"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1290 E., 2022/1422 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/643 E., 2022/1 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalının 132 ada 50 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, söz konusu taşınmazın hemen yanında köy tüzel kişiliğinin ve diğer davacının yıllardır kullanımında olan su bulunduğunu, söz konusu suyun hayvanların ihtiyaçları ve örf adetlerin yerine getirilmesi için kullanıldığını, yine davacı ...'in başka bir kaynaktan su alma imkanı olmadığından ev ve hayvanlarının ihtiyacı için yıllardır bu sudan yararlandığını, davalının maliki olduğu taşınmazda kazı yaparak suyun bir kısmının kendi taşınmazına akmasını sağladığını, davalının bu suyu başka yere götürmek için iki adet su deposu inşaatı yaptığını belirterek, davalının dava konusu suya müdahalesinin önlenmesine ve kâl'ine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların başka su kaynaklarının bulunduğunu ve davacıların dava konusu suya müdahalelerinin olmadığını, İl İdare Kurulunun 05.04.2013 tarihli kararıyla müvekkilinin suya müdahalesinin olmadığına karar verildiğini, dava konusu sudan yararlanan başka kişiler de bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu suya müdahalesinin olmadığını, dönemin muhtarının müdahalesi nedeniyle suyun başka yere kaçtığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davacıların dava konusu su kaynağından yararlanma zorunluluklarının ve yararlarının olmadığı ve su şebekesinden su alınmasının daha az maliyetli ve uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A.Temyiz Sebepleri
Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; eksik incelemeyle karar verildiğini, yersiz tespit ve değerlendirmeler yapıldığını, kadim hak iddiası yerine fayda-zarar incelemesi yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ifade ederek ve re'sen dikkate alınacak sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, suya el atmanın önlenmesi ve yıkım istemlerine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 718. maddesi gereğince; Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen 4721 sayılı Kanun'un 756. maddesi gereğince de; "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."
Gerek 4721 sayılı Kanun'un 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz.
Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera, orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Dosyada mevcut 11.11.2019 tarihli jeoloji ve ziraat bilirkişi kurulu raporundan, davalının maliki olduğu 32 ada 50 parsel sayılı taşınmazdan çıkan dava konusu kaynak suyunun debisinin günlük 12,96 ton olduğu ve davalının günlük su ihtiyacının 4,8 ton olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; söz konusu su, davalının taşınmazından çıktığından 4721 sayılı Kanun'un 756. maddesi gereğince özel sulardan sayılacağından öncelikle suyun kullanım hakkı davalı tarafa ait olacaktır. Ancak, suyun debisi davalının ihtiyacından fazla olduğundan davacı taraf kendi imkanları ile bu sudan yararlanabileceklerdir.
O halde; İlk Derece Mahkemesince, suların en az olduğu dönemde mahallinde jeoloji ve ziraat mühendisi bilirkişiler eşliğinde keşif icrası ile tarafların suya ihtiyaç durumu, sudan yararlanan tüm taşınmazlar belirlendikten sonra yararlandıkları veya yararlanabilecekleri tüm su kaynakları da incelenerek, davacı ...'in su ihtiyacının kesin olarak belirlenmesi gerekmektedir. Davacının su ihtiyacını diğer kaynaklardan karşılayamadığının belirlenmesi halinde İlk Derece Mahkemesince, tarafların ihtiyaçlarına uygun bir su rejimi kurulmasına; davacı tarafın su ihtiyacının bulunmadığının tespiti halinde ise şimdiki gibi davanın reddine karar verilmelidir.
Mahkemece, değinilen hususlar göz ardı edilerek somut uyuşmazlığa uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.02.2015 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.