Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6451 E. 2024/2302 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına kayıtlı taşınmazın 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satış işlemi sonucu oluşan tapu kaydının yolsuz olup olmadığı ve tapu iptali ve tescil davasının dinlenebilirliği.

Gerekçe ve Sonuç: 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan taşınmaz satışının idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemin geri alındığına dair bilgi ve belgelerin mevcut olması, tapu kaydının yolsuz hale gelmesine ve davanın dinlenebilirlik koşulunun oluşmasına sebebiyet verdiğinden, davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1083 E., 2023/1332 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının

kaldırılması suretiyle davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ: Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/20 E., 2021/433 K.

Taraflar arasındaki 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un (6292 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi uyarınca yapılan satış sonucu oluşan tapu kaydının yolsuz olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Ankara ili ... ilçesi ...Mahallesi çalışma alanında ve tapuda Hazine adına kayıtlı bulunan 501 ada 2 parsel sayılı 4.571,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 14438/114275 payı (577,58 m2) 21.01.2019 tarihinde 6292 sayılı Kanun gereğince ...'e satılarak, sözü edilen pay bu kişi adına kayden intikal ettirildikten sonra 09.07.2019 tarihinde taşınmaz ifraz edilerek 501 ada 4 ila 11 parsel sayılı taşınmazlara ayrılmış, ifrazen oluşan taşınmazlardan 501 ada 11 parsel sayılı taşınmaz 577,58 metrekare yüzölçümlü olarak ... adına tescil edilmiştir.

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; Ankara ili ... ilçesi ...Mahallesi 501 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucu oluşan 501 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalıya satışının usulsüz olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... çekişmeli taşınmazda kullanım kadastrosu yapılmadığı halde taşınmazın davalıya satıldığı ve dolayısı ile bu satış işleminin yolsuz olduğu ..." gerekçesi ile davanın kabulüne, çekişmeli 501 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, kararın kesinleşmesine müteakiben davalı tarafça davacı Hazineye ödenen 6.377,67 TL satış bedelinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; hükmün, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; "...dava konusu taşınmazın devrine esas olan hukuki işlemin, 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazine'nin satışına dayanan idari işlem olup, söz konusu satış işlemi (idari işlem) ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazine'nin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe satış sonucu oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı, dolayısı ile bu nedenle yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gibi, 6292 sayılı Kanun'un 11/4. maddesi gereği; iş bu kanun kapsamında kalan taşınmazlardan hak sahiplerine satılmaması, ilgililerine devredilmemesi veya iade edilmemesi gerektiği halde bu tasarruflara konu edilenlerden; satılanların satış bedelinin kanuni faiziyle iade edileceği, devir ve iade edilenlerin ise bedelsiz olarak geri alınacağı düzenlemesi mevcut olup taşınmazın hak sahiplerine satılmaması, ilgililerine devredilmemesi veya iade edilmemesi gereken yerlerden olduğunun değerlendirilmesi halinde bu madde kapsamında idari işlemin iptali ile satışın geri alınmasının mümkün olduğu, kaldı ki dava konusu taşınmazın tesis kaydı olan 99 ada 18 sayılı kök parselinin beyanlar hanesinde "taşınmaz üzerindeki evin ... 'e ait olduğu" yönünde şerh bulunduğu, şerh sahibinin mirasçılarının muvafakatları üzerine davalıya satışın yapıldığı gözetildiğinde tapu kaydının oluşmasında bir yolsuzluk da bulunmadığı ..." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.2021 tarihli ve 2021/20 Esas, 2021/433 Karar sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.2 nci maddesi gereğince kaldırılmasına, işin esasına ilişkin yeniden hüküm tesisi ile davanın reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Şöyle ki; kural olarak ayni hakların doğumu, devri, muhtevalarının değiştirilmesi ve ortadan kalkması tapu siciline tescil şartına bağlanmış olup, tescil kurucu bir nitelik taşımaktadır. Ayni haklar tescil ile doğmakla birlikte tapu kayıtlarının oluşumunda “illilik”, diğer bir anlatımla “sebebe bağlılık” prensibi esas alındığından, tescilin kendisinden beklenen hukuki sonucu doğurabilmesi için geçerli ve haklı bir sebebe dayanması gerekmektedir. Bu bakımdan tescil, hukuki sebebe bağlı bir tasarruf işlemidir. Tescilin geçerli bir hukukî sebebe dayanmaması, ayni hakkın doğumunda ve kazanılmasında kurucu unsur niteliğinde olan tescil işlemini temelde sakat hâle getirir.

Belirtilen husus, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1024 üncü maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur” şeklinde açıklanmıştır. Kanun maddesindeki bu tanımdan anlaşılacağı gibi gerçek hak durumuna uymayan tescil, yolsuz tescildir. Bu yolsuz tescil durumu, tescilin kurucu unsurlarından biri veya bir kaçının eksik olması nedeniyle başlangıçtan itibaren söz konusu olabileceği gibi sakat bir terkin veya tadil yüzünden sonradan da oluşabilir. (aynı yönde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.12.2022 tarihli ve 2020/1-291 Esas, 2022/1801 Karar sayılı kararı)

Somut olayda, çekişmeli taşınmazın davalı gerçek kişi adına tesciline esas olan hukuki işlem, idari işlem mahiyetinde olup, bu idari işlem ayakta oldukça hukuksal varlığını korumakta ve idari işlem anılan kaydın illetini teşkil etmektedir. Bu nedenle idari işlem ortadan kaldırılmadıkça başka bir anlatımla idari işlem niteliğindeki Hazine'nin satış işlemi idare tarafından geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe satış işlemi sonucunda oluşan tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde olduğu iddiasıyla açılan davaların esasına girilmesi hukuken mümkün değildir. Bir başka ifadeyle, bu tür davaların dinlenme olanağı bulunmamaktadır.

Dosya kapsamına yansıyan bilgi ve belgelere göre; çekişmeli taşınmazın davalı adına tesciline esas olan idari işlem niteliğindeki satış işleminin ... Kaymakamlığı Milli Emlak Şefliği'nin 16.10.2020 tarihli yazısı ile geri alınmasına ilişkin olarak işlem tesis edildiği, bu hususun davalı ...'e tebliğ edildiği ve anılan geri alma işleminin iptali istemiyle idari yargıda dava açıldığına dair de dosyada bilgi belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durum karşısında; çekişmeli taşınmazın davalı adına tesciline esas olan idari işlem niteliğindeki satış işleminin geri alınmasına ilişkin olarak işlem tesis edildiğine göre, davanın dinlenebilirlik koşulu yerine geldiği gibi, bu yolla idari işlem de ortadan kalkmış ve taşınmazın davalı adına tesciline ilişkin işlemin dayanağı kalmamış, bir diğer ifade ile taşınmazın davalı adına tescili yolsuz tescil haline gelmiş olup, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıdaki gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.