01.2024

SAYISI : 2018/170 E., 2020/442 K.

DAVALILAR : ... vd. vekilleri Avukat ... vd.

DAVA TARİHİ : 01.08.2012

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasında görülen muhdesat aidiyetinin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Aksaray ili, Ortaköy ilçesi, Saları ... Köyü, Köy İçi Mevkii, 2267 parsel sayılı taşınmazın zemininin davacı ve davalıların ortak murisi ...'a ait olduğunu, bu taşınmaz ile ilgili Ortaköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/404 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, müvekkilinin, babasından kalan 2267 parsel sayılı arsa üzerine parasını kendi cebinden harcayarak yaklaşık 140 m² büyüklüğünde ev yaptırdığını, ayrıca bu taşınmazda bulunan yaklaşık 50 m² büyüklüğünde olan oda ile 40 m² büyüklüğündeki müştemilatı kendi cebinden para harcayarak çatılarını yaptırdığını, taşınmazın etrafına komple duvar yaparak sıvadığını, bu taşınmaza lavabo yaptırdığını, ağaç ve üzüm çubukları diktiğini, müvekkilinin ortaklığın giderilmesi davasında bu muhdesatlar için yaptığı harcamaların kendisine ödenmesini talep ettiğini ancak diğer paydaşların buna yanaşmadığını, bu nedenle Aksaray ili, Ortaköy ilçesi, Saları ... Köyü, köy içi mevkii, 2267 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yaklaşık 140 m² büyüklüğündeki tek katlı çatılı bina ile lavabo olarak kullanılan yapının müvekkili tarafından inşa edildiğinin, aynı parsel üzerinde bulunan diğer iki binanın çatıları ile arsanın ihata duvarının müvekkili tarafından yapıldığının, taşınmazda bulunan ağaçlar ile bağ çubuklarının müvekkili tarafından dikildiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının beyanlarının doğru olmadığını, müvekkilleri ile davacının müşterek murisinden kalma tarla vasıflı bir taşınmazı davalılardan vekalet almak suretiyle sattığını, tarlanın parası ile babalarından kalma evi tamir ettirdiğini, o nedenle davalı tarafın ileri sürdüğü iddiaların tamamının asılsız olduğunu, köyde bulunan dava konusu taşınmazın tamir işleri satılan tarlanın parası ile gerçekleştiğini, o nedenle beyanları kabul etmediklerini, Ortaköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/404 Esas sayılı dosyası ile taşınmazlarda keşif yapıldığını, belirtilen ev ve diğer müştemilatların yaklaşık 50 yıllık olduğu ve davalıların babalarından kaldığının tespit edildiğini, davacı tarafın müvekkillerinin müşterek murisine ait olan tarlayı sattıktan sonra tarlanın parası ile yaptırmış olduğu tadilatı kendisi yaptırmış gibi mahkemeye beyanda bulunduğunu bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkeme 22.11.2013 tarih ve 2012/221 Esas, 2013/506 Karar sayılı kararında özetle; dosyada dinlenen tüm tanık beyanları değerlendirildiğinde; davaya konu muhdesat ve bitkilerin davacı tarafından yaptırıldığı ve dikildiği kanaatine varıldığını, her ne kadar davalılar vekili tarafından, taşınmazdaki tamirat işlerinin, davacının muris'e ait bir taşınmazı satması sonucu elde ettiği bir para ile yaptığını iddia etmiş ise de tanık beyanları ile bu iddianın ispat edilemediğini, ayrıca bu iddia sübuta ermiş olsa bile bu durumun dava konusu muhdesatın davacı tarafından yaptırıldığı ve ağaçların davacı tarafından dikildiği hususlarına bir etkisinin olmayacağı, bu nedenle davalılar vekilinin savunmalarına itibar olunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; Davaya konu Ortaköy ilçesi, Saları ... Köyü, 2267 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve kadastrocu bilirkişi Yavuz Yanık tarafından hazırlanan 08/07/2013 havale tarihli krokide ev ve balkon olarak gösterilen davaya konu evin, bir kısmının üstüne yapıldığı eski ev duvarları dışında kalan kısımları ile daha sonra ilave edilen kısımlarının sıvası, boyası, kapısı, penceresi, balkonu ve çatısı da dahil olmak üzere davacı tarafından yaptırıldığının tespitine, krokide kadastro evi ve odunluk olarak gösterilen davaya konu yapıların çatıları ile krokide wc olarak gösterilen tuvaletin ve krokide kalın çizgiler ile gösterilen bahçe duvarının davacı tarafından yaptırıldığının tespitine, kadastrocu bilirkişi Yavuz Yanık'ın hazırlamış olduğu 13/11/2013 havale tarihli ek raporunda taşınmaz üzerinde gösterilen 1 adet iğde ağacı dışında kalan muhtelif ağaç ve 49 adet bağ çubuğunun davacı tarafından dikildiğinin tespitine şeklinde karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 22.11.2013 tarih ve 2012/221 Esas, 2013/506 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 07.02.2018 tarih ve 2018/226 Esas, 2018/1762 Karar sayılı kararında özetle; Yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığını belirterek; Mahkemece, davalıların bahsettiği tapu kayıtlarının celp edilerek, satış bedeli, satış tarihi ile muhdesatların meydana getirildiği tarihler arasındaki süre, satış bedelinin muhdesatların yapımında kullanılıp kullanılmadığı hususlarında bir araştırma yapılmadığı, bahsi geçen hususlar araştırılmadan eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edilmesinin doğru bulunmadığı, Somut olayda; tanıkların, babadan kalan evin davacı tarafından tamir ettirildiği ve eve yeni eklemeler yapıldığı yönünde beyanları olmasına rağmen, yapılan tamiratın muhdesata yapılan iyileştirme gideri niteliğinde mi, yoksa yeni bir muhdesat oluşturma niteliğinde mi olduğu, muhdesatın hangi bölümlerinin önceden var olup hangilerinin yeniden oluşturulduğu hususlarının açıklığa kavuşturulmadığını, yine muhdesat olarak kabulü mümkün olmayan sıva, boya, kapı, pencere, çatı gibi kalemlerin de tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı, ayrıca kurulan hükmün infaz kabiliyetinin de bulunmadığı, Kabule göre ise; muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) davalıların payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerektiği, bu doğrultuda Mahkemece, dava değerinin tespit edilmesi, tespit edilen dava değeri esas alınarak, nispi karar ve ilam harcının hesaplanması, hesaplanan bu harcın, miras payları gözönünde bulundurularak davalılardan tahsiline karar verilmesi, hesaplanan yargılama giderinin aynı şekilde miras payları gözönünde bulundurularak davalılardan tahsili ile vekalet ücretinin hesabında ise, yargılama sırasında davacı tarafından harcı yatırılan miktar esas alınarak hesaplanacak miktarın, miras payları gözönünde bulundurularak davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözardı edilerek, davalılar aleyhine fazla yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçeleriyle mahkemece verilen karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkeme başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları, bilirkişi raporları, ıslah dilekçesi, Yargıtayın bozma gerekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafın savunmasında ileri sürdüğü, başka bir taşınmazın satılarak parasıyla imalat ve ilavelerin yapıldığı hususunda davalılar tarafından herhangi bir dayanak belge ibraz edilmediği gibi, tapu sicil müdürlüğünden de bu yönde bir pasif kayıt tespiti yapılamadığını, bu nedenle, davacının dava konusu taşınmaza yeni yaptığı muhdesatlar bakımından taleplerinin kabulüne, eski muhdesata yaptığı tadilat ve yenileme giderlerinin iyileştirici nitelikte olduğu ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yaptığı masrafların iadesi için eda davası açabileceğine, ayrıca yeni bir muhdesat meydana getirmeyip mevcut muhdesata yaptığı eklemeler için muhdesatın tespiti davası açması yerinde olmadığından bunlara dair taleplerin reddine karar verildiğini, sonuç olarak: davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilerek, Muris ... adına tapu siciline kayıtlı olan Aksaray ili, Ortaköy ilçesi, Saları ... köyü, 2267 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın, inşaat bilirkişisi Tahir Erdem Öztürk'ün 18.03.2019 havale tarihli raporunun 2. Sayfasında gösterilen ve oda 1, oda 2, hol 1, wc, banyo ve balkon olarak adlandırılan toplam 104 m2 yüz ölçüme sahip bölümü ile yine aynı raporda yeni yapılmış oldukları tespit olunan 1,7x2,1 boyutlarındaki wc’nin, parseli çevreleyen 210x1,20 boyutlarındaki yeni yapılan duvarların, demir giriş kapılarının ve ziraat bilirkişisi Hidayet Korkmaz'ın 12.03.2019 havale tarihli raporunda tespit ettiği ağaçların davacıya ait olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından dava konusu taşınmazlarda yapılan tadilat ve yenileme işlemlerine yönelik taleplerinin reddedildiğini, bunun usul ve yasaya aykırı olduğunu bu nedenle kararın kısmen ret yönünden temyizen incelenerek bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;

2.1. Mahkemenin vermiş olduğu, davanın kısmen kabulü ile vekalet ücreti ve yargılama giderleri kısmının usul ve yasaya aykırı olduğunu,

2.2. Davanın 2012 yılında açıldığını, ancak bilirkişi tarafından 2018 yılı birim maliyetleri üzerinden hesaplama yapıldığını, bu nedenle fazla yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, bu hususun yanlış olduğunu, 2012 yılı birim maliyetlerine göre hesaplama yapılması gerektiğini,

2.3. Davanın 114.319,90 TL harç değeri üzerinden kabul edildiğini, bu durumda tarafların hisse durumuna göre, davacıya düşen pay düşüldükten sonra kalan miktar yönünden davalıların payları oranında yargılama giderlerinden sorumlu olmalarına karar verilmesi gerekirken bu hususun yerine getirilmediğini,

2.4. Bozma sonrasında tanık beyanlarının detaylı alınmadığını bu nedenle beyanlarına itibar edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekçeleri ile kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; Davacı tarafından yapıldığı iddia edilen yeni yapı, tadilat ve iyileştirmelerin kapsamı, bu yapı ve diğer muhdesatların aidiyetinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 684 üncü maddesine göre, bir şeye malik olan kimsenin o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olduğu, 718 inci maddesine göre de, arazi üzerindeki mülkiyetin kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklanmıştır. Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar ise teferruat niteliğindedir.

3. Kural olarak teferruat niteliğindeki eşyalar yönünden muhtesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanununun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir ...k davası ile istenebileceği kuşkusuzdur. Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemez. Hemen belirtmek gerekir ki hukuki yarar dava koşuludur.

4. Bütünleyici parça nitelikli muhtesatın mülkiyetinin arzın mülkiyetine tâbi olduğu, muhtesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin olamayacağı göz önünde tutulduğunda sadece davaya konu muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, mülkiyet tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Bu durumda muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatın tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir.

5. Ayrıca 6100 sayılı Kanun'un 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hâkim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Kural olarak; muhdesatın tespiti davalarında, dava konusu (müddeabih), dava tarihi itibariyle hesaplanan ve davalıların payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerekir, ayrıca; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326 ncı maddesi ikinci fıkrası uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı yararına taktir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının miras payı göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekir.

4. Somut olayda; mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda, dava tarihi itibariyle muhdesat değeri hesaplanıp, belirlenen muhdesat değerinden davacı payı düşüldükten sonra, aleyhine hüküm kurulanların payı üzerinden yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek, 2018 yılındaki verilere göre hazırlanan bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması ve davalılar aleyhine fazla yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

1.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Yukarıda (3 ve 4) numaralı paragraflarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı Kanunu'nun 440 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrasının birinci bendi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

21.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.