"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/276 E., 2024/87 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu 244 ada 68 parsel sayılı taşınmazın 40 yılı aşkın süredir müstakil olarak murisleri ... tarafından kullanıldığı, İmar Kanunu'nun 18. maddesine göre taşınmazın 769 ada 1 parsel ve 759 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara intikal gördüğünü, murisin ölümü sonrasında taşınmazların müvekkilleri tarafından kullanıldığını, taşınmazlarda ... karısı ..., ... kızı ... ve ... karısı ... isimli kişilerin malik olarak yer aldığını, zilyetlik süresince bu kişilerin herhangi bir hak talebinde bulunmadığını ve adı geçen kişilerin kimlikleri ile mirasçılarının tespit olunamadığını ileri sürerek, TMK’nın 713. maddesine dayalı olarak adı geçen paydaşlar adına kayıtlı olan payların iptali ile adlarına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Dahili davalılardan ... cevap dilekçesinde; somut olaya uygulanması gereken TMK’nın 713. maddesindeki şartların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli ve 2013/285 Esas, 2016/818 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile "İskilip Meydan ... Bey Mahallesi 244 ada 68 parselde (İmar Kanunu 18. maddesi uygulaması ile ... Mah. 769 ada 1 parselde) kayıtlı taşınmazın davalılar üzerinde kayıtlı tapusunun iptali ile davacılaradına miras hisseleri oranında tapuya tesciline" karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1.Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararının davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmün Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01.06.2020 tarihli ve 2016/16814 Esas, 2020/2754 Karar sayılı kararıyla bozulmasına karar verilmiştir.
2.İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.09.2022 tarihli ve 2020/155 Esas, 2022/250 Karar sayılı kararıyla "davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan 'maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan...' hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davanın reddine; davacıların terditli talebi olan TMK'nın 713/2. maddesinde yazılı ölüm sebebine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davanın kabulü ile İskilip ... Mahallesi 244 ada 68 parselde (İmar Kanunu 18. maddesi uygulaması ile ... Mah. 769 ada 1 parselde) kayıtlı taşınmazın davalılar üzerinde kayıtlı tapusunun iptali ile davacılar adına miras hisseleri oranında tapuya tesciline" karar verilmiştir.
3.Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararının davalılardan Hazine vekili ile diğer davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12.06.2023 tarihli ve 2023/1813 Esas, 2023/3294 Karar sayılı kararıyla; "...09.08.1974 tarihli kadastro tutanağı incelendiğinde dava konusu gayrimenkulde malik olarak görünen ... karısı ..., ... kızı ... ve ... karısı ...'ün ölü olduklarının belirtildiği, kadastro sırasında ölü olduğu anlaşılan ancak mirasçıları belirlenemeyen kişilerin adına tespit yapıldığı hallerde kayıt maliki olarak her ne kadar ölü olan şahıs gözükse de aslında tespit edilenin ölü şahıs değil onun mirasçılarının olduğu, buna göre intikal yapılana kadar dava konusu taşınmazın kayıt malikleri ... karısı ..., ... kızı ... ve ... karısı ... olmayıp bu kişilerin mirasçılarının olduğu, bu durumda son mirasçıya intikal yapılana kadar tapu kaydında mirasçıların malik olma hali devam edeceğinden kayıt maliklerinin ölümüne dayalı olarak zilyetlikle kazanımın mümkün olmadığı, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin gerektiği..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
4.İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2024 tarihli ve 2023/276 Esas, 2024/87 Karar sayılı kararıyla; "...09.08.1974 tarihli kadastro tutanağı incelendiğinde dava konusu gayrimenkulde malik olarak görünen ... karısı ..., ... kızı ... ve ... karısı ...'ün ölü olduklarının açıkça belirtildiği, kadastro sırasında ölü olduğu anlaşılan ancak mirasçıları belirlenemeyen kişilerin adına tespit yapıldığı hallerde kayıt maliki olarak her ne kadar ölü olan şahıs yazılsa da aslında tespit edilen malikin ölü şahıs olmayıp onun mirasçısı olduğu, buna göre intikal yapılana kadar dava konusu taşınmazın kayıt maliklerinin ... karısı ..., ... kızı ... ve ... karısı ... olmayıp bu kişilerin mirasçısı olduğu, son mirasçıya intikal yapılana kadar tapu kaydında mirasçıların malik olma halinin devam edeceği bu haliyle de kayıt maliklerinin ölümüne dayalı olarak zilyetlikle taşınmaz mülkiyetinin kazanımının mümkün olmadığı..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili,
-Kanun metnine göre kayıt malikinin kadastro tespitinden önce veya sonra ölmesinin bir öneminin olmadığını,
-Anayasa Mahkemesi tarafından hükmün iptal kararından 20 yıl öncesinde kayıt malikinin ölmüş olması ve mirasçıları tarafından 20 yıl süre içinde intikal işlemlerinin yapılmamış olması ile taşınmazın aralıksız ve davasız zilyet olunmasının yeterli olduğunu,
-Bozma kararındaki değerlendirmenin kanun lafzına ve amacına aykırı olduğunu,
-Davalılardan ... ve ...'ın tek vekil ile temsil edilmesine rağmen ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu,
-Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK’nın 713. maddesinin 2. fıkrasına göre maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan ve ölüm hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.