Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4687 E. 2024/6021 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras taksim sözleşmesine dayalı olarak, daha sonra kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılan taşınmaz üzerinde davacıya düşen payın tespiti ve tapuya tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Miras taksim sözleşmesi ile belirlenen hakların, sonradan yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve düzeltme beyannamesi de göz önünde bulundurularak hesaplanması ve davacıya düşen payın tespit edilerek tapuya tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilerek, bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/86 E., 2024/1319 K.

DAVALILAR : ... vd. vekili Avukat ...

FER'Î MÜDAHİL : ... vekilleri Avukat ... vd.

DAVA TARİHİ : 15.03.2018

KARAR : Davanın kısmen kabulü

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

İLK DERECE MAHKEMESİ : Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/81 E., 2020/19 K.

Taraflar arasında görülen miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan temyiz incelemesi sonunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne, duruşma istemlerinin miktar itibarıyla reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların kardeş olduklarını, mirasbırakanları ... Serter'den intikal eden 2019 ada 15 parsel, zemin kat 1 numaralı bölümün mirasçılar adına intikal ettirildiğini, aynı ada parsel 1. kat 2 numaralı bölümün ise 18.05.1989 tarihinde mirasbırakan tarafından davalı ...'e bağış suretiyle devredildiğini, mirasçılar arasında 01.09.1998 tarihinde düzenlenen yazılı sözleşmeye göre davacı ve davalıların zemin katın altında bodrum olarak bulunan bölüm ile kat irtifakına geçilip üste çıkacak ikinci katın ...'a, 3. katın Necdet'e, arka bahçede bulunan müştemilattaki evin ve olursa çıkılacak 4. katın da davacı ve davalılar adına tescil ettirileceği yönünde anlaşma yaptıklarını, davacının sözleşmeye istinaden zemin kattaki hissesini davalı ...'a devrettiğini, davacının sözleşmedeki edimini yerine getirdiği halde davalıların sözleşmeye aykırı hareket ederek dava konusu taşınmazdaki yapıları yıktırarak yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettiklerini ve davacının sözleşmeden doğan haklarını inkar ettiklerini belirterek dava konusu 2019 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 3. katta üretilecek taşınmazların tamamı ile 4. katta üretilecek taşınmazların 1/3 hissesinin iptali ile davacı adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazların rayiç bedelinin tespiti ile yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava harcının eksik yatırıldığını ve davanın zamanaşımına uğradığını, davacının 01.09.1998 tarihinde hissesini satış yoluyla tapuda devrettiğinden tüm haklarının sona erdiğini, davaya dayanak sözleşmenin geçerli olmadığını, sözleşme üzerinden 20 sene geçtiğinden sonra açılan davanın iyi niyetli olmadığından bahisle davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davaya dayanak sözleşmenin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olduğu, davacının edimini yerine getirdiği, sözleşmenin noterde veya resmi makam önünde yapılması gerektiği; ancak adi yazılı sözleşmenin içeriğinin taraflarca inkar edilmemesi ve davacının edimini yerine getirdikten sonra davalıların sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesi Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesine göre "dürüst davranma kuralı" ile bağdaşmayacağı, sözleşmede taliki şartın kararlaştırıldığı, taliki şartın gerçekleşmemesi halinde kural olarak borcun ifasının istenemeyeceği, dolayısıyla davalıların zamanaşımı süresinin dolduğuna ilişkin savunmalarının yerinde olmadığı, davalıların dava dışı üçüncü kişiler ile kişisel hak sağlayan başka bir sözleşme yapmasının davacının haklarına halel getirmeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.11.2022 tarihli ve 2020/1416 E., 2022/1448 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının sonuç itibarıyla doğru olduğu; ancak dava konusu sözleşme "miras paylaşım sözleşmesi" olduğu halde İlk Derece Mahkemesince "satış vaadi sözleşmesi" olarak kabul edilmekle hatalı hukuki nitelendirme yapıldığı, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine göre "delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin" somut olaya uygun saptanmadığı, belirtilen hususun yeniden yargılamayı gerektiren bir konu olmaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin değiştirilmek suretiyle davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 03.11.2022 tarihli ve 2020/1416 E., 2022/1448 K. sayılı kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 05.12.2023 tarihli ve 2022/7187 E., 2023/5982 K. sayılı ilamı ile; taraflar arasında mirasbırakanın vefatından sonra düzenlenen sözleşmenin miras taksim sözleşmesi niteliğinde olduğu, bu sözleşme ile mirasbırakandan intikal eden taşınmaz üzerindeki yapının gelecekte yıkılıp yeniden yapılması halinde mirasçılara kalacak yerlerin belirlendiği, her ne kadar daha sonra bir kısım mirasçılar tarafından miras payları tapuda satış suretiyle davalı ...'a temlik edilmişse de bu satış gerçek anlamda bir devir niteliğinde olmayıp 01.09.1998 tarihli miras taksim sözleşmesinin icrasına yönelik bir işlem olduğundan, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve düzeltme beyannamesi kapsamında davalılara kalan bağımsız bölümlerde 01.09.1998 tarihli miras taksim sözleşmesi ve kat karşılığı inşaat sözlemesi birlikte değerlendirilmek suretiyle, mirasçı sıfatıyla davacı ...'e kalması gereken bağımsız bölümlerin ve payların belirlenerek davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Zeynep ile Necdet'in 1/2 arsa paylı 1 numaralı bağımsız bölümdeki miras paylarını 01.09.1998 tarihli resmi senetle ...'a devrettikleri, ana taşınmazın tümünde bu şekilde oluşan Zeynep ve ...'ın 1/2'şer arsa paylarına göre de adı geçen mirasçıların yüklenici ... ile 26.09.2017 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini düzenledikleri, bu sözleşmeye göre eski bina yıkılarak 10 adet bağımsız bölümlü yeni bir bina yapıldığı, dairelerin 14.01.2019 tarihli düzeltme beyannamesi ile de "birinci kattaki 4 numaralı daire ile dördüncü kattaki 9 numaralı dairenin Zeynep'e, üçüncü kattaki 7 ve 8 numaralı dairelerin ise ...'a, bunların dışındaki dairelerin de yükleniciye verilmesinin" kararlaştırıldığı, 17.07.2024 tarihli bilirkişi raporunda arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile miras paylaşım sözleşmesi birlikte yorumlanmak suretiyle; davacı ...'e miras paylaşım sözleşmesi gereği üçüncü ve dördüncü kattaki dairelerden arsa payı verileceği, bu katlarda da arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği 7, 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerin yer aldığı, dolayısıyla davacının üçüncü ve dördüncü katlarda bulunan 7, 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerden, ana taşınmazdaki toplam arsa payı olan (arsa sahiplerine verilen 4, 7, 8 ve 9 No.lu dairelerin her birinden 1/6 olmak üzere) 4/6 payın bu üç bağımsız bölüme uyarlanması ile (1/3*4/6 hesabına göre) 2/9'ar pay alması gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile; 7, 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerdeki taşınmazların davalılar adına olan tapu kaydının 2/9 payının iptali ile bu payın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu sözleşmenin miras taksim sözleşmesi olmasının hukuken mümkün olmadığını, paylaşma konusu şeyin murise ait olması ve elbirliği mülkiyetinin sözleşme esnasında mevcut olması gerektiğini, somut olayda 01.09.1998 tarihli sözleşmede uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında "...'a diğer malikler tarafından satılmıştır." şeklinde ibare konularak sözleşme tanzim edilirken satışın gerçekleştiği ve elbirliği mülkiyetinin sona erdiğinin sabit olduğunu, davacı tarafından taşınmazın mülkiyetinin ...'a devredilmesi karşılığında satış bedeli alındığını, dolayısıyla taraflar arasında gerçek bir satış işlemi yapıldığını, davacının taşınmaz üzerindeki hakları sona erdiği halde hiçbir geçerliliği olmayan hükümsüz bir sözleşmeye dayanarak hak iddia ettiğini, sözleşmenin genel hükümlere göre zamanaşımına uğradığını, bilirkişinin hatalı hesaplama yaptığını belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde; davalı tarafın temyiz hakkı bulunmadığını, bilirkişi raporunda müvekkilinin miras hakkının 1/3'ten 1/6'ya düşürülmesinin hatalı olduğunu, müvekkili ile müteahhit arasında bir sözleşme varmış gibi hesaplama yapıldığını, sözleşmenin tarafı olmayan davacıya, müteahhitin hakları ile ilgili külfet yüklenemeyeceğini, davalılar lehine çok yüksek mahkeme masrafı ve vekalet ücreti takdir edildiğini belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 676 ncı maddesi "Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır." şeklinde düzenlenmiştir.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 676 ncı maddesi (743 sayılı MK. md. 611–612), mirasçıların tereke üzerinde yapacakları taksimin, keza mirasçıların birbirleri ile miras paylarının temliki konusundaki yapacakları sözleşmelerin aynı Yasa’nın 677 nci maddesi hükmü gereğince geçerli olması için yazılı olması koşulunu öngörmüştür. Her iki halde de, yapılacak tasarrufların murisin ölümünden sonra gerçekleştirilmesinin olanaklı bulunduğu sabittir. Öte yandan, Türk Medeni Kanunu’nun 678 inci maddesi düzenlemesi ile de, murisin sağlığında ileride (murisin ölümünden sonra) intikal edecek terekedeki hakkıyla ilgili olarak bir mirasçının diğer mirasçılarla veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmelerin geçerli olabilmesi için yazılı olması ve ayrıca miras bırakanın da sözleşmede yer alması ve onun katılımıyla gerçekleştirilmesinin zorunlu olduğu kuralına yer verilmiştir.

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir;

"Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır."

3. Değerlendirme

1. Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366 ıncı maddesinin birinci fıkrasının yollamasıyla aynı Kanun’un 348 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, temyiz kanun yoluna başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile vereceği cevap dilekçesi ile temyiz kanun yoluna başvurabilir. Bu şekildeki temyiz kanun yoluna başvurma şekline "Katılma Yoluyla Temyiz Başvurusu" adı verilir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararı temyiz eden davalının dilekçesi 09.11.2024 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesinin UYAP sisteminden 26.11.2024 tarihinde Mahkemeye gönderilmiş olması nedeniyle temyiz dilekçesinin yasal süre geçirildikten sonra verildiği anlaşılmıştır.

2. Davalılar vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Katılma yolu ile temyiz eden davacı vekilinin temyiz isteminin HMK'nın 348 ve 366 ıncı maddeleri uyarınca REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalılardan onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.