"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/555 E., 2023/247 K.
Mahkemece asıl ve birleştirilen davada bozmaya uyularak verilen karar birleştirilen davada davacı ... vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada ve birleştirilen davada davacılar; davaya konu taşınmazın kadimden beri taraflarınca yayla olarak kullanıldığını, kadastro çalışmaları sırasında "hali arazi" vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile köyleri adına mera olarak sınırlandırılmasını talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 03.11.2021 tarihli kararında; asıl davanın ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne, krokide A harfi ve mavi renkte boyalı olarak gösterilen 2350238,48 m²'lik bölümünün kullanım hakkının ... Köyü ve ... Köyüne ait olduğuna ilişkin özel siciline şerh düşülmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin 03.11.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine, Dairemizin 22.06.2022 tarihli ve 2022/4435 Karar sayılı ilâmında; ... Köyü Tüzel Kişiliğinin birleştirilen davada davacı olmasına rağmen karar başlığında dahili davacı sıfatı ile yazılması, ... Köyü tarafından açılan bir dava bulunmadığı halde, HMK'nın 26. maddesine aykırı şekilde ... Köyü lehine hüküm kurulması ve bundan ayrı davalı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilirken hüküm karıştırılarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine dair hüküm verilmesi yerine davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkeme, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; dava konusu yerin yararlanıcısının ... Köyü ve ... Köyü sakinleri olduğunun tespit edildiği, ... Köyü tarafından kullanılıyor ise de ... Köyü tarafından açılan bir dava bulunmadığı, bu nedenle ... Köyü lehine hüküm kurulmasının mümkün olmadığı gerekçeleriyle asıl davanın ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne, krokide A harfi ve mavi renkte boyalı olarak gösterilen 2350238,48 m²'lik bölümün taşınmazdan ifrazı ile mera olarak sınırlandırılmasına ve mera vasfı ile özel siciline tesciline, bu alanın kullanım hakkının ... Köyüne ait olduğuna ilişkin özel siciline şerh düşülmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Sebepleri
Birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın davacı Köy kullanımında olduğunu, Köy lehine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, mahalli bilirkişilerin yöreyi bilen tarafsız objektif kişilerden olmadığını, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, asıl ve birleştirilen davada tapu iptali ve mera olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. hükmü gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hâkimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Somut olayda, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilirken hükmün karıştırılarak davalı Hazine yerine, vekalet ücretinin Köy Tüzel Kişiliğine verilmesine şeklinde karar verildiği anlaşılmış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
Ne var ki, bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438/7. fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Mahkeme kararının, hüküm fıkrasının (9) numaralı bendinde yer alan "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya Köyü Tüzel Kişiliğine verilmesine" cümlesinin çıkarılarak yerine "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı Hazineye verilmesine" ifadelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.