"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/546 E., 2024/247 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalıların muris ...'in çocukları ve mirasçıları olduklarını, tapunun Denizli 1. Bölge, Sırakapılar Mahallesi 1071 ada 11 parsel numarasında bulunan 425 m²'lik tarla nitelikli taşınmaz üzerinde gerçekte 3 katlı bir apartman inşa edildiğini ve apartmanda 7 daire bulunduğunu, davacının babası muris ...'in anılan gayrimenkul arsa iken müteahhit ... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını ve bu sözleşme uyarınca 2 adet zemin kat dairenin muris ...'e ait olduğunun kararlaştırıldığını, murisin söz konusu apartmana dışarıdan kimsenin girmemesi için ve davacının da o esnada yatırım yapma düşüncesi olduğundan diğer dairelerin de davacı tarafından satın alınmasını istediğini, davacının da bunu kabul ettiğini, tapu kayıtları buna müsaade etmediği için o esnada müvekkilinin resmi anlamda anılı satış işlemlerini gerçekleştiremediğini, davacı yurt dışında yaşadığından dolayı buradaki işlerini takip etmesi, bankadaki paralarını çekebilmesi için babası muris ...'e noterden vekaletname verdiğini ve murisin müvekkili adına ...'a ödemeleri yaptığını, murisin anılan gayrimenkulü satın almaya yetecek ekonomik gücü olmadığını, müvekkilinin gerek kardeşlerine olan güveninden ve gerekse tapuda anılı gayrimenkulün tarla olarak görünmesinden dolayı kendisine ait olan bu dairelerin tescilini tapudan sağlayamadığını ve bu gayrimenkullerin tüm masraflarını kendisinin yaptığını, davalılar bunu bilmesine rağmen davalılardan ...'ın muris ...'den intikal eden gayrimenkullerin paylaşımı için mahkemeye başvurduğunu, müvekkilinin 7 dairenin 5 tanesinin maliki olduğunu, ancak bunun tapu kayıtlarında gözükmediğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tesciline, bu olmadığı taktirde gayrimenkullerin bugünkü değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın haricen alındığını, satış bedelinin vekil olan muris ... eliyle ...'a verildiğini beyan ettiğini, bu yazılı beyana göre haricen alım satım ilişkisinin davacı ile ... arasında yapıldığını, vekile ödeme konusunda yetki verildiğinin beyan edildiğini, vekil yolu ile ...'a ödenen bir bedel var ise bu bedelin parayı alan kişiden tahsilinin istenmesi gerektiğini, bu bedelden müvekkil ya da vekil olarak muris ...'in sorumlu olmadığını, bu nedenle müvekkilinin taraf sıfatı olmadığından husumet itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde anılan hususların doğru olmadığını, murisin dava konusu daireleri yaptıracak maddi gücünün olduğunu, davacının vekil eliyle para ödediğinin tamamen gerçek dışı olduğunu, bu nedenlerle haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.11.2021 tarih ve 2019/367 Esas, 2021/458 Karar sayılı kararında özetle; davanın kabulüne, dava konusu Denizli ili, Merkezefendi ilçesi, ... Mahallesi 107 ada 11 parsel, bodrum kat 1 No.lu bağımsız bölüm, aynı yer 1. kat 4 ve 5 No.lu bağımsız bölümler ile aynı yer 2. kat 6 ve 7 No.lu bağımsız bölümlerin muris ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile söz konusu taşınmazların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemenin 23.11.2021 tarihli kararının süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 29.11.2022 tarihli kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
2. Dairemizin 29.11.2022 tarihli kararına karşı, davalılar vekilinin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine, Dairemizce verilen 10.10.2023 tarihli bozma kararında özetle; 6100 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi gereği davacının somutlaştırma, aynı Kanun'un 31 inci maddesi gereği hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında, Mahkemece, davacıya 1. kattaki hangi daireye yönelik talepte bulunduğunun sorulması, bu şekilde ilgili dairenin tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde somutlaştırılması, akabinde inanç sözleşmesine konu bu bağımsız bölüm yönünden mevcut karar gibi davanın kabulüne karar verilmesi, bakiye diğer 4 daire açısından ise yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamayan tapu iptali ve tescil talebinin reddine kararı verilmesi gerekirken, bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün yukarıdaki gerekçeyle bozulması gerekirken, maddi hata sonucu onanmasına karar verildiği bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından davalılar vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilerek, Dairemizin 29.11.2022 tarih ve 2022/2516 Esas, 2022/7308 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, Mahkeme hükmünün açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozma kararı sonrası, Mahkemenin başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, bozma ilamı doğrultusunda davacı vekilinin beyanlarının alındığı, davacı vekilinin 13.02.2024 tarihli beyan dilekçesinde "dava konusu taşınmazlardan fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla müvekkilimizin birinci kattaki "5" numaralı bağımsız bölüme yönelik talebi bulunmaktadır." şeklinde beyanda bulunduğu, bu şekilde bozma ilamında belirtilen somutlaştırma yükümlülüğünün ve davayı aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiği, davaya konu edilen ve davacı vekilince belirtilen 5 No.lu bağımsız bölümün dava tarihi itibarıyla değerinin 65.000,00 TL olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Mahkemece, Dairemiz tarafından verilen bozma kararına direnilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, çünkü ilgili bozma kararının daha önce temyiz dilekçesinde ileri sürülen ve reddedilen taleplerin, karar düzeltme dilekçesi ile tekrarı sonucu verildiğini, karar düzeltme dilekçesinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesinde sayılan karar düzeltme nedenlerinden hiçbirisine dayanılmadığını,
b. Muris ...’in imzasını taşıyan dekontların yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilerek, dinlenen tanıklar ... ile ... beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu sebeplerle hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde;
a. Dosya kapsamında, dairelerden birinin davacıya ait olacağına dair inanç sözleşmesi ve yazılı delil başlangıcı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi yerine, 5 No.lu dairenin davacı adına tescil edilmesi yönünde hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olmadığı,
b. Belirtilen nedenle davacının temyiz talebinin reddi ile talepleri doğrultusunda davanın kabul edilen kısmının bozulmasına karar verilmesini beyan etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık; inançlı işlem sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı Kanun’un 202 nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (6100 sayılı Kanun’un 188 inci maddesi ile 225 inci maddesi vd.) yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması hâlinde hâkimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarih ve 2014/14-516 Esas, 2015/2838 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraflarca temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ve davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılara yükletilmesine, davacıya ise iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
06.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.