Logo

8. Hukuk Dairesi2023/5934 E. 2025/2444 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından orman kadastrosu sonucu orman sınırları içine alınan taşınmazın, olağanüstü zamanaşımı yoluyla mülkiyetinin kazanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarıyla orman parseli içinde olduğu ve orman sayılan yerlerden olduğunun tespit edilmesi, davacının 40 yıllık zilyetlik iddiasının aksine taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisap edilemeyecek nitelikte olması gözetilerek, ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesi kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1723 E., 2023/1099 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/432 E., 2021/989 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; ... ili ... ilçesi ... Mahallesi Köycivarı mevkiinde bulunan toplam 3.989,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın zilyetliğini müvekkili olan davacının 1980 yılından bu yana elinde bulundurduğunu, taşınmazın evvelinde ise davacının babası tarafından en az 30 - 40 yıl koyun ağılı olarak zilyet edildiğini, davacının taşınmazı 1980 yılında mülk olarak babasından devraldığını, 1980 yılından 2017 yılına kadar koyun ağılı olarak kullanılan taşınmazda su sıkıntısı başlayınca davacının koyunları su kuyusu olan başka bir tarlaya götürdüğünü ve taşınmaza 2017 yılında zeytin ağaçları diktiğini, davacının bu yerin üst tarafında yazın buğday ve arpa ziraati de yaptığını, buğday ve arpayı kaldırdıktan sonra üzüm sergisi olarak kullandığını, taşınmazda halen davacı tarafından dikilmiş ve verime geçmiş zeytin ağaçları bulunduğunu, davacının taşınmazın zilyetliğini 40 yıldır nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla elinde tuttuğunu, ancak taşınmazın 2015 yılında yapılan orman kadastro çalışmaları sonucunda orman sınırları içinde bırakıldığını, bu yerine hiçbir zaman orman sayılan yerlerden olmadığını belirterek, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine bağlı olarak iktisap koşullarının davacı lehine oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... dava konusu taşınmazın ... ilçesi ... Mahallesi 101 ada 1 sayılı orman parseli içinde kaldığı, öncesi itibarıyla da orman sayılan yerlerden olduğu, orman içi açıklık vasfında olduğu ..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı vekili tarafından, dava dilekçesindeki iddialarla taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğundan bahisle istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi' nin 07.09.2023 tarihli ve 2023/1723 Esas, 2023/1099 Karar sayılı ilamıyla; "... dava konusu taşınmazın bilirkişi raporundaki krokide, (A) harfi ile gösterilen 3.989,27 metrekarelik bölümünün yörede 2015 yılında 3402 sayılı Kanun'un Ek-5 inci maddesi uyarınca yapılıp kesinleşen kadastro çalışmaları sırasında tespit edilen 101 ada 1 sayılı orman parseli içinde kaldığı, dört tarafının 101 ada 1 sayılı orman parseli ile çevrili olduğu, 1971 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında palamutluk vasfında olması nedeniyle tescil harici alanda bırakıldığı, üzerinde 4 yaşlarında kapama zeytin fidanları bulunduğu, en eski 1952 tarihli memleket haritasında üzerinde yapraklı ağaç rumuzu bulunan yeşil renkli alanda kaldığı, 1953 tarihli hava fotoğrafında üzerinde kapalılık teşkil eden geniş tepeli yapraklı ağaçlar bulunduğu, civarda yetişen ağaçlar ile aynı durumda olduğu, 2017 yılı 2/B uygulamasında orman sınırları dışına çıkarılmadığı, orman içi açıklık vasfında olduğu, 6831 sayılı Kanun'un 1 inci maddesine göre orman sayılan yerlerden olduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve imar ihya nedenine dayalı olarak iktisaba elverişli yerlerden olmadığı ..." gerekçesiyle davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b/1 inci maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmazın, yörede 766 sayılı Kanun'a göre 1971 yılında yapılan ve kesinleşen arazi kadastrosu çalışmalarında palamutluk olarak tespit harici bırakıldıktan sonra, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-5 inci maddesi uyarınca 2015 yılında yapılan orman kadastrosu çalışmaları ile 101 ada 1 nolu orman parseli içinde orman vasfı ile tespit gördüğü ve bu çalışmanın 16.05.2015 - 16.06.2015 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleştiği ve 3302 sayılı Kanun'a göre 2017 yılında yapılıp kesinleşen 2/B ve aplikasyon çalışmasında orman sınırları dışına çıkartılmadığı anlaşılmaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 345,55 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.