Logo

7. Hukuk Dairesi2025/1132 E. 2025/2083 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Paydaşı olduğu taşınmazın satışının bilgisi ve rızası dışında yapıldığını iddia eden davacının, ön alım hakkını kullanarak tapu kaydının iptali ve kendi adına tescilini talep etmesi üzerine, taşınmazın gerçek satış bedeli ve ön alım hakkının kullanım süresi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin, taşınmazın gerçek satış bedelini düşük göstererek tapuda daha az harç yatırmaya çalıştığı iddiasının, kendi muvazaasına dayanma yasağı nedeniyle kabul edilemeyeceği ve davacının ön alım hakkını kullanma süresinin, satışın noter aracılığıyla tebliğ edildiğine dair bir kanıt bulunmadığından, satış tarihinden itibaren 2 yıl olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/766 E., 2024/1495 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/271 E., 2024/148 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 433 ada 1 parselin 13167 payının davacının bilgisi ve onayı dışında davalı şirkete satıldığını, davacının, satışı 21.06.2023 tarihinde WEBTAPU kayıtlarından öğrendiğini, satış bedeli ve tapu giderlerini depo etmeye hazır olduğunu belirterek davalıya ait 13167/66661 payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davalı şirketin 03.10.2022 tarihinde taşınmaza henüz imar gelmemişken yatırım maksadıyla 450.000,00 TL bedelle satın aldığını, sonrasında taşınmazın imar gördüğünü, davacının taşınmazı imar gelip değerlendikten sonra taşınmazın satıldığını 21.06.2023 tarihinde öğrendiğini iddia ederek değerlenen taşınmazın hakkı kötüye kullanmak suretiyle iktisap etmeye çalıştığını belirterek davanın usulden reddini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde taşınmazın güncel değerinin belirlenmesi için bilirkişi raporu alınmasını ve yargılamaya bu bedelin esas alınmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyada davalının limited şirket olduğunu, tacir sıfatın haiz olduğunu, yapılan tüm işlemlerin usulüne uygun olarak yapılmasının kanuni zorunluluk ifade ettiğini ve dava konusu taşınmazın satın alınmasında iddia ettiği üzere tapuda daha az harç yatırmak için satış bedelinin düşük gösterildiği iddiasının kanunun tacire yüklemiş olduğu yükümlülüklere aykırılık oluşturduğunu, bu tarz bir itirazın dinlenilmesinin mümkün olmadığı değerlendirilerek davalı vekilinin bedelin düşük gösterildiği ve gerçek değerin hesaplanması yönündeki talebinin değerlendirilmesinin mümkün görülmediğini belirterek davanın kabulüne 433 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan 13168/66155 hissesinin iptal edilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline kesin olarak karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 29.05.2024 tarihli ek karar ile karar, davalı vekili tarafından 29/05/2024 tarihinde istinaf edilmiş ise de anılan kararın kesin olarak verilmiş olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "İlk Derece Mahkemesince, davalı vekilinin bedelde muvazaa iddiası olup asıl bedel olarak iddia ettiği satış bedelinin 450.000,00 TL olduğunu, davalı vekilince belirtilen bedelin kesinlik sınırının üzerinde olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararı kesin olmadığından, istinaf talebinin reddine ilişkin kararın da yerinde olmadığını bu nedenle 30.05.2024 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek istinaf incelemesine geçildiğini, somut olayda ön alım hakkının şartlarının oluştuğu, davalı vekili tarafından, davaya konu taşınmazın değerinin tapuda gösterilen satış bedeli olarak saptanmış olmasının hukuka aykırı olduğu, satışa konu taşınmazın 450.000,00 TL ödenerek satın alındığı, bu bedelin esas alınması gerektiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de; davalı, dava konusu satış akdinin tarafı olup hiç kimse kendi muvazaasına dayanamayacağından ilk derece mahkemesince akitte gösterilen bedel ile davalı tarafından yapılan masraflar toplamı üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekili tarafından, davacının satışı 07.12.2022 tarihinde öğrendiği, bu haliyle süresi içerisinde ön alım hakkının kullanılmadığına dair itirazları ileri sürülmüş ise de; TMK’nin 733/3. maddesi uyarınca satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi yükümlülüğünün bulunduğu, dosya kapsamında noter aracılığıyla bildirime dair bir evrak bulunmadığından, önalım hakkı satış tarihinden itibaren 2 yıl içinde dava açılarak kullanıldığından, açılan dava süresinde olup davalı vekilinin süre yönünden istinaf itirazları da yerinde görülmediği, ne var ki, dava konusu 433 ada 1 (eski 240 ada 1) parsel sayılı taşınmazda yeni yapılan imar uygulaması ile yüz ölçümünün ve payların değiştiği anlaşıldığından davalı adına kayıtlı pay dava konusu akitte 13168/66155 iken 433 ada 1 parsel sayılı taşınmazda ise davalı adına kayıtlı hissenin 13167/66661 olduğu, mahkemece 13168/66155 pay üzerinden karar verildiği, hükmün bu haliyle infaza elverişli olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kamu düzeni yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, 433 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan 13167/66661 hissesinin iptal edilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı tarafça depo edilen bedelin nemalarıyla birlikte hükmün kesinleşmesine müteakip davalıya ödenmesine" karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece taşınmazın gerçek değerini belirlenmeden ilk celsede tapudaki alım satım değeri üzerinden karar verildiğini, müvekkilinin 03.10.2022 tarihinde taşınmaza henüz imar gelmemişken yatırım maksadıyla 450.000,00 TL bedelle satın aldığını, davacının ikame etmiş olduğu davada harca esas değerinin 43.796,08 TL olarak gösterildiğini, taşınmazın gerçek değeri bilirkişi marifetiyle tespit edildiğinde harcı tamamlayacaklarını ifade ettiklerini, yerel mahkemenin delillerini toplamadan yargılama safhasını ilk celsede bitirdiğini, davacının kötü niyetinin değerlendirilmediğini, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü WEB TAPUYA giriş bilgileri için yazılan müzekkere cevabında müvekkilin hisseyi satın almış olduğu 03.10.2022 tarihinden sonra davacının 07.12.2022 tarihinde 2 defa ertesi gün 08.12.2022 tarihinde bir defa 5 gün sonra 13.12.2022 tarihinde giriş yapmış olup daha sonra 7 kez daha siteye giriş yaptığı, davacının 03.10.2022 tarihinde yapılan satışı en geç 07.12.2022 tarihinde öğrenmiş olduğunu ve davanın süresinde açılmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden tesis edilen hükümdeki vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, davacı istinaf etmediği halde davacıya İlk Derece Mahkemesinde hükmedilenden daha yüksek bir vekalet ücretine hükmedildiğini, usuli kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının ihlal edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.